Diyanet-Sen, Türkiye genelinde bulunan il ve ilçe başkanlarını Türkiye Buluşması'nda bir araya getirdi. Antalya'nın Manavgat ilçesinde gerçekleştirilen iki gün devam edecek seminerde, alanlarında uzman olan eğitimciler, 'Türkiye’nin Değişim Sürecinde Sivil Toplum ve Sendikalar', 'Türkiye’de Din Algısı', 'Teşkilatlanmada Farkındalık ve Motivasyon' konularını anlatacak.
Kızılağaç turizm bölgesinde bulunan Silence Beach Otel'de gerçekleştirilen Türkiye Buluşması'na, Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, Enerji Bir-Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tombul ve iki bin üzerinde Diyanet-Sen il ve ilçe temsilcisi katıldı.
Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu yaptığı konuşmada, “Kurulduğumuz günden bu yana hep ötekinin hukukunu savunduk. Hep demokratik devleti istedik, derin devlete, vesayetçi devlete, bürokratik devlete, çukur devlete karşı çıktık. Devlet, çağdaşsa, demokratikse vatandaşının özgürlüğünü anayasası ile koruma altına alır. Çağ dışı ise yasakçıların yanında yer alır. Biz bu derin devletin beyaz Türkleri içerisine hiç giremedik” dedi.
Memur-Sen’in her geçen gün büyüdüğünü belirten Gündoğdu, şöyle konuştu: “Biz büyüdükçe, özgürlükler büyüdü. Biz büyüdükçe, karanlığı aydınlatan ışık ve geleceğe olan umut büyüdü. Üniversitelerdeki başörtüsü yasağı, katsayı zulmü, 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatması, Milli Güvenlik dersi marifetiyle eğitimin izlenmesi ve fişlenmesi, tek tip üniforma uygulaması, Kur’an eğitimine yaş sınırlaması, din eğitiminin önündeki engel gibi milletin ayaklarına bağlanan prangalar ısrarımız ve katkımızla bir bir çözülmüştür”
HEDEF 75 BİN ÜYE
Türkiye Buluşması seminerinin açılış konuşmasını yapan Diyanet-Sen Genel Başkan Mehmet Bayraktutar, Diyanet-Sen’in hiçbir zaman cüzdan sendikacılığı yapmadığını, kurulduğu günden itibaren vicdan sendikacılığı yapma gayretinde olduğunu belirtti. Bayraktutar, “Diyanet-Sen olarak hedefimiz yıl sonunda 75 bin üyeye ulaşmaktır” diye konuştu.
Türkiye Buluşması'nın, Diyanet-Sen’in bugüne kadar gerçekleştirdiği en geniş katılımlı teşkilat toplantısı olduğunu belirten Bayraktutar, sözlerini şöyle sürdürdü: "2012 yılı resmi sayılarına göre, ülkemizde sendikalaşma oranı en yüksek hizmet kolu Diyanet ve Vakıf hizmetleri koludur. Hizmet kolumuzda her 100 çalışandan 83'ü sendika üyesidir. Sendika üyesi her 100 çalışanın 57'si Diyanet-Sen üyesidir. Bunun anlamı, din görevlileri ve vakıf çalışanları, hak ve menfaatlerini aramada ve ortak menfaatlerini korumada kararlıdır. Bunun anlamı, din görevlileri ve vakıf çalışanları, hak arama çabalarında, menfaatlerini koruma çalışmalarında Diyanet-Sen'i yetkin görmektedir, etkili görmektedir. Diyanet-Sen ve onun lider kadrosunu oluşturan sizlere güvenmektedir.”
KİMSEYİ ÖTEKİ İLAN ETMEYİZ
Din görevlisinin özgür olmadığı bir ülkede dindarların özgür olamayacağı, din görevlisinin mağduriyetlerinin bitmediği bir ülkede milletin mağduriyetinin sona ermeyeceği idrakiyle hareket ettiklerini belirten Bayraktutar, “Hakkın, hukukun, emeğin, alın terinin kutsallığını öğretmekle mükellef olan bizlerin, din görevlilerinin yer almadığı sendikal sahanın nakıs olacağını anlatarak yola çıktık. Çok şükür, kazandıklarımızın çokluğuna ve üye sayımızın büyüklüğüne bakıp yoldan çıkmadık, mefkuremizi kaybetmedik. Ne kadar çok şey yaptığımızı değil ne kadar çok şey yapmamız gerektiğini esas aldık” dedi. Toplantıda sadece üyelerinin sorunlarına değil bölge coğrafyası ve ülke sorunlarını da ele alacaklarını belirten Bayraktutar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü biz sendikacılığı sadece cüzdanları dolgunlaştırmak gibi materyalist bir zemine esir etmedik, etmeyiz, etmeyeceğiz. Bizim sendikacılığımız, cüzdanı büyütürken vicdanı körelten maddeci yaklaşımları reddeder. Bizim sendikamız, komşusu açken tok yatmayı zül kabul eden kadim değerin rehberliğinde hareket eder. Biz, bu anlayışımızla ücretlerle sınırlı cüzdan sendikacılığının da insanlık için ses veren vicdan sendikacılığının da zirvesine yerleştik. Zirvedeyiz ama kimseyi küçük görmeyiz. Zirvedeyiz ama kimseyi öteki ilan etmeyiz. Biz, kendimizi merkeze alıp diğerlerini tefrik etmek için değil, herkese Hakk'ı tebliğ etmek için, çalışanların haklarını tahkim etmek için sendikacılık yapıyoruz.”
Diyanet Sen'in sadece Türkiye’nin değil dünyanın ilk müstakil din görevlileri sendikası olduğunu kaydeden Bayraktutar, sözlerine şöyle devam etti: “Hedefleri büyük, davası büyük bir örgüt olmanın meyvelerini kısa sürede toplamaya başladık. Sendikal hareketin daha verimli olması için, tek yürek olduk. Bu eserin mimarı, sadece nefsini değil neslini de korumayı kendisine şiar edinenlerin ortak adresi, diyanet ve vakıf çalışanlarının yetkili sesi Diyanet-Sen'dir"
DARBE ANAYASASINDAN KURTULMALIYIZ
28 Şubat zihniyetinin İslam'a ve Müslümanlara karşı olan tutumlarını en bariz ve sert şekilde hisseden kitlenin şüphesiz din görevlileri olduğunu belirten Bayraktutar, şunları söyledi: “Toplumla buluşmamızı, insanlarla hemhal olmamızı engelleyen karar ve kurallarla önümüze set çekmeye çalıştılar. Bu seti aştığımızda, tehdit ettiler, tefrik ettiler. Kuran öğrenmede asgari yaşı 15'e yükselttiler. Yaz kuran kurslarını engellemeye çalıştılar, kısmen de geçici başarı elde ettiler. Çünkü, karşılarında dayatmalarını haykıracak örgütlü bir gücün olmamasının rahatlığıyla hareket ettiler. Örgütlendiğimiz 1998 yılından bu yana, suyu tersine akıtıyoruz. Yaz kuran kurslarına daha fazla sayıda öğrenci alıyoruz. Kur'an öğretimine başlangıç için getirilen 15 yaş sınırlaması Diyanet-Sen'in ve Memur-Sen'in kararlılığıyla tarih oldu. Kuran kursu öğreticisi istihdam edilmeye başlandı. Bu öğreticilerimizin önce sözleşmeli olarak sonra kadrolu olarak istihdamını sağladık.Kuran kursu öğreticileri ve yaz kuran kurslarında görev alan din görevlilerine ek ders ücreti ödenmeli dedik. Ek ders ücreti almalarını sağladık.”
Bayraktutar, on milyon imza toplayalım, otuz yıllık yasaktan kurtulalım" dediklerini belirterek şunları söyledi: "Başörtüsü takanların değil başörtüsüne kafayı takanların sorunlu olduğu gerçeğini haykıralım dedik. Biz on milyon imza istedik milletimiz 12 milyon üçyüz bin imza verdi. Biz, imza atmalarını istedik, milletimiz imza toplamayı görevi saydı. 12 milyon 300 bin imzayı önümüzdeki hafta hükümete teslim edeceğiz. Bunlar milletin imzası. Milletin imzasıyla, darbecilerin yasaklarına son verin diyeceğiz. Bir zamanların gündem ifadesiyle 'Bu yasak ya kalkacak ya kalkacak' diyoruz”
BİRİLERİ İMAMLARIN SENDİKAYA İHTİYACI OLMADIĞINI SÖYLEYEBİLİR
Diyanet-Sen’in Türkiye’de dürüst ve sorumluluk bilinciyle sendikacılığın nasıl yapılabileceğini herkese gösterdiğini belirten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez ise şöyle konuştu: “Birileri imamların sendikaya ihtiyacı olmadığını ifade edebilir. Onlar şunu iyi bilmelidir ki milletin verdiğini milletten başka kimse alamaz. Bizim için önemli olan çalışanlar, bizim için önemli olan paydaşlar, bizim için önemli olan örgütlü yapılardır. Demokratik toplumların vazgeçilmez unsurları örgütlü yapılardır. Biz biliyoruz ki demokratik toplumların gelişmesi ve büyümesi örgütlenmeden geçer. Toplumların ve kitlelerin örgütlü yapılarla hareket etmesinden geçer. Hükümet ve Çalışma Bakanlığı olarak bütün çalışmalarımızda demokrasinin bu ülkede rayına oturması gerektiğini düşünerek adım atıyoruz. Biz biliyoruz ki bu toplumda demokrasi rayına oturmazsa birileri hep bir takım hevesler peşinde koşacak. Bu milleti sekteye uğratmak, bu milletin iradesini yok sayma gayreti içerisinde olacaklardır. Bundan dolayıdır ki hem hükümet hem örgütlü yapılar olarak demokrasinin rayına oturması için çaba sarfetmek zorundayız”
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da, demokrasinin üzerindeki vesayet gölgesinin, örgütlenmeye ve özgürleşmeye engel olmasının verdiği sıkıntıları aşarak geldiklerini belirterek sözlerine şöyle devam etti: "21 yıllık yolculukta, 231 bin 472 üye ile Türkiye’nin en büyük sendikası olduk. Biz büyüdükçe, özgürlükler büyüdü, biz büyüdükçe, karanlığı aydınlatan ışık ve geleceğe olan umut büyüdü. Üniversitelerdeki başörtüsü yasağı, katsayı zulmü, 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatması, Milli Güvenlik Dersi marifetiyle eğitimin izlenmesi ve fişlenmesi, tek tip üniforma uygulaması, Kur’an eğitimine yaş sınırlaması, din eğitiminin önündeki engel gibi milletin ayaklarına bağlanan prangalar ısrarımız ve katkımızla bir bir çözülmüştür. Sendikal haklar açısından onlarca kazanımımızın yanında en önemli kazanım olan Toplu Sözleşme Hakkı ile birlikte toplu sözleşme ikramiyesi de yine sendikamız sayesinde kazanılmış ve kamu çalışanları açısından tarihe not düşülmüştür.”
Gündoğdu, Memur-Sen ailesi olarak, kuruldukları günden beri mücadelesini verdikleri kamuda yaşanan dayatmalara karşı son üç aydır yoğunlaştırdıkları çalışmalara, 12 milyon 300 bin imza ile yeni bir adım eklediklerini ifade etti.
Kamuda Kılık ve Kıyafet Özgürlüğü İçin 10 Milyon İmza’ kampanyasında bir ayda 12 milyon 300 bin imza toplayarak bir rekora imza atıldığını anlatan
Gündoğdu, şunları söyledi: "Anayasal açıdan meşruiyeti olmayan 1982 model darbe dönemi bakiyesi bir yönetmelikle 30 yıldır sürdürülen kamuda başörtüsü yasağı, darbecilerle birlikte tarihin çöp sepetindeki yerini bir an önce almalıdır. Milletimiz kararlılığını göstermiş ve 12 milyon 300 bin imza ile hükümetin vereceği kararı beklemektedir. Memur-Sen ailesi olarak, çalışanların saçı, bıyığı, ayakkabısının topuk boyu, ense tıraşı ve giydiği pantolonun kumaşı ile ilgilenen ucube bir yönetmelikle sınırlanmak ve tanımlanmak istemiyoruz. Kamu çalışanları olarak darbecilere ‘yönetmeliğinizi de alın gidin’ diyoruz. ‘Yıllardır kamusal alan adı altında sürdürdüğünüz kamusal yalanınızın cenderesinde yaşadığımız anlamsızlıklar için artık yeter’ diyoruz. Belçika meclisinde ayakta alkışlanan başörtülü kadınlara bizim meclisimizde haddi bildiriliyor. Avrupa’da Belediye Başkanı seçilen bizim ülkemizde belediye meclisinde kamusal alan dayatması uygulanıyor. Anayasa kadınlara ayrıcalık tanıyor, ülkemizde kadınlar arası ayrımcılık kamuda tüm hızıyla sürüyor. Bazı öğrenciler okula serbest kıyafetle gidebiliyor. Öğretmen, serbest giyinme hakkından yoksun ve yönetmelikle toplum mühendisliği devam ediyor.”
DARBECİLERİN DAYATMASI
Bir yönetmeliğin değiştirilmesi için 12 milyon 300 bin imzanın bir araya gelmesinin Türkiye tarihinde ilk defa olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, sözlerini şöyle tamamladı: “Darbecilerin dayatması için bırakın 12 milyon 300 bin imzayı, bir kişinin talebinin bile yeterli görülmesi gerekir. Darbeciler bu ülkeye yıllarca bedel ödetti. Artık bedel ödemek istemiyor, özgürlüklerimizi istiyoruz. Önümüzdeki hafta içerisinde imzaları Başbakanlığa sunacak ve artık yeter diyeceğiz."