Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen Kamu, Üniversite, Sanayi İşbirliği Toplantısı’nın 10.'su Manisa'da yapıldı.
Ege Bölgesi’ni kapsayan "2023’e 10 Kala Ar-Ge ve Yenilikte Manisa, Kütahya, Afyon, Uşak’’ konulu toplantı, Celal Bayar Üniversitesi (CBÜ) Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Toplantıya Manisa Vali Yardımcısı Sıtkı Zehin, Afyonkarahisar Valis İrfan Balkanlıoğlu, Kütahya Valisi Şerif Yılmaz, Uşak Valisi Mehmet Ufuk Erden, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Ersan Aslan, CBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli, Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sait Çelik, Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Karaaslan, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Bilim Sanayi ve Teknoloji Genel Müdürü Doç. Dr. Cevahir Uzkurt, Manisa Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Başkanı Sait Türek, Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkan Yardımcısı Yaşar Coşkun, çok sayıda akademisyen ve işadamı katıldı.
Toplantıda panelist olarak CBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli, Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sait Çelik, Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Karaaslan, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Manisa OSB Yönetim Kurulu Başkanı Sait Türek, Kütahya Seramik Porselen Turizm Başkanı Erkan Güral, Vestel Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş Ar-Ge Genel Müdürü Murat Sarpel yer aldı. Gelen misafirlere 'Ar-Ge ve Yenilikte Türkiye' konulu kısa film izletildi. Toplantı gün boyunca devam etti.
Toplantıda açılış konulmasını yapan CBÜ Rektörü Prof. Dr. Pakdemirli; Kamu, Üniversite, Sanayi İşbirliği Merkezi'ni kurduklarını söyledi. Pakdemirli, bunun yetersiz olduğunu belirterek artık kamunun da buna dahil olması gerektiğini söyledi. Üniversite çalışmalar hakkında bilgiler veren Pakdemirli, Teknopark projelerinin bürokrasiye takıldığı için geç gerçekleştiğini anlattı.
Manisa TSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yaşar Coşkun, Başkanı Bülent Koşmaz’ın sağlık sorunları nedeniyle toplantıya katılamadığını belirtti. Coşkun, “2004, 2005 ve 2006 yıllarında çeşitli uluslararası ödüller alan Manisa, bugün pek çok dünya markasına ev sahipliği yapmaktadır. Bu noktada Manisa ile alakalı olarak birkaç hususa daha dikkat çekmek faydalı olacaktır. Yakın zamanda hayata geçmesi öngörülen Sabuncubeli Tüneli ile ülkemizin üçüncü büyük metropolü olan İzmir ile karayolu bağlantısı 15 dakika gibi çok kısa bir süreye inecektir. Bu durumun gerek ticari gerekse sosyal yaşam anlamında Manisa’ya önemli etkileri olacaktır. Manisa ve tüm bölge için bir diğer önemli proje BALO projesi olarak bilinen Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonlar Projesi’dir. Manisa Ticaret ve Sanayi Odası’nın organizasyonunda 2011 yılı sonunda şirketleşen ve BALO A.Ş. adını alan proje, bugün ülkemiz genelinden 75 Oda ve Borsanın, TOBB’un, 15 Organize Sanayi Bölgesi’nin bir araya geldiği dev bir ortaklık halini almıştır" şeklinde konuştu.
BALO A.Ş.'nin yakın zamanda ihracatçıların yüklerini demir yolu ile verimli bir şekilde Avrupa’daki varış noktalarına gönderme imkânı sağlayacağını belirten Yaşar Coşkun, "Sadece Manisa için değil tüm ülkemizin dış ticareti için önemli bir kazanım olan bu proje Manisa TSO’nın çalışmalarının ülke ekonomimize kattığı başka bir değerdir. İleri teknoloji odaklı yatırımların artması noktasında akademisyenlerimizin gerek bireysel bazda gerekse kurumsal düzeyde sanayicilerimizle daha etkin ve daha fazla işbirliği modelleri geliştirmesi gerekmektedir. Zafer Kalkınma Ajansı desteği ile CBÜ tarafından kurulan Üniversite, Sanayi İşbirliği Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi bunun güzel bir örneğini temsil etmektedir. CBÜ'nün büyük emek ve önderliğinde Elginkan Vakfı, Keskinoğlu, Manisa TSO ve üyelerimiz Spil A.Ş. ve Tirsan Kardan A.Ş. ortaklığında kurulmakta olan CBÜ Teknoloji Geliştirme Merkezi bunun başka bir örneğidir" dedi.
2023 hedeflerinin olduğunu vurgulayan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Ersan Aslan ise, şunları söyledi: “Sonuçta bizim 2023 hedefimiz var. Şuan da bir vatandaşa desek ki senin 10 yıl sonra cebindeki para 25 bin dolar bu heralde anlamlı bir ifade olur. Bunun içinde gerçekten bir dönüşüm geçirmeliyiz. Dönüşüm dediğimizde örneğin, bir kelebeğin oluşumuna baktığımızda belirli evrelerden geçiyor. Bu evrelerin sonucunda uçuyor. Her ne kadar da ömrü 1 günlüğüne de olsa bu evrelerden geçip yaşamını sürdürüp, daha sonra noktalıyor. Biz de aslında Türkiye ölçeğine baktığımızda önemli gerçekleştirmiş olduğumuz evrelerden bir tanesi kentsel dönüşümde TOKİ aracılığı ile bir noktaya geldik. Ar-Ge ve yenilik diye ifade ettiğimizde ve bunu götürüp 500 milyar dolar ihracat rakamına bağladığımızda bunun olmazsa olmazı ortanın üstünde yüksek teknolojik üründür. Bu olmazsa olmazı gerçekleştirmek için ekonomik dönüşümün olması gerekiyor. Bizi ilgilendiren bir husus var. Bizi ilgilendiren hususlar ise zihniyet dönüşümü, akademik dönüşüm, teknolojik ve sanayinin dönüşümüdür. Zihniyet dönüşümünü az önce ifade ettiler. Üniversite içersinden geldiğim için rahatça söylüyorum, üniversitenin gerçekten zihniyet olarak bir değişime ihtiyacı var. Geriye dönüp baktığımızda, rektör değimleri vardı. Üniversite artık kabuğunda olan bir üniversite değil. Üniversite şehir ile bütünleşen, sektör ile bütünleşen bir yapıdır. Sektöründe yüksek teknolojik ürünler dediğimiz bu üretimi gerçekleştirmek istiyorsa sektöründe bir dönüşüm geçirmesi gerekiyor. Büyük şirketlere baktığımızda bu dönüşüm ile rakamların nasıl değiştiğini gördük. Önemli olan hususlardan bir tanesi bizim sanayimizin yüzde 99.8’ini oluşturan Kobi'lerin bu dönüşümü gerçekleştirmesi gerekiyor. Bu dönüşümde her halükarda bir desteğe ihtiyacı var. Teknolojik dönüşümde ise 'Acaba benim ürünüm teknolojik düzeyi dünyadaki ile aynı mı?' diye bu soruyu sorması gerekiyor. Eğer bunu sağlayamıyorsa bunun çözümü üniversitelerle beraber çalışmaktadır. Geriye dönüp baktığımızda Japonya bu dönüşümü gerçekleştiren ülkeler arasındadır. Almanya’ bu dönüşümü gerçekleştiren ülkelerdendir. Şuan da geldiği nokta ise dünya devlerinden bir tanesi konumundadır. 60’lı yıllarda Güney Kore ile yola çıktığımızda Güney Kore’nin ihracat kalemine baktığımızda bizim kalem ile onların aynı durumda gözüküyordu. Ama 80’li yıllarda Güney Kore yavaş yavaş bilişim teknolojilerini devreye koymaya başladı. Bakıyorsunuz Güney Kore ondan sonra sıçrama yapıp gitti. Bizim ihracat kalemlerimize baktığımızda şuanda 15- 20 yıl önceki durumda değiliz. Şuan da baktığımızda bizim metal sanayimiz 2. ve 3. sıralar yerleşmiş durumdadır. Yüksek teknolojik ürünleri gerçekleştirebilmek için ve ya sektörümüzün teknolojiyi kullandırmasını arttırmak için somut olarak firmalar ile üniversiteleri nasıl bir araya getirebiliriz diye bu gün onun tartışmasını yapacağız. Buradaki sonuçların hedefimizde bir köşe taşı olacağına inanıyor herkese saygılarımı sunuyorum.”