Ziraat Mühendisleri Odası Malatya Şube Başkanı Fevzi Çiçek, bu yıl yaşanan kuraklığın çiftçileri olumsuz yönde etkilediğini kaydederek, eldeki su kaynaklarının hassasiyetle kullanılması gerektiğini belirtti.Bu yıl yaşanan kuraklığın geçmiş senelerden belli olduğunu dile getiren Çiçek, "Bu yıl yaşanan kuraklık muhakkak ki çiftçileri olumsuz etkiledi. Bunu kabul etmek gerekiyor. Bir başka özelliği de şuydu; biz kuraklığın yaşanacağını geçtiğimiz yıl sonbahardan itibaren uyarmıştık. Çünkü yağışlarda bölgesel anlamda bir düşüş vardı. Geçen yıla göre yağışlarımızda yüzde 40’a yakın bir düşüş söz konusuydu. Dolayısıyla bu verileri üst üste koyduğumuzda olası bir kuraklığı bekliyorduk" dedi."MEYVENİN OLMAMASI KURAKLIĞI DAHA AZ HİSSETTİRDİ"Çiçek, Malatyalı üreticilerin don felaketinin yanı sıra kuraklıkla da karşı karşıya kaldığını ifade ederek, "Malatya’da kayısı üreticileri bu yıla mahsus olarak 28, 29 ve 30 Mart tarihlerinde don olayı ile karşılaştı. Dolayısıyla olmayan ürüne birde kuraklık eklenince çiftçimiz ciddi anlamda sıkıntı yaşamaya mahkum oldu. Aslında kuraklığı daha şiddetli hissetmemiz gerekirken, daha az hissettik. Bunun nedeni ise bu yıl meyvenin olmamasıydı. Meyve kayısı ağaçlarının suya olan ihtiyaçları, meyve olduğu döneme göre biraz daha az oldu. Dolayısıyla kuraklık, sulanabilir arazilerde çok hissedilmedi" şeklinde konuştu.Özellikle kuraklığın hububat üretimini ciddi sıkıntıya soktuğunu belirten Çiçek, "Kuraklığın bir başka boyutu ise, kıraç alanlarda yetiştirilen hububatla ilgiliydi. Hububatla ilgili bu yıl ciddi bir sıkıntı oldu. Ekili alanların yaklaşık yüzde 40’a yakını hasat edilemeden yerinde bırakıldı. Sadece kayısı üreticileri değil, hububat ve sebze üreticileri ile kıraç alanda üretim yapan buğday ve bakla üreticileri de büyük sıkıntı yaşadı" ifadelerini kullandı."KURAKLIĞI ÖNLEME ŞANSIMIZ YOK AMA SU KAYNAKLARINI EN RANTABL ŞEKİLDE KULLANABİLİRİZ"Çiçek, bundan sonraki süreçte kuraklığın daha hissedilir şekilde yaşanacağına dikkat çekerek, şunları söyledi: "Olaya büyük fotoğraf açısından bakmak gerekiyor. Dünyanın her yerinde iklim değişikliği ve iklim dengesizliği dediğimiz bir olay yaşanıyor. Bu da coğrafi anlamda farklı bölgelerde; bazı alanlarda yağışlardan dolayı felaketler yaşanıyor. Bazı yerlerde de, bugün Anadolu coğrafyasında yaşadığımız gibi iklim değişikliği kuraklıkla karşımıza çıkıyor. Bu nedenle de her geçen gün yağış rejimleri değişiyor. Dolayısıyla su kaynakları besleyen veriler azalıyor. Suya olan ihtiyaç da her geçen gün arttığı için, su rejiminde bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Yerel bazda da baktığımızda, su kaynaklarımız, suyu depolayan baraj ve göletlerimizde ciddi oranda azalmalar söz konusu. Bunları beslemek, insan eliyle değil yağışlarla oluyor. İnsanoğluna düşen vazife, mevcut verileri ve kaynakları en rantabl şekilde kullanmak. Bunun için daha modern sulama sistemlerinin gündeme getirilmesi ve uygulanması, su kullanımına daha hassasiyet gösterilmesi, su tasarrufuna gidilmesi, özellikle tarımsal alanda bitki deseni oluştururken su kaynakları ve miktarını dikkate alarak bir ürün deseni oluşturulmalıdır. Malatya’da sulanabilir arazinin büyük çoğunluğu dikili tarım arazisi yani kayısı bahçesi olduğu için kısa vadede ürün değişikliği yapmak mümkün değil. O zaman su kaynaklarını daha rehabilite edebilir, kayıp kaçak azaltılabilir. İletim kanallarını daha modern hale getirerek, su tasarrufuna gidilebilir. Bunlar, genel olarak yapılması gereken büyük yatırımlar. Çiftçi bazında ise, su kullanımında aşırı tasarrufa gidilmesi, modern sulama dediğimiz kapalı devre ve basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması lazım. Bu konuda gerek kredi kuruluşlarından gerekse de devlet destekli birçok yatırımlar alındı ama çiftçilerimiz tabi kendi şartlarından, su kaynaklarının şartları, arazi varlıklarının kaynakları ve ekonomik durumlarından dolayı bazen de belki de bu işin ciddiyetini hissetmedikleri için bu yönlü bir yatırıma gitmediler. Ama artık bu elzemdir. Bundan sonraki süreçte kuraklığı daha hissedilebilir bir şekilde yaşayacağımız bir gerçektir. Kaldı ki, iklim bilimcileri bu kurak periyodun 2017 yılına kadar devam edeceğini ifade ediyorlar. Bu anlamda önümüzdeki dönemlerde kuraklığı belki önleme şansımız yoktur ama kuraklıktan daha az etkilenmek için su kaynaklarımızı, ürün desenlerimizi hassasiyetle takip edip, buna göre bir politika geliştirmemiz gerekiyor. Bu politikayı da geliştirirken sadece kurum, kuruluş veya hükümet açısından beklememeliyiz. Her ferdin kendi üzerine düşen tedbiri alması gerekiyor.""YERALTI SULARINA HÜCUM ETMEK DOĞRU DEĞİL"Çiçek, en ufak sıkıntıda yeraltı sularına hücum edilmesini doğru bulmadığını ifade ederek, "Su kaynakları açısından diğer bölgelere göre şanslıyız. Su kaynakları fazla olan bir bölgeyiz. Şu ana kadar ciddi anlamda su sıkıntısı yaşayan, susuz arazi miktarı sulu arazi miktarından kat kat üzerinde olan şehirler de var. Biz buna bir nevi alışmak zorundayız. Buna alışırken de, ilerideki bu tür riskleri göze alarak, eğer üretime devam etmek istiyorsak kaynakları iyi korumak gerekiyor. Bizde ciddi anlamda bir hata yapılıyor. Biz en ufak bir sıkıntıda ya da su kaynağı problemi yaşadığımızda hemen yeraltı sularına hücum ediyoruz. Bu yanlış bir uygulamadır. Yeraltı suları, dünyanın her yerinde stratejik sulardır. Bunlar en son kullanılacak sulardır. Biz öncelikle bunları kullanıyoruz. Oysa her yıl yeraltı suları kullanılırken, yeraltı kaynaklarımızı bitirmekle beraber birde ciddi bir maliyetle bu suları çıkarıyoruz. Malatya genelinde yıllık yapılan bu masrafları üst üste koyduğumuzda iletim ve mevcut su kanallarının rehabilitasyonu ile daha ucuz ve ekonomik olarak su kaynaklarımızı kullanabiliriz. Birçok kaynaklarımızda yüzde 70’lere yakın kayıp kaçaklar var. Sadece bunları önlemiş olsak bile, mevcut sulama alanının iki katı daha fazla yer sularız. Büyük anlamda bunların da tedbirlerini almak gerekiyor" diye konuştu.