Uzmanlar, 2030 yılına kadar kullanılan elektrik ve harcanan su sebebiyle gelecek on yılda baş gösterecek kuraklık ve karanlık riskinin salgından daha sarsıcı sonuçlara sebep olabileceğini söyledi.
Hemen hemen her gün yapılan araştırmalar gösteriyor ki, dünyamız küresel ısınma, kıtlık, kuraklık ve karanlık riski ile çok yakın bir gelecekte karşı karşıya kalacak. Bugünden atılacak adımlarla bunu engellemek mümkün. Konuyla ilgili fertler kadar kurumlar ve devletlerin de sorumluluk sahibi olduğunu belirten uzmanlar, gelecek nesilleri daha bilinçli birer su ve enerji tüketicisi olarak yetiştirmenin gezegenin ömrünün uzamasına katkı sağlayacağına dikkati çekiyor. Dünyada ortalama sıcaklık yaklaşık 15 derece. Ancak bilim insanları, sanayi ve tarım faaliyetleri sebebiyle ortaya çıkan gazların daha fazla enerjiyi yerkürede tutarak sıcaklıkların yükselmesine sebep olduğuna işaret ediyor. Tam da bu sebeple tarım ürünlerinde ve temiz suda azalma, zehirli gazlara bağlı sağlık sorunları, enerji sağlamada aksaklıklar, buzulların erimesiyle oluşan doğal afetler ve doğal hayat türlerinin azalması gibi felaketler kapıyı çalıyor. Türkiye ise kuraklık, tarım ürünlerinde azalma ve enerji sağlamada sorunlarla burun buruna. Ülkenin dört bir yanından gelen görüntülerde, göllerin sularının çekildiği görülüyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün üç ve altı aylık dönemleri gösteren son kuraklık haritaları da sorunun boyutunu gözler önünde seriyor. 2021 yılının küresel çapta ortak sorunu olan iklim değişikliği ve kuraklık riski, bugünden gerekli farkındalık sağlanıp bireysel ve kurumsal önlemler alınmazsa yaşanacak sıkıntılar karşısında salgından daha büyük zorluklar çekileceğini gösteriyor. Uzmanlar ise konuyla ilgili ’iklim değişikliğinin aşısı yok’ diyerek herkesi uyarıyor.
Öğrencilerine bugünden üzerlerine düşeni yapmayı kurumsal bir hedef olarak belirleyen Uludağ Koleji, yaptığı çevre yatırımları, öğrenci ve çalışanlarda geliştirdiği çevre bilinci ile geçtiğimiz yıl Uluslararası Eko-Okullar Yeşil Bayrak Ödülü’ne layık bulundu. Bursa ve Türkiye’de çevre ve iklim konusundaki çalışmaları sebebiyle adından söz ettiren Uludağ Koleji’nin kurucusu Çetin Yıldırım, 2020-2021 eğitim-öğretim yılında da çevre bilinci kazandırma çalışmalarını çevrim içi eğitimlerle sürdürdüklerini söyleyerek, geleceğin yetişkinleri olan çocuklar için yarınlara sağlıklı bir gezegen miras bırakmanın hassasiyetini taşıdıklarını belirtiyor. Uludağ Koleji’nin Uludağ Üniversitesi profesörleri ve doktorlarından oluşan Bilim Kurulu’nun çalışmaları doğrultusunda tüm kademelerdeki öğrencilerine ’doğa dostu’ olma bilincini aşıladığının altını çizen Çetin Yıldırım, çatısına yerleştirdiği güneş panelleriyle elektriğini kendi üreten ilk eğitim kurumu olma özelliği taşıdıklarını vurgulayarak iklim krizi hakkında kurum olarak yaklaşımlarını şu sözlerle özetledi:
"2021 yılında bilimsel çalışmaları incelediğimizde kuraklık ve çeşitliliğin yok olması gibi küresel sorunların alarm verdiğini tüm çıplaklığıyla örüyoruz. Sektörünün lider ve vizyoner kurumu olarak buna kayıtsız kalmamız söz konusu olamaz. Çocuklar, bizim yarınlarımız. Onlara yaşamaya değer, sağlıklı ve güzel bir gezegen bırakmakla sorumluyuz. Uludağ Koleji olarak gereken tüm adımları atarak örnek olma yolunda ilerliyoruz. Öğrencilerimize farkındalık aşılamak için ders ve etkinliklerimizi düzenliyor. 2021’in daha güzel yılların habercisi olması için elimizden geleni yapıyoruz."
Uludağ Koleji Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. A. Kadir Çüçen ise, iklim değişikliği sebebiyle yaklaşan tehlike ile ilgili Uludağ Koleji’nde nasıl bir yaklaşım içinde bulunduklarını şu sözlerle ifade etti:
“21. yüzyılın ortalarına doğru doğal kaynakların azalacağı bilimsel verilere göre öngörülmekte. Bu sebeple günümüzün çocuk ve gençlerini doğal kaynakların kullanımı ve korunması doğrultusunda eğitmemiz ve bilinçlendirmemiz bir zorunluluk. Uludağ Koleji Bilim Kurulu olarak, eğitimlerle yeni nesle, doğal kaynakların önemini ve tüm canlılar için gerekli olduğunu anlatıyoruz. Böylece ileride birer yetişkin olacak. Bugünün çocukları, su, hava ve toprağın canlılar için ne kadar gerekli olduğunu kavrayacaklar ve yaşam biçimi haline dönüştürecekler.”