Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı, çağımızın değil insanlık tarihinin vebası olarak nitelendirdiği kanseri, güncel çok önemli tıbbi gelişmelere ve çok mücadele edilmesine rağmen yüzde 100’lük başarı elde edilemediğini söyledi.
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Mart ayı konferans serisi, düzenlenen “Kanser ve Yeni Ufuklar” konulu konferans ile başladı. Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe; Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şerif Demir, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı, Düzce Üniversitesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Pehlivan, öğretim üyeleri ve öğrencileri katılım gösterdi.
Konferansın açılış Konuşmasını gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı, çağımızın değil insanlık tarihinin vebası olarak nitelendirdiği kanseri, güncel çok önemli tıbbi gelişmelere ve çok mücadele edilmesine rağmen yüzde 100’lük başarı elde edilemediğini bildirdi. Kanserle mücadelede tam anlamıyla başarı elde edilememesine rağmen çok önemli başarılara da imza atıldığını vurgulayan Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı, konferansta konuyla ilgili önemli bilgilerin paylaşılacağını ifade etti.
Kanserin tarihi gelişim sürecinden bahsederek sunumuna başlayan Doç. Dr. Onur Eşbah, kansere ve tedavisine ilişkin bilinen en eski belgelerden birinin Mısır’da keşfedilen ve tahminen milattan önce (MÖ) 1600 dolaylarında yazılmış olan Edwin Smith Papürüsü olduğu bilgisini paylaştı.
Kanser hücrelerini yengece benzeten Doç. Dr. Onur Eşbah, “Neden yengeç? Ortaya çıktığı organ veya dokuda yengecin ayaklarına benzer şekilde çıkıntı yaparak yayılır. Yengeç avını kıskaçlarıyla yakalar ve kemirerek yavaş yavaş öldürür. Mikroskopla bakılınca da kanser hücreleri yengece benzer.” diyerek kanser hücrelerinin şeklini canlandırdı.
Kanserle mücadelede kemoterapinin etkisi
Kemoterapiyi; “Hücreleri tahrip eden ilaçlar ile kanserin tedavi edilmesidir” şeklinde tanımlayan Doç. Dr. Eşbah, bu yöntemle kullanılan ilaçlara da antineoplastikler denildiğini, kemoterapi ile hücreler öldürülüp, büyümenin durdurulduğunu söyledi.
Son yıllarda kanserli hücrelerin, konağın bağışıklık sistemini baskılayan bazı doğal hücresel yapıları harekete geçirdiğinin saptandığını açıklayan Doç. Dr. Onur Eşbah, “Kansere karşı bağışıklık yanıtı iki aşamada gerçekleşir. Genellikle kanserli dokunun en yakınında yer alan ilk lenf düğümünde oluşan ‘Priming fazı’ adı verilen ilk aşamada kanser hücresi bağışıklık sistemine tanıtılır” diyerek kanserle mücadele aşamalarını anlattı.
Kanserle mücadelede kişiye özel tedaviler uygulanıyor
Onkolojik tedavilerde önemli yeri olan İmmünoterapiye de yer veren Doç. Dr. Onur Eşbah, “İmmun kontrol noktası blokajı yapan tedavilerin özellikleri; kanser hücrelerini direk olarak etkilemez, kanser aşısı veya bağışıklık sistemi habercisi olan sitokinler gibi konak bağışıklık yanıtını artırmaya çalışmaz. Bağışıklık sisteminin etkisini durduran fren mekanizmalarını bozar. Bu mekanizma üzerinden etki göstererek ilk onaylanan ilaç melanom isimli cilt kanserini durduran ‘ipilimumab (yervoy)’ adlı ilaçtır. İpilimumab bağışıklık sistemine fren yapan CTLA-4:B7 bağlantısını engelleyerek etkili olur” dedi. Ayrıca Doç. Dr. Onur Eşbah, kanserle mücadelede genel bir tedavi değil, kişiye özel tedavi hizmetleri geliştirildiğini ve başarılı sonuçlar alındığını söyledi.
Kanserle mücadelede geliştirilmiş başarılı ilaçlardan da bahseden Düzce Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Onur Eşbah, katılımcılara ilgilerinden dolayı teşekkür ederek sunumunu sonlandırdı.
Konferans, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı tarafından Doç. Dr. Onur Eşbah’a plaket takdimi ile sona erdi.