GESTAŞ 2018 Troya Yılı Medya buluşmalarının 3. haftasında Akşam Gazetesi yazarı Serkan Fıçıcı ve Star Gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Kartoğlu, Çanakkalelilerle buluştu.2018 Troya Yılı etkinlikleri kapsamında Çanakkale’de gerçekleştirilen medya buluşmalarının 3.’sünün konuğu Akşam gazetesi yazarı Serkan Fıçıcı ve Star Gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Kartoğlu’ydu. GESTAŞ’ın organizasyonunda gerçekleşen buluşmada Fıçıcı ve Kartoğlu, Türkiye’nin seçim gündemini değerlendirdi. Söyleşi öncesi Troya Örenyeri’ni ziyaret eden iki yazar, söyleşiye Troya ile giriş yaptı. Mustafa Kartoğlu, “Nazım Hikmet, Anadolu’yu bir kısrağa benzetmiştir. Bu benzetme çok yerindedir. Anadolu coğrafyası bir kısrağa benzer. Üstündeki binici onu zaptedemezse yerine başka binici geliyor. Bugünkü Türkiye de bundan farklı değil. Bu coğrafya inanılmaz bir coğrafya. Bugün çevremizde, diplomaside verdiğimiz mücadele binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan diğer medeniyetlerin karşılaştığı durumdan farklı değil. Herkesin gözü niye burada? Sorusuna baktığımızda bunun bir güç savaşı olduğunu görüyoruz. Güç savaşı son tahlilde bir arazi edinme savaşı. En son Yunanistan ile Ege’de bir kriz vardı. “Aslında bizim olması gereken topraklar” diye başlıyor Yunanistan Cumhurbaşkanı söze. Tüm dünyaya medeniyetlerin mirasçısı olduklarını kabul ettirdiklerinde, o medeniyetin varlıklarına talip olmuş oluyorlar. Bizler de bir biçimde bu topraklara hakim olmak zorundayız. Yoksa bizi, çocuklarımızı bu topraklara yeni bir Troya inşa etmek için ortadan kaldırırlar” ifadelerini kullanarak, ülkenin değerlerine birlik olarak sahip çıkılması vurgusunu yaptı.’Troya Yılı çok önemsenmeli’Akşam gazetesi yazarı Serkan Fıçıcı ise, “Turizm ‘ekonomi’ demek, ekonomi ‘zenginlik’ demek. Bu yıl turist sayısı 400 binden 1 milyona çıktığında Çanakkale’nin daha da canlanması demek. Bu sebeple Troya yılı ve Troya Yılı etkinlikleri çok önemsenmeli. Tabi başta bunu Çanakkalelilerin içselleştirmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.‘Biz’ ifadesisinin altını doldurmak zorundayız’“Cumhurbaşkanımızın manifesto diye açıkladığı bir metin vardı. İçeriğini bir kenara bırakıyorum girişinde uzunca “Biz kimiz?” sorunun cevabını verdi. ‘Biz kimiz?’ sorusuna cevap verdikten sonra üzerine istediğiniz eklemeyi yapabilirsiniz. Bu soruya cevap verdikten sonra üreteceğiniz her fikir yerli olmak zorunda, başka bir şey üretemezsiniz. Bizim çocuklarımızın bundan sonra güven içinde olmasını hayal ediyorsak yerli olmak zorundayız. Bir yerin hakkını kim veriyorsa o yer onlarındır. Cezayir’den ayrıldık, Endülüs’ten ayrıldılar. Toprak devletindir. Üstündekini kim verimli hale getirebiliyorsa kim ekip biçiyorsa toprak onundur. Gerçekte de aynısı geçerli. O yüzden biz ‘bu topraklar bizim’ diyoruz. Sadece üzerinde şehitlerimiz olduğu için değil; o insanlar o toprağı kendinden görüyorsa onundur” ifadeleriyle sözlerine devam eden Mustafa Kartoğlu, şöyle konuştu: “Eğer güvenliğinizi sağlayacak bir gücünüz yoksa kapınızı kıran çok olur. Türkiye’nin medeniyeti çok güçlü ama gerçek gücünüzün gölgesi eğer diplomasi masasına düşmüyorsa, yumuşak gücünüzün kıymeti yok. Türkiye’nin bir güce sahip olması o gücü de diplomasi masasına düşürmesi gerekiyor. Siyaseten ayrışsak da gövdemizin birlik olması gerekiyor. Bu gövde dallara su veremez hale geldiğinde bırakın çiçeği, bir daha yaprak tutma şansınız dahi yok. Bu topraklarda daha önce yaşamış medeniyetlerin yok olup gitmesi aslında hepimize ibret. Bunun için “biz"in altını doldurmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum.”’Demokrasi partiden gidip gelmekle kurtulmaz’GESTAŞ Troya Yılı Medya buluşmalarının ilerleyen dakikalarında söz Türkiye’nin seçim gündemine geldi. Cumhuriyet Halk Partisi’nden İyi Parti’ye giden 15 CHP’li vekil üzerinden sözlerine başlayan Serkan Fıçıcı, “CHP’li 15 vekil, demokrasiyi kurtarmak için iyi partiye gittiler, sonra tekrar döndüler. Nasıl bir demokrasi ki bu gidip gelince kurtuluyor” dedi. Sosyal medyadaki ‘tamam/devam’ kampanyasına da değinen yazar, “Cumhurbaşkanımız diyor ki; “Milletimiz ‘tamam’ derse ben bırakırım.” Her seçim öncesi aynı açıklamayı yapmış.1.5 milyon tweet atıldı, ‘Kesin seçimi kazanırız’ deniyor. Ama Cumhurbaşkanı diyor ki, “Partisi birinci çıkmayan genel başkan bırakacak mı?” yorumunu yaptı.Fıçıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geniş mutabakat oluşsaydı CHP’nin adayı Abdullah Gül olacaktı. Gül olmayınca yedek kulübesinden hemen Muharrem İnce’yi çıkardılar. Kılıçdaroğlu, Muharrem İnceyi evine davet etmiş. ‘Seni aday göstereceğiz’ demiş. İlk mitingini Yalova’da yaptı. ‘Bütün parti üyelerine talimat veriyorum’ dedi. Nasıl bir Cumhurbaşkanı adayı Genel Başkanın yetkisi alanına girer? Kılıçdaroğlu’nun paylaşımlarını takip ediyorum bir tane Muharrem İnce paylaşımı yok. CHP’nin kurumsal hesabında da yok. Bir yok sayma var. Sen gez dolaş, kaybedersen de memnun oluruz hali var. Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından sonra CHP’nin kurumsal hesabı Muharrem İnce’nin mitinglerini duyurmaya başladı. ‘Muharrem İnce seçimde az oy alsın, CHP ilelebet bana kalsın’ gibi bir anlayış olmaz.”’Başkanlık sistemi güven getirecek’Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin çok anlaşılamadığının altını çizen Star Gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Kartoğlu, “Anlatanlar da bunu kim istiyor, kim karşı çıkıyor diye bakarak konuştu. Hala sistemin ne getireceğini tam olarak bilmiyoruz. ‘Ben Cumhurbaşkanı seçildiğimde yetkileri aldıktan hemen sonra parti grubuna Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden parlamenter sisteme geçen bir çalışma içine gireceğim’ diyen çıkmadı.Eğer adaylık sürecinizin içinde hiçbir şekilde böyle çalışma yoksa, hükümete geldikten sonra da yapacağım demenin kıymeti yoktur” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin “Biz geleceğiz, sistemi değiştireceğiz. Çünkü Başkanlığa karşıyız” gibi bir iddiasının olduğunun altını çizen Kartoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Bu nasıl yapılacak? Parlamenter çoğunluğa sahip olunması gerekiyor. Peki sağlayamadınız ne yapacaksınız. Mecburen başkan olacağız mı diyeceksiniz? ‘Milletvekilliğinin önemi kalmayacak’ deniyordu. Çok fazla milletvekili başvurusu var. Bunun iki anlamı mevcut; ya çok cazip hale geldi ya da bir yerde o işi herkesin yapabileceği düşünülüyor.Bu sistem, bütün partiler için büyük bir avantaj. Yeni bir şeyle söyleyebilecek partiler ve tabanları için büyük bir avantaj. İnsanlar en son şunu anlayacak; seçilecek kişi Türkiye’yi yönetecek ve yönetecekleri de yönetecek. Dolayısıyla eleştirmek de kolaylaşacak, tutuculuk da ortadan kalkacak. Bakan, yarı bürokrat haline gelecek. Yeni sistemle bakan seçilmiş olmayacak, seçilmişlerin de bir üstünlüğü olacak. Başkanlık sistemiyle birlikte güven unsuru öne çıkacak.”’Herkes huzur arıyor’Seçim sürecinin sosyal medya yansımalarına değinen Kartoğlu, “Laf cambazlığı ile, Twitter’dan seçim kazanılsa şu ana kadar Türkiye’de 5 defa iktidar değişirdi. Ama daha az kavgalı bir dönem geçireceğimize dair bir umut taşıyorum. Cumhurbaşkanının açıklamasında da Muharrem İnce’nin açıklamasında da ‘Huzur’ ifadesinin ön plana çıkıyor. Herkes huzur arıyor yani. Huzur konusunda bir samimiyet varsa bunun sahaya yansıyacağını düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.Akşam Gazetesi yazarı Serkan Fıçıcı, “Artık siyasi liderleri daha önceleri olduğu gibi açık oturumla tartışırken göremiyoruz? Bunun nedeni nedir?” şeklindeki bir soruya “Hepsinin fikirlerini, projelerini zaten bir şekilde öğreniyoruz. En son Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller’i hatırlıyorum. Kılıçdaroğlu’nun Melih Gökçek ile tartışmasını hatırlıyorum. Açıkçası karşılıklı gelmemeleri toplum sağlığı açısından daha iyi. Zaten fikirlerini öğreniyoruz” cevabını verdi.