Kurulduğu günden bu yana yaklaşık dört yıl geçmesine rağmen, kısa sürede 12 ülkeden 60’a yakın üniversiteyle küresel bir birlikteliğe dönüşen Kafkasya Üniversiteler Birliği, uluslar arası çapta bilimsel, kültürel, ekonomik, sosyal, sportif alanlarda büyük projelere imza atmaya devam ediyor. KÜNİB, geçtiğimiz 6-8 Mayıs 2013 tarihleri arasında Eskişehir’de “KÜNİB Türkoloji Bölüm Başkanları Toplantısı”nda Türkoloji ile ilgili uluslar arası bir kongre tertip etmiş ve Türkoloji açısından önemli kararlar almıştı. Aradan birkaç hafta geçmeden 20-21 Mayıs 2013 tarihleri arasında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de III. Olağan kongresini gerçekleştiren ve yeni 12 üye ile üye sayısını 58’e ulaştıran birlik, bu kongrede ilerleyen günlerde uluslar arası iki büyük projeyi daha hayata geçireceğini duyurdu.
ULUSLARARASI TEHLİKE ALTINDAKİ DİLLER SEMPOZYUMU
KÜNİB Başkanı ve Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Korkmaz’ın, KÜNİB III. Olağan Kongresinin açış konuşmasını yaparken duyurduğu projelerin ikisi de son derece önem taşıyor. Projelerden ilki “Uluslararası Tehlike Altındaki Diller Sempozyumu” adıyla 14 Ekim 2014 tarihinde Ardahan’da gerçekleşecek. Harward Üniversitesi, Rice Üniversitesi, Mainz ve Oxford Üniversiteleri’nin katılımcı olarak yer alacağını ifade eden KÜNİB Başkanı ve Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Korkmaz, UNESCO’nun da bu uluslar arası etkinliğe destek vereceğini bildirdi. Ayrıca, Türk Dil Kurumu, Manas Üniversitesi, Ahmet Yesevi Üniversitesi ve Yunus Emre Enstitüsü’nin de destek olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Korkmaz, uluslar arası bu sempozyumun, bu coğrafyanın ruhunu yansıtan, milli bir proje olduğunu söyleyerek şunları ifade etti:
“Dünyada şu anda 7000 dil, şive ve lehçe konuşulmaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalarda şunu görüyoruz ki 2100 yılına kadar 7000 dil, şive ve lehçenin %80'i kaybolacak. Bunu önlemek mümkün değil. Dolayısıyla bizim daha duyarlı olmamız, daha saygılı olmamız, bu insanlık değerlerini ve ülküsünü korumamız gerekiyor. Bu proje, aynı zamanda Kafkasya Üniversiteler Birliği'nin insanlığa karşı bir saygı duruşu olacak. Bugün ilerleyen teknoloji, modernizmin küçülttüğü, daralttığı dünyada küreselleşmeyi hızlandıran gelişmeler, zayıf dilleri çok büyük tehdit altına alıyor ve onların yaşamalarına meydan vermiyor. Bazı dilleri doğrusu yaşatmakta mümkün değil. Sosyal, ekonomik, dini, psikolojik gibi bir sebep var. Fakat biz bu dilleri derleyip, insanlığın hafızasına kaydedebiliriz. Her dil kutsaldır. Ve tanrının insanlığa armağanıdır. O dili konuşanlar, onun farkında olmasalar bile, onu koruyacak güçleri olmasa bile, bizlerin o dilleri, o kültürleri korumamız, kollamamız ve kayıt altına alıp insanlığın ortak hafızasına yerleştirmemiz gerekiyor. Sözgelimi Maya Uygarlığı var, biliyorsunuz. Onların bir alfabe sistemi var. Bakın insanlığın kaderini değiştiren bilgisayar yazılım sistemi, maya alfabesi sisteminden ilham almıştır. Bize düşen şey, o dilleri derleyip toparlamak, onların ebediyen sönmelerini, tükenmelerini önlemektir. Mesela Güney Amerika, Afrika, Kafkasya, Sibirya gibi yerler, diller açısından en yoğun tehlike altındaki yerlerdir. Dolayısıyla KÜNİB’in 14 Ekim 2014 tarihinde, Ardahan’da tertip edeceği ‘Uluslararası Tehlike Altındaki Diller Sempozyumu’nda, bu işle ilgilenen dünyanın en seçkin 60 tane bilim insanı, tehlike altındaki dilleri mercek altına alacak.”
KAFKASYA’NIN YÜZLERİ
III. Olağan Kongre’de start verilen bir diğer önemli proje de “Kafkasya’nın Yüz’leri projesi oldu. Bir afiş çalışması ile tanıtılan proje, katılımcılar tarafından son derece ilgi gördü. Özellikle afiş çalışmasına konu olan Fatma Nine, görenleri kendine hayran bıraktı. Fatma Ninenin 103 yaşında olmasına rağmen halı dokumaya devam eden görüntüsü, katılımcıları adeta mest etti. KÜNİB Başkanı ve Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Korkmaz, projenin tanıtımını bu afiş çalışması üzerinden yaparken, özellikle 103 yaşındaki Fatma Nine üzerine ders niteliğinde değerlendirmelerde bulundu. Kafkasya coğrafyasının insan ömrünün en uzun olduğu coğrafyalardan biri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Korkmaz, bu insanların doğayı bildiğini, doğaya yakın olduğunu ve yaşama dair söyleyecek şeyleri bulunduğunu şöyle anlattı: “Şimdi liselerde, üniversitelerde çocuklara soruyoruz. Bahçede çiçekler var. Bu nedir diyoruz? Çiçek diyorlar. Peki, isimlerini söyleyin diyoruz. 3 tane sayamıyorlar. Ama bu insanlar doğanın dilini çok iyi biliyorlar. Bakın bu insanlar en az 200-300 tane çiçek ismi biliyorlar. Otların ismini, onlardan hangi yemekler yapıldığını bilirler. Onların uzun sağlıklı yaşamalarının sebeplerinden bir tanesi doğaya yakın olmalarıdır. Burada başka bir şey söylüyor bize Fatma nine. O halı dokuyor. O halı tezgahını bir çocuğu sever gibi seviyor. Kutsuyor onu adeta... Ve böyle insanlar yüzlerce var Kafkasya’da. Biz işte bu Kafkasya’nın yüzlerini, onların beslenme alışkanlıklarını, yaşama öykülerini, onların çalışma prensiplerini, onların hayata bakış açılarını derleyip, toparlayıp bir kitapta buluşturmayı, hatta onların söyledikleri şarkıları, masalları dinleyerek kaydetmeyi istiyoruz. Kafkasların Yüzleri Projesi, doğrusu çok geç kalınmış bir projedir. Ama bunu hararetle hayata geçirmeyi kendimize ülkü edinmiş bulunmaktayız.”