CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kendi irademizle, gücümüzle, bilgimizle, tarihimizle, kendi ilmimiz ve irfanımızla sorunlarımızı çözebiliriz. Eğer bu konuda birlik olabilirsek, gücümüzü ortaklaştırabilirsek inanın Türkiye'nin önünde hiçbir güç duramaz." dedi.
Yozgat Belediyesi Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Kanaat Önderleri, Muhtarlar ve STK Buluşmaları"nda konuşan Kılıçdaroğlu, kente 7. kez geldiğini, daha önce kanaat önderleri, muhtarlar, bölgenin sevilen ve sayılan insanları ile görüştüğünü ama ilk kez dertleşmek için ilde bulunduğunu söyledi.
Memleketin ne halde olduğunu kendisinin de vatandaşların da bildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Sorunları çözecek olan biziz, beraber çözeceğiz. Dışarıdan biri gelip bizim sorunlarımızı çözemez. Böyle bir şeye ihtiyacımız da yok ve böyle bir şeye şiddetle de karşıyız. Kendi irademizle, gücümüzle, bilgimizle, tarihimizle, kendi ilmimiz ve irfanımızla sorunlarımızı çözebiliriz. Eğer bu konuda birlik olabilirsek, gücümüzü ortaklaştırabilirsek inanın Türkiye'nin önünde hiçbir güç duramaz. Biz bütün sorunları tereyağından kıl çeker gibi çekeriz ve çözeriz. Bu nedenle sizinle dertleşmeye geldim." diye konuştu.
Yozgat'ın en az 5 bin yıllık tarihinin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu zengin kültürü bütün dünyanın bilmesi gerektiğini dile getirdi.
Bu manada kentin tanıtılmadığını savunan Kılıçdaroğlu, bunu birlikte yapacaklarını vurguladı.
Yozgat'ın nüfusunun, 2000'li yıllarda 680 bini aştığına, 2021 yılında ise 419 bine düştüğüne dikkati çeken Kılıçdaroğlu, son 20 yıl içinde Yozgat'ta irili ufaklı 230'un üzerinde fabrikanın kapandığını belirtti.
Dünyada her ülkenin tarıma destek verdiğine ve tarımın stratejik bir sektör olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Biz bunun farkında bile değiliz. Farkında değiliz derken çiftçiyi kastetmiyorum. Siyaset kurumu bunun farkında mı? Siyaset kurumu, yani devleti yönetenler, bunun farkında değil. Tarım Kanunu var, burada 'her yıl en az milli gelirin yüzde 1'i oranında çiftçiye destek verilir' diyor. Kim söylüyor? Türkiye Büyük Millet Meclisi söylüyor. Neyle, bir kanun çıkararak söylüyor. Peki yürütme organı, bu kanunun gereğini yapıyor mu? Yapmıyor. Bir kişi kanuna aykırı iş yaptığı takdirde savcı yakalayıp götürüyor, değil mi? 'Neden kanuna aykırı iş yaptın' diye. Peki bir yürütme organı, çıkan yasayı uygulamıyor, 'çiftçiye milli gelirin en az yüzde 1'i oranında destek verilir' hükmünü çalıştırmıyorsa ne yapmak gerekir? Herhalde yakalayıp savcıya götürmeyeceğiz. Bu bir siyasi tercihtir, tercihin değerlendirileceği yer sandıktır. Sandık geldiği zaman, yani seçim dönemi geldiği zaman bütün çiftçilerin şunu söylemesi lazım, besicilerin şunu sorması lazım, 'sen neden kanunun gereğini yapmadın ve yüzde 1 teşvikimi vermedin bize. O zaman kusura bakma, ben sandıkta oyumun rengini değiştireceğim' demesi lazım. Bu olduğu takdirde her şey yürür."
İktidara geldiklerinde tarım alanında izleyecekleri politikaları anlatan Kılıçdaroğlu, "Allah'ın izniyle destek verir ve bizi yetkilendirirseniz, yapılacak iş şudur, çiftçinin ürettiği ürünün maliyetini bulacaksınız. Öyle ya, mazottu, gübreydi falan filan, maliyetini bulacaksınız. Kiminle, ziraat odaları ile birlikte. Üstüne makul bir kar ilave edeceksiniz, eşittir o taban fiyat olacak. Maliyet artı kar, eşittir taban fiyat olacak." ifadesini kullandı.
Böylece çiftçilerin ektikleri ürünlere ilişkin planların ve programların yapılacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kimin neyi ekeceğini herkes bilecek ve hiç kimse zarar etmeyecek. Taban fiyat belli, taban fiyatın üzerinde müşteri bulursan götür sat kardeşim. Taban fiyatın altına düştü mü, devlet diyecek ki 'ben alacağım, çiftçiye zarar ettirmeyeceğim'. İşin özü, mantığı budur. Bizde tarım planlaması var mı? Tarım planlaması yok. Şöyle yapıyoruz genelde, bu sene hep beraber ne ekiyoruz, patates ekiyoruz, belki zarar ediyoruz. Bir bakıyoruz soğan iyi fiyat etti bu sene, ertesi yıl hep beraber soğan ekiyoruz ve yine hep beraber zarar ediyoruz. Planlama nedir? Planlama şudur, sınırsız ihtiyaçlarla sınırlı kaynaklar arasında sağlıklı bir dengeyi sağlamaktır. Planlama budur. İhtiyaçlar sonsuzdur ama kaynaklar sınırlıdır. Kaynaklar ile ihtiyaçlar arasında sağlıklı dengenin kurulması lazım."
(Sürecek)