Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Özden, Eskişehir Sinerji Hareketi Derneği’nde ‘Beyin ve Akıl’ konulu konferans verdi.
Konferansa; davetliler, akademisyenler ve dernek üyeleri katıldı. Prof. Dr. Hilmi Özden konuşmasına sinir hücreleri, glia (destek-anaç) hücrelerinin yapılarını ve tiplerini anlatarak başladı. Daha sonra sözlerine nöronlar arası gerçekleşen sinapslar (nöral ağlar) ile devam eden Özden, Golgi ve Cajal’ın sinir bilimine katkısını özetledikten sonra, 100 milyar nöron ve onun 5-8 katı Glia’nın bulunduğundan söz etti. Beynin yaklaşık 400-500 milyonluk bir geçmişi olduğunu söyleyen Özden; konuşmasında "Beynimizin 400-500 milyon yıllık kısmı sürüngen beynimiz, yeme, içme, solunum, dolaşım, üreme gibi temel ihtiyaçlarla ilgili olduğudur. 200 milyon yıllık limbik sistem duygusal, 40-10 bin yıllık neo kortex ise düşünen beyindir. Bunun topluma yansımaları da bireylerinde hangi kısım beyninin baskın olması ile ilgilidir. Beynimiz bir bütün olarak değil, fakat beynimizdeki bireysel nöronlar biz gençken gelişmesini sürdürdüğü gibi, aynı zamanda beyin hasarına yanıt oluşumunda ve öğrenme gibi farklı nedenlerle de değişebilir. Hafıza, sadece geçmişte kalmış hatıralar değil şu an ve gelecekte olabilecekleri tahmin edebilme yetisini de kapsamaktadır. Zekâ, genetik olarak insanlara verildiği halde, akıl insanların genetik özelliklerine ilave olarak kendi gayretlerine, eğitim, çalışma ve çevre şartlarını eklemesi ile geliştirilmektedir. Akıl, kafatasımızın içinde korunaklı bir şekilde yerleştirilmiş beyin tarafından üretilmekte ve geliştirilmektedir. Beyin, akıl, düşünce binlerce yıldır kullananların yolunu aydınlatıyor. Tecrübenin ve gayretin etkisini ihmal etmeden; okuma, müzik, spor, sosyallik, düzenli uyku, beslenme ihtiyaçlarımıza dikkat ederek gelişmiş bir akıl oluşturmak elimizdedir" dedi.