Katrina sadece 1950’lerin ev kadınları gibi davranmakla kalmıyor, adeta o yılları yaşıyor. Dolabındaki kıyafetlerin çoğu o yıllarda moda olan şeyler ve hepsini kendisi dikmiş. Üstelik evinin dekorasyonu da o yıllardan kalma, mesela salonu ve yatak odası 1940 ve 1950’li yıllara ait mobilyalarla döşenmiş. Evinin bir müze olmadığını söyleyen Katrina, “yanlış tarihte doğduğuma inanıyorum, evimi ve hayatımı ait olduğumu düşündüğüm zamana geri döndürmeye gayret ediyorum” diyor.
Katrina, “Her zaman istediğim bir hayatı yaşadığımı hissediyorum, bu benim hayallerimdeki hayat ne mutlu ki eşim de benimle aynı şekilde düşünüyor.” Ancak böyle bir yaşamın göründüğü kadar kolay olmadığını vurguluyor Katrina, ev kadını olmak sanılandan çok daha zor bir iş diyor. Her gün tonlarca iş halletmesi gerektiğini belirten Katrina, “Bulaşık ve çamaşır yıkamak, ütü yapmak, toz almak, vs. gerçekten çok yorucu, ancak ben bunu seviyorum ve eşimle ilgileniyor olmaktan dolayı çok mutluyum.” İşte 30 yaşındaki Katrina'nın ilginç hikayesi...