Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde yer alan Maydos Kilisetepe Höyüğü’nde yapılan kazı çalışmalarında 4 bin yıllık savunma duvarı kalıntıları ortaya çıktı.
Eceabat’ta 5 bin yıllık Maydos Kilisetepe Höyüğü’nde 2010 yılında başlayan kazılarda 9’uncu sezonu yapılıyor. Bu sene 13 Temmuz’da başlayan kazılar 15 Eylül’de sona bulacak. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Göksel Sazcı başkanlığında yaklaşık 25 kişilik bir ekip kazı çalışmalarını sürdürüyor. Bu yıl Maydos Kilisetepe Höyüğü’ndeki kazı çalışmalarında tunç çağına ait eserler ile Homeros’un anlattığı döneme ait 3 bin 500 yıllık savunma duvarı ile Homeros dönemi öncesine ait 4 bin yıllık savunma duvarı kalıntıları ortaya çıkarıldı. Kalıntılar, şehrin o dönemdeki savunma sistemi ihtiyacına sahip olan bir yerleşim yeri olduğunu gözler önüne serdi.
Çanakkale Vali Yardımcısı ve Eceabat Kaymakamı Turan Yılmaz, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Eceabat Belediye Başkan Yardımcısı Recep Tutucu, Maydos Kilisetepe Höyüğünde devam eden kazı çalışmalarını incelemelerde bulunarak, Doç. Dr. Göksel Sazcı’dan çalışmalar hakkında bilgi aldı. ÇOMÜ Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Göksel Sazcı, Maydos Kilisetepe Höyüğü’ndeki çalışmaların bu yıl 13 Temmuz’da başladığını ifade ederek, kazı çalışmalarının 15 Eylül’de sona ereceğini söyledi.
Doç. Dr. Göksel Sazcı, “Arkeolojik kazılarımızda bu yıl 9’uncu sezonunu gerçekleştiriyoruz. 2010 yılında kazı çalışmalarına başladık. Bu yılın önemli neticeleri, savunma sistemiyle ilgili olanlar. Savunma sisteminde Troya’yla çağdaş olan bir yerleşimin savunma duvarını bulduk. Ve bu duvarın sona erdiği, giriş olması beklenilen bir alanı ortaya çıkardık. Homeros’un anlattığı Troya’dan eski olan Troya 3-4-5 dönemleriyle ilgili bir savunma duvarları tespit ettik. Bu savunma duvarının ilginç özelliği dışa bakan kısmının testere dişi şeklinde olması. Onun dışında höyükte merkeze doğru çalışmalar yaptık. Buradaki atık toprağı attık. Arkaik Geometrik döneme ait kalıntılar, yapılar ortaya çıkarttık. Onun dışında Bizans dönemine ait saklama küpleri ve yakın döneme ait mezarlar ortaya çıkarttık” dedi.
Höyüğün de olduğu bölgenin boğazın Avrupa yakasında Kilye koyunun hemen arkasında yer aldığını belirten Sazcı, “Biliyorsunuz boğazı kontrol edebilmek stratejik, askerî ve ticari açıdan önem arz ediyor. Ve hiçbir dönemde boğazı tek taraftan kontrol edebilmeniz mümkün değil. Nasıl yakın dönemde tabyalar karşılıklı inşa edilmişse, yada biraz daha eskiye gidecek olursak, Osmanlı döneminde kaleler karşılıklı inşa edilmişse, antik dönemlerde de bu şekilde düşünmek lazım. Boğaz giriş kontrolünü Anadolu ayağını Troya kontrol ediyor olmalı. Avrupa Yakası kısmını da Maydos kontrol ediyor olmalı. Çünkü bizim burada tespit ettiğimiz buluntular, hem Troya’yla paralel, Troya’da bulunan buluntularla eş değer buluntular. Hem de Trakya’da olması sebebiyle Balkanlar’dan Trakya’dan gelen buluntular var. Yani biz burada bir nevi Troya’nın ikinci yerleşimi olarak düşünebiliriz. Troya’nın Balkanlar-Avrupa bağlantısını sağlayan yerleşim yeri olan Maydos’u tanımlayabiliriz” şeklinde konuştu.
“Çanakkale’nin zengin topraklarında bir medeniyetin ışıkları daha ortaya çıkmaya başladı” diyen Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, “Çanakkale’de Eceabat’ta ikinci bir Troya gün yüzüne çıkmaya başladı. Maydos Kilisetepe Höyüğü dediğimiz bu saha da daha önceden bir çalışma başlamıştı. Tabi kazı başkanımız ve heyet mütevazi ve kıt imkanlarla çok başarılı işler yapıyorlardı. Fakat son yıllarda bu kazı çalışmaları daha da hızlandı. Umut ediyorum ki Troya’dan sonra Çanakkale’de dünya medeniyet tarihine arkeoloji tarihine ışık tutacak ikinci birçok önemli antik saha ortaya çıkmaya başladı. Gerek arkeolojik tarih bilimine vereceği katkıyla, gerek balkan coğrafyasının tarihine vereceği katkıyla burası çok önemli bir tarihi mekan haline gelecek” şeklinde konuştu.