İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, DEAŞ’lı teröristlerin iadesi ile ilgili yaptığı açıklamada, “DEAŞ’ın yine çok önemli bir adamını yakın bir zamanda Suriye’de ele geçirdik’’ dedi.
Bir dizi programa katılmak üzere İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin ile Van’a gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Elite World Van Hotel’de düzenlenen "Korucular Hizmetiçi Eğitim Semineri"ne katıldı. Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, AK Parti Van milletvekilleri Osman Nuri Gülaçar ve Abdulahat Arvas ile birlikte salona giren Baklan Soylu, aralarında kadınların da olduğu güvenlik korucularıyla tek tek tokalaştı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ve güvenlik korucuları ile ilgili slayt videosunun ardından konuşan Bakan Soylu, tüm terör örgütlerine karşı mücadelenin topyekun devam edeceğini ifade etti.
Türkiye’de 40 yıldır PKK terörüyle mücadele halinde olduklarını dile getiren Soylu, “Her zaman söylerim, PKK la-dini bir örgüttür yani dinsiz bir örgüttür. Temel amacı bu topraklarda bize öğretilen Amentü’yü, İslam’ın şartlarını, bütün bunlarla ilgili bildiklerimizi; camilerde, Kur’an kurslarında, okullarımızda bize öğretilenleri bu coğrafyadan silmeye çalışmaktır. Batı’nın bugün PKK ve PYD’ye sahip çıkmasının arkasındaki temel felsefe budur. Mesele, bu topraklardaki inanç kuvvetini zayıflatmak ve bu toprakların bu medeniyetin bütün dünyaya nakşedeceği doğru yolu yoksun kılmaya çalışmaktır. Bizi bir arada tutan inancımız, bayrağımız, milli birliğimiz, dinimiz, geleneğimiz, göreneğimiz ne kadar güçlü ortak değerimiz varsa onu bertaraf etmektir. Buna güçleri yetmez ama dönem dönem bizi zafiyete uğratmak için her şeyi yapıyorlar. Dün bunu başka vesilelerle bugün terör örgütleri üzerinden yapmaya çalışıyorlar. Biz büyük bir devletiz. Vergi topluyoruz, gelir elde ediyoruz, yatırım yapıyoruz. Yol, baraj, havalimanları yapıyoruz. Okullarımız, üniversitelerimiz, hastanelerimiz var. Peki, PKK’yı yıllarca ayakta tutan güç nedir? Bu paralar nereden geliyor? Bu silahlar nereden geliyor? Bugün PYD’ye sahip çıkanlar, isim takla attırarak bir meşru örgüt haline getirmeye çalışanları biliyoruz ki katliamların, kardeşi kardeşe düşürmenin mesulleridir. Başarabildiler mi hayır. Ama bizim başka bir sorumluluğumuz daha var. Bizim üzerinde çok durmadığımız ama liderimiz Erdoğan’ın ortaya koyduğu başka bir vizyonumuz var. Van sadece Van değil, Hakkari sadece Hakkari değil, Çanakkale sadece Çanakkale değil, biz bütün dünyayı kendine imrendiren bir medeniyetin çocuklarıyız” diye konuştu.
“Güçlü bir durumla karşı karşıyayız”
Bakan Soylu, ülkenin sınırlarının 780 bin kilometreyle sınırlı olmadığını belirterek, "Biz güçlü olmak için güçlü bir koşu yapıyoruz. Bu koşunun sebebi sadece Van’ın, Trabzon’un, İzmir’in, Aydın’ın kişi başına gelir seviyesi değildir. Doğu’yu, Güneydoğu’yu sıkıntıya sokmak isteyenlerin yatırım gelmesin, hastane gelmesin, öğretmen-doktor gelmesin, iş yapılmasın, çocuklar mühendis-doktor olmasın diye; tedirgin olup plan yapanların elbette ki hedefleri sadece 780 bin kilometrekare değildir. Bizim enerjimizi bu işlere yoğunlaştırmak, hedeflerimize ulaşmamızı engellemek. Irak’taki, Fas’taki, Lübnan’daki, Afganistan, Pakistan, dünyanın her yerindeki kardeşlerimizi bu medeniyetten aman bekleyen tüm insanlara güçlü şekilde elimizi uzatmayalım diyedir. Bu otelin doluluğu 80-85, geçen yıl 60’lardaydı. Bu sadece Van’da bir otelde değil, Van’daki, Mardin’deki bütün otellerde, Batman, Diyarbakır’daki bütün otellerde aynı. Anneler çocuklarım ne olacak diye düşünmüyor. Yarın doktor olacaklar. Ne için uğraşıyoruz. 18-20 saat çalışıyoruz. Derdimiz nedir. Ne için çalışıyoruz. Çocuklarımızla bir tatile gitsek diye düşünüyoruz. Ama bunlardan daha önemli bir şey var. Türkiye bir daha böyle bir fırsatı yakalayamaz. İlk kez böyle güçlü bir durumla karşı karşıyayız. Şimdi Afrin’de, Hakurk’ta, Avaşin’de, Metina’da, Zap’ta, Pençe Harekatı’nda, Zeytin Dalı’nda, Barış Pınarı’nda siz varsınız. Bir iddiamız ve hedefimiz var. Doğu ve Güneydoğu’da kalkınma, istikrar, kardeşlik var. Etrafımızı istikrarsızlaştırmaya çalışanlara karşı nasıl Doğu ve Güneydoğu başardıysak, bunu hep birlikte başardık. Bu bizim inancımızdır. Kardeşliği etrafımızdaki bütün coğrafyaya yayacağız. Önceden bu imkanımız yoktu. Ekonomik saldırılardan darbelere karşı, anarşiye, teröre kadar ve yıllardan beri bizi biz yapan bütün değerleri bize bir ayrılık ve gayrılık ortaya koyuncaya kadar Allah bize gösterdi ki bütün dünyanın gizli gizli yaptığının açığa nasıl çıktığı, nasıl bir tavşanın bir araba farına yakalanması gibi, nasıl donup kaldıkları bize yüz yıl içinde gösterildi" şeklinde konuştu.
“Dünyanın en ahlaksız terör örgütüyle karşı karşıyayız”
PKK’nın dini inancı ve ahlakının olmadığına dikkat çeken Soylu, “İnsanları da dininden, inancından sıyırmaya çalışıyor. Onun için dağa kaçırdıkları çocuklara önce tecavüz eder. Okuduğum zaman insanlığımdan utanıyorum. Dünyanın en ahlaksız terör örgütüyle karşı karşıyayız. İnsana saygısı olmayan, kadına saygısı olmayan bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. Dağlarda her türlü ahlaksızlığı ve sapıklığı ortaya koyuyorlar. Sorunumuz bir terör örgütü değil, ahlakımızı ortadan kaldırmaya çalışan bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. Bizim babalarımız bu meseleyle uğraştı. Bu işin açısını yaşadılar. Bizler yıllardır bu işle uğraşıyoruz. Evlatlarımız, bizden sonrakiler bu meseleyle uğraşacaklar. Daha kaç yıl vicdanlarımızı kanatacaklar. Onlar da mı kaybetsinler. Birliklerini, güçlerini ülkemizin zenginliklerini onlarda mı yaşamasınlar” ifadelerini kullandı.
Terörün dininin, inancının ve ahlakının olmadığına dikkat çeken Soylu, “Onun için dağa kaçırdığı çoluk çocuğa önce tecavüz eder, onun için o dağlarda her türlü ahlaksızlığı, sapıklığı ortaya koyar, onun için hiç vicdanları sızlamadan çoluk çocuk, genç yaşlı katleder. Milletin çoluk çocuğunu dağda sefil ederken; liderleri uyuşturucudan, kaçakçılıktan cebe indirdikleri milyarlarca dolarla beraber, kendi lüks hayatlarını yaşarlar. Ama arada da böyle yeşil kıyafetlerle, güya gerilla kıyafeti dedikleri kıyafetlerle dağdan, kamplardan kendi gazetelerine poz verirler ki rahat hayatları bilinmesin. Kandırdıkları insanlar onlara başkaldırmasın. Avrupa’daki seyahatlerinden hiç poz vermezler. Batılı dostlarıyla uyuşturucu ve petrol pazarlığı yaparken hiç görüntü vermezler. Küçük küçük adamlardır ama kendi yayın organlarında büyük büyük laflar ederler. Geçen gün kendi haber ajanslarında bizim bakanlığın bütçesiyle ilgili bir haberi kaleme almışlar. Haberin sonunda neyi eleştirmişler biliyor musunuz? Bizim bütçe kalemleri arasındaki ‘hane halkına yapılan transferler’ başlığını. Ondan rahatsız olmuşlar. İnsanların evini, barkını yıkacaklar. Yaptıkları eylemlerle insanların malına, mülküne zarar verecekler; sonra da devlet burada sorumluluk üstlenip vatandaşının derdine derman olduğunda da rahatsız olacaklar. Eğer o Kandil’deki pis adamlar, o ahlaksız adamlar, onların kravat takmış sözcüleri, benim Kürt kökenli vatandaşımı düşünüyor olsalardı; eğer onlar birazcık adam olsalardı; millete ihanet içinde olmazlardı" diye konuştu.
“Diyarbakır’daki anne ve babalar onların kuyruğuna teneke bağladı”
Diyarbakır’da HDP binası önünde evlatları için nöbet tutan annelerle ilgili konuşan Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu zararı veren örgütü de onun siyasi kolu, kalkıp iki çift laf ederdi. Biz devletiz, vatandaşımızın başına bir iş geldiğinde, onun yanında durmasını biliriz. Onların asıl zoruna giden, Diyarbakır’da evlatlarını isteyen anne, babaların, bunların kuyruğuna teneke bağlamasıdır. Eylemin ilk günlerinde bir hanım kardeşimiz, ‘Başlarım sizin Kürdistan davanıza’ şeklinde bir ifade kullandı ya; işte meselenin net tarifi budur. Bunların aldatmacası ve milletin buna verdiği cevap budur. Ne Türkiye’den bir çakıl taşı koparabildiler, ne Afrin’de tutunabildiler, ne Tel Abyad’da, ne Resulayn’da, ne başka bir yerde tutunabildiler. Ne bir terör devleti kurabildiler, ne de bugün kimseyi korkutacak, kandıracak, zorla çocukları dağa kaçıracak, sindirecek bir takate sahipler. Bu millet ‘geliyorum’ deyince batılı dostları gerçekliği gördü. Kime ağlayacaklarını şaşırdılar. Her yıl örgüte katılandan 3 katı fazlası, ya teslim oluyor, ya ikna yoluyla dağdan iniyor. Rakamlar ortada. 2016 yılında örgüte katılım 703, ikna ve teslim toplamı 466’dır. 2017’de bu devran tersine döndü, katılım 703’ten 161’e düştü, ikna ve teslim 417 oldu. 2018’de katılım 136, ikna ve teslim toplamı 383 ve bu yıl örgüte katılım 104, ikna ve teslim toplamı ise 297 oldu. İşte bütün kıvranmaları bu gidişat ve tükeniş sebebiyledir. Bildiğiniz gibi PKK ve PYD’nin yanı sıra bir yandan FETÖ, bir yandan DEAŞ’la, bir yandan diğer aşırı sol terör örgütleriyle topyekun bir mücadele halindeyiz. Hepsini tek tek biliyoruz. DEAŞ’lıları ülkeleri kabul etmeye yanaşmasa da geri gönderiyoruz. Yolumuzdan çekilen çekilir, çekilmeyen sonuçlarıyla yüzleşir.”
“Biz kimsenin teröristinin oteli değiliz”
Konuşmalarında Almanya ve Hollanda’ya teşekkür eden Bakan Soylu, “Ülkelerin bakanlarıyla yürüttüğümüz değerlendirmelerle yapıcı bir tutum sergilediler ve bu tutumlarıyla DEAŞ’tan kendi ülkemizde bulunan ve aynı zamanda Suriye’de gözetimimiz altında bulunan, alanda tuttuklarımız da dahil, kendi memleketlerine mensup teröristler aynı zamanda eşleri ve çocuklarını alacaklarını akşam teyit ettiler. Diğer ülkelerden de aynı yapıcı tutumu beklediğimizi belirtmek isterim. Eğer terörle hep birlikte mücadele edilecekse herkes teröristlere sahip çıkacak. Biz kimsenin teröristinin oteli değiliz. Otağı, misafirhanesi değiliz. Sınır içinde de, dışında da operasyonlar devam ediyor. FETÖ’ye yönelik önümüzdeki günlerde çok büyük bir operasyona hazırlanıyoruz. Burada şahsımızın olup olmaması önemli değildir. Hiç kimse aman bu adamlar değişti, başkaları gelir mücadele biter diye beklemesin. Bu mücadeleyi, bu milletin evlatları sonuna kadar yürüteceklerdir" dedi.
“PKK’yı bitiriyoruz ama koruculuk gerekli bir sistemdir”
Terörle mücadelede aktif rol oynayan koruculuk sistemine de değinen Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye’nin terörle mücadelesi içinde koruculuk sisteminin gerçekten çok önemli katkısı ve etkisi vardır. Cenab-ı Allah sizlerden de, önceki korucu kardeşlerimizden de, korucu şehitlerimizden ve gazilerimizden de gani gani razı olsun. Türkiye’ye çok hizmet verdiniz. Bu itibarla, bu müessesenin devamı için, daha etkin ve verimli işlemesi için bizler de, kıymetli Cumhurbaşkanımızın doğrudan talimatları ve yönlendirmesiyle pek çok adım attık, atmaya da devam ediyoruz. Allah kendilerinden razı olsun. Bu noktadaki hiçbir talebimizi geri çevirmediği gibi bizzat katkıları da oldu. 1985 yılında ihdas edilen koruculuk sistemi, 2007’den ve özellikle 2017 yılından itibaren yapılan pek çok düzenleme ile gerek özlük hakları noktasında, gerek kapasite noktasında, gerekse kurumsallaşma noktasında bugün çok farklı bir seviyededir. Operasyon tazminatlarından maaş düzenlemesine, ekipman ve teçhizat desteğinden emeklilik imkanlarına kadar pek çok noktada adımlar attık. Korucular Daire Başkanlığını kurduk ve bu sayede sistemi kurumsallaştırdık. Yaptığımız düzenlemeyle, güvenlik korucularımızın primlerinin tamamı devlet tarafından karşılanmak üzere sigortalı sayılmalarına imkan tanıdık. Bu ilk kez oldu. Korucularımızın operasyon tazminatlarını her operasyon başına ödenir hale getirdik. Ödül sistemini de yeniledik. Emekliler dahil tüm güvenlik korucularımıza harçsız silah taşıma imkanı getirdik. 2 bin 211 korucumuzu uzman erbaş yaptık. 5 bin korucumuz uzman erbaş olacak. Bunun yanında tüm korucularımıza cep telefonu verdik. 18 bin 482 güvenlik korucusunu emekli edip onlarla karşılıklı adım attık. 25 bin 118 yeni güvenlik korucusu aldık ve yaş ortalamasını 44’ten 32’ye düşürdük. Halihazırda 26 ilde toplam 54 bin 7 güvenlik korucumuz görev başındadır. Emekli olanların yerlerine varsa çocukları ve kardeşlerinin yanı sıra tavsiye ettiklerine güvenlik korucusu olabilme imkanı tanıdık. Yine güvenlik korucularımızla ilgili bir karar verdik. Foça Eğitim Alayında 12 gruba komando eğitimi verdik. İller arasında görevlendirilebilmelerine imkan sağladık. Elbette ki attığımız daha pek çok adım olduğu gibi, atmamız gereken daha pek çok adım var. Polisimizi, jandarmamızı, sahil güvenliğimizi tatile gönderdik. Bu sene 3 bin korucumuzu 2020’de tatile göndereceğiz. İnşallah imkanlar dahilinde, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu gelişmeyi güçlendirerek devam edeceğiz. Burada bütün mesele, Türkiye’nin terörle mücadelesinin önemli ayaklarından birisi olan bu kurumu güçlendirmek ve geleceğe ait sigortalarımızdan birisi olarak konumlandırabilmektir. PKK’yı bitiriyoruz ama koruculuk sistemi, biriktirdiği tecrübe ve ifade ettiği anlam bakımından bu coğrafya için gerekli bir sistemdir. Türkiye’nin bütün bu terörle mücadelesi içinde, korucularımızın durduğu nokta, hem terörle mücadele hem de terörizmle mücadele noktasıdır. Sizlerin varlığı, duruşu, toplum içindeki yeriniz, ne söylediğiniz, PKK’nın istismar siyasetinin neşvünema bulmaması için elzemdir.”
“Terörün kökünü kazacağız”
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin ise Türk milletinin dünyadaki her milletten daha fazla huzuru hak ettiğini belirterek, “Bu yörede terör, milletin kanını emmiştir. PKK insanların huzursuz şekilde buraları terk etmesine, fakirleşmesine neden olmuştur. Köyler, arazilerin boşaltılarak insanlar fakirleştirilmiştir. Sizlerin kanını emen, vatandaşın huzurunu bozan PKK başta olmak üzere bütün terör örgütlerini burada tamamen yok edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın emir direktifleri doğrultusunda son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar girilmedik yer kalmayacaktır" dedi.
Van, Hakkari ve Şırnak’ta başlatılan Kıran-6 Operasyonu ile ilgili de konuşan Orgeneral Çetin, "Kıran-6 Operasyonu’nu başlattık. Bunun devamı gelecek. Burada huzur kalıcı olarak sağlanıncaya kadar, bölge teröristlerden temizleninceye kadar kesintisiz operasyonlar devam edecektir. Son 3 yılda koruculara verilen desteklerden dolayı Bakanımıza teşekkür ederiz. Bugün korucular subayımızdan, astsubaylardan, uzmanlardan farksızdır. Daha önce 2 bin 300 uzman jandarma koruculardan aldık. Çok değerli hizmetleri var. Bundan sonra da korucularımızla, tüm güvenlik güçlerimizle, yüce milletimizin desteğiyle terörü ülkemizden kazıyıp atacağız" ifadeleri kullandı.
Hizmetlerini tamamlayan güvenlik korucularına belge verilmesi ile devam eden program, hizmet içi eğitimlerle sona erdi.
Düzenlenen programa İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Emin Bilmez, İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce, AK Parti Van milletvekilleri Osman Nuri Gülaçar, Abdulahat Arvas, kaymakamlar, ilçe belediye başkanları sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve korucular katıldı.