Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen seminerde konuşan Manisa İl Müftüsü Sinan Cihan, birçok kurum gibi Diyanet’in de içine sızan FETÖ’ye işaret ederek, “Din üzerinden istismarda bulunarak insanları mahkum etmek, bilinçlerini yok etmek, cüzi iradelerine ipotek koymak, mekanik bir varlığa dönüştürmek üzere kurgulanan bu yapılar, büyük bir üzüntüyle ifade ediyorum bizim kurumumuzda etkili olmamalıydı. Olmaması gerekirdi. Bir hoca hiç kimsenin peşinde kuyruk olmaz” dedi.Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütleri tarafından yoğun bir şekilde kullanılan din istismarına karşı mücadele etmek için ülke genelinde başlatılan bilgilendirme ve bilinçlendirme seminerlerinden biri de Manisa Diyanet Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Manisa Diyanet Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlenen “Kur’an ve Sünnete Dayalı Sahih Dini Bilgi” konulu seminere konuşmacı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Dr. Fatih Kurt, Stratejik Planlama ve Yönetim Geliştirme Daire Başkanı Hatice Kahyaoğlu ve Diyanet İşleri uzmanı Mustafa Soykök katılırken, seminere Manisa İl Müftüsü Sinan Cihan, müftü yardımcıları, cami ve Kur’an kurslarında görevli diyanet personeli yoğun bir katılım gösterdi.“Din istismarı çok önemli bir konu”Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda Alaybey Camii Müezzin Kayyımı hafız Bilal Fatih Akbaş’ın Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından selamlama konuşması yapan Manisa İl Müftüsü Sinan Cihan, din istismarı konusunun çok önemli olduğunu ve bununla mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. Cihan, “İki gün yoğun bir program silsilesi ile inşallah bu önemli konuyu hem resmi makamlar nezdinde hem sivil toplum kuruluşları hem de halkın nezdinde tekrar gündeme getirmiş olacağız inşallah. Çok önemli bir konu, birkaç yıldır çok önemli olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da önemini koruyacak yoğunlukta bir konu. Onun için bu programların, verilen emeklerin, tahsis edilen zamanın ve enerjinin faydaya dönüşmesini yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Hem milletimizin inanç ve itikat dünyasına, fikir ve zikir dünyasına hem de tercihleriyle duruşlarıyla dini hayatlarının yeniden inşasına olumlu katkı sağlayacaktır diye hem ümit ediyorum hem dua ediyorum” dedi.“Bir hoca hiç kimsenin peşinde kuyruk olmaz”“Bizim kendimize yönelik de bir iki cümle ile bir atıfta bulunarak, işarette bulunarak konuşmamı tamamlamak istiyorum” diyen Müftü Cihan, şunları söyledi:“Din üzerinden istismarda bulunarak insanları mahkum etmek, bilinçlerini yok etmek, cüzi iradelerine ipotek koymak, mekanik bir varlığa dönüştürmek üzere kurgulanan bu yapılar, büyük bir üzüntüyle ifade ediyorum bizim kurumumuzda etkili olmamalıydı. Olmaması gerekirdi. Her gün Kur’an okuyan, her gün hadis okuyan, her gün efendimizin hayatının bir kesitini, bir bölümünü bir türlü okuyan ve anlatan konumda insanlar olarak biz böyle bir tuzağa düşmemeliydik. Düşenlerimiz itibariyle söylüyorum. Tabi kurumumuzun burada ritmini bozuyor, kimyasını bozuyor, dengesini bozuyor. Kur’an-ı Kerim’de Mücadele Suresi diye bir surenin varlığını biz bilmeliydik. Bilinç dünyamızda yerini almalıydı. Peygamber Efendimizin (SAV) bir takım karar, kanaat ve tekliflerine mukabil ‘Ya Resülallah bunu vahiy sonucunda mı söylüyorsunuz, kendi kişisel görüşleriniz olarak mı takdim ediyorsunuz’ diyen sahabelerin olduğunu biz gündemimize alabilmeliydik. Bütün bunlar bizim gündemimizde yer almadı. Birilerinin uçmasıyla, kaçmasıyla kendinden menkul kerametlerine mahkum edildi insanlık. Bizim camiamızda da dediğim gibi kimyamızı bozacak, ritmimizi bozacak bir etki oluşturdu. Allah aşkına bir hoca hiç kimsenin peşinde kuyruk olmaz. Oturur, Kur’an-ı Kerim’ini okur, hadisi şerifleri okur, peygamber efendimizin hayatını okur, dönüm noktalarını, köşe taşlarını tespit eder ve yoluna devam eder. Birilerini sever, destekler ama onun hatasız olduğuna inanarak destek vermez ona. Hatalarını da görerek destek verir. Birini sevecekse ‘O masumdur’ diyerek teslim olmaz ona. Hatalarıyla, kusurlarıyla onu sever. Bu faaliyetlerin yeniden bizim haddini aşmadan sorgulayan, kendi inanç dünyasını kontrol edebilen, kendi dini hayatını sağlıklı bir formata yerleştirebilen ve çevresindeki insanlara da güzel bir rehberlik yapabilecek kıvamda olmamıza vesile olsun diye tekrar temennide bulunuyorum, dua ediyorum.”Müftü Cihan’ın konuşmasının ardından yapılan sinevizyon gösterimiyle devam eden seminerde Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Dr. Fatih Kurt, Stratejik Planlama ve Yönetim Geliştirme Daire Başkanı Hatice Kahyaoğlu ve Diyanet İşleri uzmanı Mustafa Soykök katılımcıları bilgilendirdi. Program sonunda katılımcılara Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bastırılan ‘FETÖ, din istismarının arkasına gizlenen terör örgütü’ ve ‘DEAŞ, dehşete dayalı bir din istismarı’ kitapçıkları dağıtıldı.