CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika gezisini değerlendirdi. Başbakan'ın ABD ziyaretinde duvara çarptığını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Ne diyordu. Obama'yı ikna edeceğim Suriye konusunda. Ne oldu? İkna edemedi." dedi.
Partisinin Meclis Grup Toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, "Koltuğumun altında dosya var, Suriye'de kimyasal kullanıldı, ikna edeceğim demişti. Ne oldu, hiçbirine inanmadılar, bizim elimizde böyle bir şey yok dediler. Suriye'de uçuşa yasak bölge ilan edilsin diyordu. Obama diyordu ki bir dakika kardeşim, biz Suriye'nin bütünlüğünden yanayız. Giderken şunu söylüyordu, Obama'ya Cenevre'yi hatırlattı. Obama dedi ki, biz Rusya ve ABD olarak uluslararası bir konferans düzenleyeceğiz ve karar vereceğiz. Erdoğan ne dedi dönüşte, görüşüm değişti dedi. Beyzbol sopasını görünce değişirsin tabi ki sen. Ben onu bilmez miyim? Egemen güçlerin isteklerine göre dış politika uygularsanız gelir duvara toslarsınız. Bu sefer havuç da vermediler. Gazze'ye gideceğim diyordu. Ne dediler, hele önce bir ABD'ye gel. Sonra görüşürüz Gazze işini. Gitti mi Gazze'ye? Amerika'ya gitti, dediler ki Gazze nereden çıktı. Sen Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan'ı olamazsın.” diye konuştu.
"YÜZ KIZARTICI TOPLANTI"
Özel bir toplantının fotoğraflarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, o toplantının Türkiye açısından yüz kızartıcı bir toplantı olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, “Dışişlerinin müsteşarı yok ve büyükelçi yok, siz kiminle toplantı yapıyorsunuz. Devletin arşivine hangi bilgiler girecek, kendi ülkesini kendi malı gibi gören anlayıştır bu.” şeklinde konuştu.
Swoboda ile görüştüklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Swoboda ayrıldıktan sonra bir gazeteci Erdoğan'ın bizi suçladığını söyledi. Ben de ne diyorsunuz dedim. Ben de sizin gazetelerden okuduğunuz açıklamayı yaptım. Erdoğan'ın Esed'den farkı olmadığını açıkladım. Benim CHP Genel Başkanı olarak Esed'le ailece tatil yapmayıp, ona kardeşim demediğimi ifade ettim. Kardeşim demediğim insana bir gecede sırtımı da dönmedim. Toplantıdan sonra bir protokol müdürü benim Esed'le ilgili yaptığım açıklamadan Swoboda'nın rahatsız olduğunu söyledi. Ben de ‘benim düşüncemden rahatsız olan biriyle asla ve asla görüşmem’ dedim. Biz onlara şunu hatırlattık; Türkiye 3. sınıf bir demokrasiye sahip değil. Sen kim oluyorsun da benim düşüncelerime karışabiliyorsun. Ben bunun hesabını sana değil, kendi milletime veririm. Ben Silivri davalarının savcısıyım denen adama, dünyanın her tarafında diktatör denir. Yargı ayak bağı oluyor diyen adama ne denir, diktatör denir. Özel yetkili mahkemelerini, kendi yargıç ve kendi savcılarını atayan adama, dünyanın her yerinde diktatör denir. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü yasaklayan yöneticiye ne denir, diktatör denir. Biz de bunu söyledik. Kendi vatandaşının imhası için TSK'ya talimat verene ne denir, diktatör denir. Erdoğan beni mahkemeye verecekmiş, belki de Türkiye'nin en hayırlı davası olacaktır. Bu talimatı veren kim? Genelkurmay'ın açıklaması var. Biz hükümetin emrindeyiz, biz de yerine getiririz diyor. Şimdi bu talimatı kim verdi? 34 vatandaşımızın katili Recep Tayyip Erdoğan'dır.