Ahmet Atakan'ın ölümü Bakan Güler, bir başka gazetecinin CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz'ın, Ahmet Atakan'ın ölümüyle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunması ve BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, geri çekilme konusundaki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, yüksekten düşme sonucunda hayatını kaybeden Ahmet Atakan için üzüntülerini ifade ettiğini söyledi. Olayın bütün yönleriyle araştırıldığını kaydeden Güler, şöyle konuştu: "Maalesef ülkemizin bazı yerlerinde bir takım provakasyonlarla insanlar karşı karşıya getirilmek, şiddet yaygınlaştırılmak isteniyor. Bunların takibindeyiz, farkındayız. Vatandaşlarımızın sağduyusuyla başarılı olmayacaklarını da biliyoruz. Bu konuda iddiası olanlar bütün iddialarını adliyeye, ilgili yetkili kurumlara gönderirler ama biz olayın hemen akabinde yapılan talihsiz beyanların nasıl da hemen tekzip edildiğini, yalanlandığını, bizzat kendileri tarafından yalanlanmak zorunda kaldığını gördük. Kimse acele etmesin, sabırlı olalım. Önyargılarla ve maalesef toplumda gerginliği tırmandıracak sorumsuz beyanlarla işi tırmandırmayalım. Zaten yargı her türlü delili değerlendirir. İddia edilen deliller de değerlendirilir, hiçbir olayın üstü örtülmez, örtülemez. Bu konuda biz gerçeklerin bütün yönleriyle açığa çıkması konusunda da elimizden gelen desteği veririz." - "Süreci bahane ederek kimse bizden kanunsuz eylemlere, şiddet eylemlerine, teröre müsamaha içinde olmamızı beklemesin" Bölge insanının çözüm sürecine destek verdiğini, verilen mesajı da hükümet ve devlet olarak aldıklarını kaydeden Güler, siyasi partilerin de mesajı aynı şekilde aldıklarına inandıklarını ifade etti. "Biz milli birlik ve kardeşlikten bahsederken birilerinin terörü ve şiddeti meşrulaştırma çabalarını görüyoruz" diyen Güler, bunun ise üzüntü verici olduğunu ve kimseye bir şey kazandırmayacağını kaydetti. Çözüm sürecinin milletin huzuru, birlik ve kardeşliği için gerekli olduğunun altını çizen Güler, konuyu sadece Güneydoğu ve belli bir etnik gruba yönelik değil, Türkiye'nin tümünü kapsayacak şekilde gördüklerini anlattı. Türkiye'deki demokratik standartları, hak ve özgürlüklerin kullanımını, kişilerin kendilerini ifade etme anlamındaki özgürlüklerini daha da genişletecek bir demokratikleşme paketi üzerinde çalıştıklarını aktaran Güler, "Bizim gayemiz, Türkiye'deki demokratik standartları yükseltmektir: AK Parti hükümetlerinin son 11 yılda her alanda getirdiği yeni düzenlemeler ve bunun toplumsal değişme anlamındaki görüntülerini hepiniz biliyorsunuz. 11 sene önce, 15 sene önce, 20 sene önce bırakın konuşulmasını, hayal dahi edilemeyecek bir çok konunun bugün hayata geçmiş olmasını herkes görüyor ama Türkiye daha ötesini hakediyor" diye konuştu. Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu ve kanunsuz eylemlere göz yummayacaklarını vurgulayan Güler, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu süreci bahane ederek kimse bizden kanunsuz eylemlere, şiddet eylemlerine, teröre müsamaha içinde olmamızı beklemesin. Bunu da tekrar burada ifade ediyorum. Bir alternatif yapılanma içerisinde olan, bu gayretler içinde olanları da biliyoruz, ama terörle, şiddetle hiç kimse hiçbir talebini gerçekleştiremez. Bunun meşru zemini siyasettir. Bunun platformu siyaset alanıdır. Yeri Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Argümanları siyasi partilerdir ve konuşularak Türk toplumuna taleplerini, şiddet ve teröre başvurmadan anlatarak bir çok şey gerçekleştirilebilir. Bunu herkesin yakından bildiğine inanıyoruz. Bizim de temel yaklaşımımız budur." Süreci baltalayanın, bu işin altında kalacağını ifade eden Güler, sözlerini şöyle tamamladı: "Bölge halkının verdiği desteği, bu konudaki taleplerini de herkes bilmektedir. Ben bu bölgenin milletvekiliyim. Bu kentte 6 yıldan fazla süreyle valilik yaptım. Bu bölgeyi çok iyi tanıyorum. Mardin milletvekili olarak da o bölge insanının bu dönem içerisindeki mutluluğunu, o bölgedeki hareketliği, turizm hareketliliğini, bunun sanayiye yansımasını, iş, aş ve katma değer yaratma konusundaki etkilerini biliyoruz. Bunun değerini de herkesin bilmesini istiyoruz. Yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devleti hem içeride hem dışarıda egemenliğini sürdürecek güce de sahiptir. Ama şiddetle veya güvenlik politikalarıyla bunların sürdürülebilir olmadığını gördüğümüz için böyle bir süreçle biz bu konuyu ilelebet Türkiye'nin gündeminden çıkaracak bir yaklaşım içindeyiz. Vatandaşlarımızın da bu konuda verdiği desteği biliyoruz."