MÖ 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından kurulan ve tarihe ışık tutan Harput Kalesi’nde, 2 bin 700 yıllık silindir mührü bulundu. Mühür ile beraber Urartuların da kalede yaşadığı kesin olarak kanıtlanırken, önemli yetkililerin de yer aldığı kesinleşmiş oldu.
Tarihi kaynaklara göre MÖ 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından kurulan ve tarihe ışık tutuna Harput Kalesi’nde, kazı çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı, Valilik, Belediye ile Fırat Üniversitesi işbirliğinde aralıksız devam ediyor. FÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Aytaç’ın başkanlığını yaptığı kazı çalışmalarında 45 kişilik ekip görev alıyor. Bu yıl 800 metrekarelik alanda başlayan kazı çalışmalarında MÖ 7. yüzyıla ait 2 bin 700 yıllık silindir mühür bulundu. Üzerinde mitolojik kanatlı bir hayvan bulunan mühür ile Urartuların Harput Kalesi’ndeki varlığı kesin olarak kanıtlandı.
Anadolu’da mühürlerin MÖ 6 binlere kadar uzandığını belirten Prof. Dr. İsmail Aytaç, “Bildiğimiz Anadolu’daki en eski örneği Konya Çatalhöyük’te çıkan baskı mühürdür. Bu mühürler kişi ya da devlet adına basılır ve kime ait olduğunu ifade eder. Özel mülk anlayışının ve yetkinin bir sembolüdür. Harput’taki kalede bulduğumuz bu mührü, Urartu dönemine tarihliyoruz. MÖ 7. Yüzyıla ait, bir yönü baskı ve yan tarafı silindir mühürdür. Mitolojik kanatlı bir hayvan var. Bunu biz ata da benzettik” diye konuştu.
"Urartuların önemli yetkililerinin de bulunduğunu anlıyoruz"
Çıkan mührün Urartuların kalede varlığının kesin belgesi olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Aytaç, “Bu bakımdan önemlidir. Biz bunu kalenin saray önünde bulduğumuza göre, Urartular kalenin en üst noktası olan kuzey ucunda da yerleşim göstermişlerdir. Urartular dönemine ait sur kalıntılarını kazılarda arıyoruz. Ancak ondan önce bu mührün gelmesi bizim için önemli oldu. Harput kalesi MÖ 800’lü yıllarda Urartu ile yerleşim başlamıştı. Ama 2 yıl önce çıkan Harput kabartmasıyla kalenin doğusundaki nevruz ormanlarında 4 bin yıllık Harput yerleşkesi ortaya çıkmıştı. Anladığımız kadarıyla oradan sonra Harput Kalesi’nin olduğu yere taşınmışlar. Üç tarafı vadi ve doğal kütle üzerinde. Burada Urartuların önemli yetkililerinin de bulunduğunu ve bir şehir merkezi olduğunu anlıyoruz. Bu bakımdan mühürler önemli. Harput Kalesi’ndeki küplerdeki motifler ise Bizans döneminin belgeleridir. Urartu mührünü bugünkü bilgilerimize göre MÖ 7. yüzyıl olarak tarihliyoruz. Bu da 2 bin 700 yıllık olduğunu gösteriyor. Urartuların varlığını da kesin belgesi olarak ifade ediyoruz. Dolayısıyla buradaki kazılarda yine Urartulara ait daha yeni buluntular da elde etmemiz mümkün" diye konuştu.
"Belge olarak elimizde tutmak istiyoruz"
Mührün, Harput Kalesindeki yerleşimin en eski ve en kesin kalıntısı olduğunu aktaran Aytaç, “Harput Kalesi, M.Ö. 800 yıllarından günümüze kadar yaklaşık 2 bin 800 yıllık bir yerleşimin adıdır. Zamanla Harput Kalesi’nin dışında yerleşim taşınmaya başlamıştır. Zaman içerisinde, Osmanlı döneminde gördüğümüz, bildiğimiz Harput tarihi alanı oluşmuştur. Mühür, müzelik bir eser onun için kazı sezonu sonunda bağlı bulunduğumuz Elazığ Arkeoloji Müzesi’ne teslim edeceğiz. Ancak bu mührün kopyalarını da üretip, bizim için belge olacak şekilde elimizde tutmak istiyoruz” diye konuştu.