"Cenevizliler, Galata'ya 1267 yılında gelmişlerdir ve ilk olarak burası savunmasız bir mahalle durumundaydı. Bizans İmparatoru'ndan alınan bir imtiyaz sonucu 1304'ten itibaren Cenevizliler, Galata'yı peyderpey sur ve kulelerle çevrelemeye başlamışlardır. Cenevizliler'in Galata'daki kolonisi, ilk başta kıyıdaki düzlük boyunca Azap Kapı'yla Tophane arasında uzanmaktaydı ve Galata Kulesi'nin bugün bulunmuş olduğu tepe bu alana dahil değildi. Lakin 1330'lardan başlayarak Cenevizliler, mahallelerin sınırını genişletmişler ve tepelik olan kısma doğru bunu uzatmışlardır. Daha sonra da buraya düzenli olarak birtakım kule ve surlar inşa etmişlerdir. Şu anda arkamızda bulunan bu iki kule parçası ki aralarında surlar da bulunmaktadır, Galata Kulesi'nin hemen altında uzanmakta olup 1348'de inşa edilen Galata Kulesi'nden bir müddet önce inşa edilmiş olmalı ve elimizdeki kaynaklara göre bunları yaklaşık olarak 1335'le 1348 arasına tarihleyebiliriz. Galata Kulesi'nin yakınlarında iki adet kulenin tespit edildiği ve koruma altına alınacağı şeklinde bir haber mevcut. Hem tarihsel olarak hem de mekansal olarak bu iki adet yarım daire biçimli kulenin söz edilen kuleler olması çok muhtemel. Çünkü en ilintili yapılar olduklarını söyleyebiliriz."
Galata Kulesi kadar bilinmese de bu iki kule de Cenevizliler tarafından 14. yüzyılda inşa edilmiş, fakat günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kars gezisi sırasında gazetecilere bölgede başka kulelerin de varlığından söz etmiş bunların restore edileceğini söylemişti. Kulelerin restorasyonun önemli olduğunu söyleyen Medipol Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Hasan Sercan Sağlam, bölgenin tarihi yapısıyla ilgili şunları söyledi: