Beyza Nur GÜLER-Buğra BENLİOĞLU/İSTANBUL, (DHA) İSTANBUL'da Kasım ayında hava sıcaklıklarının mevsim normali değerlerinin üzerinde seyretmesi ve yağışların geçmiş yıllara göre ortalamanın altında kalması, barajlardaki doluluk oranlarını olumsuz etkiledi. İstanbul’a su sağlayan 10 barajın genel doluluk oranı, yüzde 35,99’a kadar düştü.
Su tasarrufu çağrısında bulunan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, "En azından bu yıl için bizim için su sıkıntısı gözükmez çünkü Aralık ile beraber ciddi yağışlar alacağız. Ama kış döneminde yeterli yağış alamazsak önümüzdeki yıl su sıkıntısı ile karşı karşıya kalabiliriz. Bunu için çözüm üretmek gerekir" dedi.
İstanbul’a su sağlayan 10 barajın genel doluluk oranın yüzde 35,99’a düşmesi, İstanbul'un susuz kalması endişelerini beraberinde getirdi. İstanbul’daki barajların doluluk oranları ise şöyle; Ömerli Barajı 29,40, Pabuçdere Barajı 3,87, Sazlıdere Barajı 36,30, Büyükçekmece Barajı 37,17, Alibey Barajı 35,21, Terkos Barajı 54,20, Kazandere Barajı 3,97, Elmalı Barajı 63,17 Darlık Barajı 41,14, Istrancalar Barajı ise 44,71 oranında dolu.
HAVZALARA YETERLİ SU GELMEYECEĞİNİN SİNYALLERİ VAR
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, “Uzun vadeli yapılan tahminlere göre, bu sene ülkemizin bilhassa batısı, güneybatı bölgelerinde geçmiş yıllara göre daha kurak geçeceği tahminleri var. Ayrıca yine ülkemizin bilhassa batı bölgeleri normal iklim şartlarına göre daha sıcak geçeceği şeklinde bir yapı var ki bunun ikisi de bu bölgelerdeki su birikme havzalarına yeterli suyun gelmeyeceği ve su sıkıntısının yaşanabileceği şeklinde bize sinyaller veriyorö dedi.
“KASIM AYININ YAĞIŞSIZ GEÇMESİ BARAJLARDAKİ SUYU KRİTİK SEVİYEYE GETİRDİ"
İstanbul’daki barajlardaki su seviyesinin ciddi anlamda düşmüş durumda olduğunu ifade eden Prof. Dr. Toros, şöyle konuştu:
“Aslında bunun bir tık altını 2016 yılında yaşamıştık ama daha sonra 2017-2018’de yağışlar alarak herhangi bir su sıkıntısı çekmedik. Geçtiğimiz Kasım ayında gerçekten çok sıcak, mevsim normali değerlerinin çok üstünde, anormal derecede sıcak bir havanın boy göstermesi ve bununla beraber yağışları almamız tekrar barajlardaki su seviyesini kritik seviyeye getirdi. Bu da doğal olarak, 'önümüzdeki günlerde su sıkıntısı yaşayabilir miyiz' sorularını akla getirdi. Bilhassa 1988’li yıllarda susuzluk yaşamış İstanbullular için bu son derece önemli. Biliyorsunuz o dönemde su bulmak mümkün değildi. Bu tabii bizi korkutuyor ama bununla beraber, son gelen sistemlere göre önümüzdeki günlerde 'Aralık’ta sanki biraz daha fazla yağış alacağız' gibi görünüyor ve bunlar bizi mutlu ediyor. Yani geçtiğimiz günlerdeki pastırma yazı, Kasım ayındaki sıcak sistemler artık ülkemizi terk ediyor. Onun yerine soğuk, mevsim normallerinde ve daha yağışlı sistemlerin geleceğini tahmin ediyoruz" şeklinde konuştu.
“BU KIŞ YETERLİ YAĞIŞ ALMAZSAK ÖNÜMÜZDEKİ YIL CİDDİ SIKINTI YAŞAYABİLİRİZ"
Aralık ayı yağışlı geçerse bu kış susuz kalma riskinin azalacağını ancak kış boyunca İstanbul yeterli yağış almazsa, önümüzdeki yılın kurak geçeceğini ifade eden Toros, “En azından bu yıl için bizim için su sıkıntısı gözükmez çünkü Aralık ile beraber ciddi yağışlar alacağız. Ama kış döneminde yeterli yağış alamazsak önümüzdeki yıl su sıkıntısı ile karşı karşıya kalabiliriz. Bunu için çözüm üretmek gerekir. Ama Aralık ayından itibaren yağışlar geliyor ve kısa zamanda herhangi bir tehlike görünmüyor. Bu kış bize yetecek kadar su gelir ama kış döneminde yeterli yağış almazsak sıkıntı olabilir. Bununla beraber kar yağışı olursa yer altı suyunu beslemede son derece önemli. Çünkü normal yağışlar, yeraltı suyuna gitmeden yüzeyde akışta geçiyor. Eğer altta birikme havzası yoksa veya barajın olduğu taraf beslenemez ise bu su denize gider. Ama kar yağışında büyük çoğunluğunun yer altı suyuna karışması ve beslenmesi anlamına geliyor" dedi.
SU TASARRUFUNA DİKKAT
Gelecek yıllarda yaşanabilecek kuraklık riskine karşı önlemler alınması gerektiğini dile getiren Toros, “Hepimizin hayatı suya bağlı. Ve hepimiz suyu farklı şekillerde kullanıyoruz. Temel ihtiyaç şeklinde de kullanabiliriz, sanayi tesislerinde de kullanabiliriz. Herkes kendi ölçeğinde 'daha az su kullanarak aynı işi nasıl yapabiliriz' diye düşünmeli. Farklı çözümler üretmek gerekiyor. 'Elimizdeki işi daha az su ile nasıl yapabiliriz'i ciddi anlamda herkes, aileler kendi içinde, her mahalle, her okul tartışabilir. Bir duyarlılık artışı sağlayabiliriz. Musluklarda arıza varsa tamirin yapılması, şehir şebekelerinden gelen su ile araba ve halı yıkanmaması, tarlaları ve bahçeleri biriktirme havzasından gelen sular ile sulamak gibi şeyler söylenebilir. Bu bize büyük bir katkı sağlayacak, önümüzdeki yıllarda oluşabilecek susuzluk riskini de azaltacaktır" ifadelerini kullandı.
(FOTOĞRAF)