Rapora karşı savunması sorulan sanık Seçil Çiftçi, raporun kendi sözlerini doğruladığını öne sürerek "Kafasının arkasına önce viski şişesiyle vurmuştum. Ancak herhangi bir şekilde etkilenmedi. Elinde bıçak olduğu için bu defa sopayla birkaç kez kendisine vurdum. Sağ kolundaki yaralanmalar muhtemelen bu sırada oluşmuştur. Aynı zamanda kurtulmak için kafasına ve başka yerlerine de sopayla vurdum. Darbe almasına rağmen etkilenmeyip tekrar kalkmaya çalıştı. Boğma olayına ilişkin olarak da sadece o anda yerde bulduğum külotlu çorap ile kollarını bağlamak istedim. O anda boğazına nasıl geldiğini hatırlamıyorum. Olay sebebiyle çok pişmanım" dedi. Maktulün olaydan bir hafta kapısında yattığını belirten Çiftçi, "Keşke ailesi bu hassasiyeti yaşarken gösterseydi. Madem kardeşinizle husumetimin olduğunu biliyorsunuz engel olmadınız, kör öldü badem gözlü mü oldu! Ben istemeden bu durum yaşandı. Takıntılıydı. Tokat'tan İstanbul'a geldi. Olaylara kendisi sebebiyet verdi" diyerek tahliyesini talep etti. Sanık avukatı Onur Kemal, maktulle müvekkilinin daha önceden husumetli olduklarını, daha önce müvekkilini tehdit ettiğine dair mesaj ve arama kayıtlarının dosyada bulunduğunu kaydederek meşru müdafaa koşullarının oluştuğunu ve tahliye talep ettiklerini belirtti.
İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 4'üncü duruşmaya, tutuklu sanık Seçil Çiftçi ile tutuksuz yargılanan babası Cemal Çiftçi katıldı. Semih Sevim'in ailesi ve avukatları da duruşmaya katıldı. Mahkeme Başkanı, Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporunun ulaştığını tutanağa geçirdi. Raporda, otopsi raporuna göre maktulün zehirlenerek öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı, bilincini kaybettirecek veya azaltacak, kendisini savunmasına etki edecek herhangi bir maddenin de tespit edilmediği kaydedildi. Maktuldeki yaralanmalarının tamamının boğma öncesinde meydana getirildiği ve yaralanmaların sert ve künt bir cismin (sanığın ifadesinde belirttiği şekilde kırık sandalye bacağı, sopa ve benzeri cisim) doğrudan vurulması ile oluşturulmuş nitelikte olduğu anlatıldı. Kafa bölgesindeki yaralanmaların yaşamını tehlikeye sokar nitelikte olduğu belirtilen raporda, kafatasında ve yüzünde kemik kırıkları bulunan ve beyin kanaması bulunan maktulün ölümünün bağla boğmaya bağlı meydana geldiği vurgulandı. Raporda, ölende meydana gelen yaralanmaların tamamının sanığın kendisi tarafından yapılabileceği gibi bir başkası ya da başkaları tarafından da yapılmış olabileceği, bunlar arasında tıbben ayrım yapılamadığı da belirtildi.