Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği üyeleri, Gümüşhane merkez ilçeye bağlı Çorak ve Yağlıdere köyleri sınırlarındaki denizden 3 bin metre yükseklikte, Osmanlı-Rus Savaşı'nda kullanılan 100'ün üzerindeki siperin de bulunduğu 3 kilometrelik bölgenin, 'tarihi sit alanı' olarak tescillenmesi için 2017'de Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulun'a talepte bulundu.
'TARİHİ SİT ALANI İLAN EDİLDİ'
Kurulunun yaptığı inceleme sonucunda, bölgeye denizden ve karadan saldırıları önlemek için askerlerin stratejik noktalarda konuşlandırıldığı saptanan bölge, 'tarihi sit alanı' ilan edildi.
'Deveboyu' olarak da adlandırılan siperlerin bulunduğu yaklaşık 3 kilometrelik bölge, koruma altına alındı. 2019'un Aralık itibarıyla tescillenip, korumaya alınan siperlerin, bölge turizmine de ciddi katkı sunması hedefleniyor.
‘ZİRVE ÇIKIŞINDA FARK ETTİK’
Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. Coşkun Erüz, dernek olarak konunun araştırılması için Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na müracaat ettiklerini belirterek, uzmanlardan oluşan ekibin bölgede araştırma yaptıktan sonra rapor hazırladığını söyledi. Erüz, "Dernek olarak 2016'da bölgede yaptığımız zirve çıkışı sonrasında orada bulunan yapıları fark ettik. Bunların normal bir yapı olmadığını, arkeolojik bir yapı olduğu ve savaş döneminden kaldığını düşündük. Yöre sakinleriyle yaptığımız görüşmelerde savaş döneminden kaldığını tespit ettikten sonra Osmanlı arşivlerinde de bir araştırma yaptık. Osmanlı-Rus savaşı sırasında Rusların bölgeyi işgali döneminde Osmanlılar tarafından hazırlanmış olan savunma siperlerinin bir kısmı olduğunu tespit ettik. 01.03.2017 tarihinde bu alanın kültürel anlamda sit yapılarak koruma altına alınması için başvurduk. 2019 yılında Trabzon Kültür Varlıklarını Bölge Koruma uzmanları alanda incelemelerde bulundu. Kurulun yaptığı değerlendirme sonucunda bu alanın, askeri tarihi anlamında ve kültürel tarihi anlamında bölgenin korunması gereken nitelikli bir değer olduğuna karar verildi. 2019 Aralık itibariyle Deveboynu siperlerinin de bulunduğu ve aynı zamanda ziyaret tepe denilen bölge tescillenerek koruma altına alındı” dedi.
‘PEK ÇOK ECDADIMIZI ORADA KAYBETTİK’
Bölgede savaş döneminin bütün özelliklerini barındıran yapılar bulunduğunu da kaydeden Erüz, "Bölgede bulunan en yüksek siper alanları. Başka bir özelliği de sırtın tamamında yaklaşık 3-4 kilometrelik sahaya yayılıyorlar. Yamacın hem doğu, hem de batıya bakan kısımlarında yoğun bir siper yapısı bulunuyor. Tepenin üzerinde de uzun süre konaklamayı sağlayacak şekilde de yapılar bulunuyor. Savaş döneminin bütün özelliklerini barındıran yapılar bulunuyor. Bölgemiz 1’nci Dünya Savaşı'nda çok ciddi bir Rus işgali yaşadı. Çok ciddi çarpışmalara maruz kaldı. Pek çok ecdadımızı orada kaybettik. Hem asker hem de milis kuvvetler olarak çok ciddi çatışmaların yaşanmış olduğu bir bölge. Bu kadar yüksekte ve büyük bir alanda savunma hattı, bugüne kadar bozulmadan gelmiş" diye konuştu.
‘SİPERLERİN HEPSİ DURUYOR’
Alanın savaş izlerini barındıran önemli bir saha olduğunu da aktaran Erüz, "Burayı gelecek nesillere ecdadın bize bu vatanı nasıl bıraktığının göstergesi olarak korumamız ve tanıtmamız gerekiyor. Birinci Dünya Savaşı'nda açılan siperlerin hepsi duruyor. Bir kısmı dolmuş, bir kısmı olduğu gibi kalmış. Duvarları duruyor. Bina şeklinde yapılar duruyor. Kazınmış alanların hepsi mevcut. Uzmanlar tarafından bölgenin yüzey araştırması planlanıyor. Daha eski çağlara ait hem madencilik, hem de sunak alanı olması itibariyle yine geçmişe ait izlerin barındığı düşünülüyor. Alan hem milattan önceki dönemlere, antik çağlara ait bilgileri, hem de günümüzün savaş izlerini barındıran önemli bir saha” ifadesini kullandı.
(DHA)