Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) İlahiyat Fakültesi tarafından “Hz. Peygamber ve Aile” konulu panel düzenlendi.
NEVÜ Kültür ve Kongre Merkezi Karavezir Salonunda, üniversitenin akademik ve idari personeli ile öğrencilerinin katılımıyla düzenlenen panel, NEVÜ İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden ve Şifa Camii İmam-Hatibi Mehmet Ali Aydemir ve ekibinin seslendirdiği ilahi dinletisi ile başladı.
İlahi dinletisinin akabinde saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması, Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile devam eden panelin açılış konuşmasını İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş yaptı. Panelin oturum başkanlığını da yapan Durmuş, “Aile kurumu Kur’an-ı Kerim’de, Allah’u Teâlâ’nın bizzat kurulmasını emrettiği, tavsiye ettiği bir müessesedir. İlk insan Hz. Adem ve eşi Hz. Havva’yı cennette yaratıldıktan sonra Allah’ı Teâlâ onlara, “Ey Adem eşin ile birlikte cennete yerleşin, burada imar iskanını tamamlayın” dedi. Dolayısıyla ailenin oluşması tamamen ilahi bir istektir. Onun için aile kurumu mukaddestir, ulvidir, Allah katında çok mübarektir. Bu mukaddes ve ulvi yuvanın asla zedelenmemesi gerekir. Fakat Şeytan azapta gerek, hem Şeytan’ın dürtüleri, hem de Şeytanlaşmış insanların, özellikle Batıdan gelen fikri düşüncelerin etkisiyle aile kurumumuz maalesef çatırdamaya başladı. O bakımdan biz Müslümanların tekrar aile kurumumuza sahip çıkarak, bu müessesemizin hiçbir şekilde zedelenmesine müsaade etmememiz gerekir. Aksi takdirde toplumsal olarak, sosyolojik olarak altından kalkamayacağımız keşmekeşlik ve kaos halini yaşarız. Nitekim bugün Müslüman ailelerin pek çoğu sancılı bir durumda. Aile müessesinizi şunun için Kur’an-ı Kerim önemsiyor: Aile kişinin huzur bulanacağı bir ortamdır, sükûnete ereceği bir ortamdım. İkinci olarak neslin devamı için bir vesiledir ve üçüncü olarak da dinimizce her türlü günah sayılan konulardan alıkoyan bir vasıtadır aile” diye konuştu.
Panele konuşmacı olarak katılan NEVÜ İlahiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Emine Demil, ‘Hadisi Şeriflerde Aile’ konusu üzerinden Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed (s.a.v)’in ailenin kutsiyetine verdiği öneme değindi. Demil, “Aile, bir zırh gibi insanı maddi ve manevi bakamından dış dünyadan gelebilecek olumsuzlara karşı korumasından dolayı bu ismi almıştır. Ortak bir geçmişi, şimdiki zamanı ve gelecekten beklentileri paylaşan insanların karşılıklı ilişkilerinin var olduğu ve yaşadığı bir sistemdir aile. Aileleri mutlu ve güçlü kılan husus ise, hiç kuskusuz her şeyi bölüşmeleridir. Bir yaşam boyu güç, enerji, iyi olma hali mevcut olan sevgiyi ve paylaşmayı en kalıcı şekilde ailede öğreniriz. Müminler dünya hayatında yolcu misalidir. Müminin bu uzun yolculuğundaki en önemli sığınağıdır aile. Maddi ihtiyaçlarının yanı sıra manevi ihtiyaçlarının da karşılandığı kutlu bir müessesedir. Bu çerçevede Kur’an-ı Kerim’de Müminlere yapılan tavsiyelerden birisi de, evlenip bir yuva kurmalarıdır.
Evlilikler, iki farklı insanın bir ömrü iyi ve kötü anlarda birlikte olmak, birbirine destek olmak amacıyla başladıkları bir hayat yoludur. Mesut bir yuva kurulurken amaç, uzun yıllar boyunca omuz omuza, sırt sırta vererek zorlukları aşmak, sıkıntıların birlikte üstesinden gelmektir. Allah’u Teâlâ aile birliğinin korunması hususunda eşlere öğütler verir. Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizin de aile ve ailenin önemine dair hadisleri vardır. Peygamber Efendimiz “Bir kişi, sevabını Allah’tan umarak ailesine harcama yaptığında bu harcama onun için sadaka olur” demiştir. Peygamberimiz ailede eşler arasında ilişkileri düzenlerken “Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır" diye buyurmuştur” diye konuştu.
“Modern Dünyada Savrulan Aile” başlığı adı altına konuşan NEVÜ İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. İbrahim Yılmaz , “Sizler gözünüzü kapattığınız zaman güneş yok olmuyor. Bizler başka aileleri görüp bilmeyince her şeyi günlük güneşlik gibi geliyor. Aile kavramı üzerinde günümüz dünyasında olumsuz durumlar var. Bizim ailelerimiz, bizim ülkemiz ve bizim İslam coğrafyasında sıkıntılar mevcut. Dolayısıyla modern aile, modern hayat dediğimiz bu yeni hayat tarzının aile yapımıza bir takım olumsuz etkileri var. İnanç dünyamızda, ekonomik dünyamızda, değerlerimizde savrulup gitmişiz. Bu savrulan yapı içerisinde insanların zihniyetleri, inançları, davranışları, insan ilişkileri ve her şey savrulurken, aile yerinde durmamıştır. Aile durumu ve kavramı da savrulmuştur. Bizler İslam coğrafyası ve Müslüman aileler olarak, aile kavramı bize çok sıcak, çok güzel geliyor. Anne, baba ve çocuk gibi yapıdan bahsediyoruz ama birileri aileyi bu şekilde tanımlamıyor. Modern hayat, modern zihniyet, materyalizm ve niceleri aileyi bir yerlere savurmuştur. Ailede, bir kadın ve bir erkek olur. Dinin, ahlakın, hukukun onayladığı ve uygun şekilde kıyılan nikah ile evlilik ve birliktelik olur. Böylelikle aile olur ve çoğalır. Bizim inancımız, tarihimiz, kültürümüz ve geleneğimiz aileyi bu şekilde tanımlar ve bu şekilde yaşanır. Ama modern hayata baktığımız aile bu şekilde değil, aile başka şekillerde tanımlıyorlar. Erkek-erkeğe aile, kadın-kadına eşcinsel bir aile gibi. Bunları da hukuki olarak yasallaştırıyorlar ve bunu da bir hak, özgürlük gibi gösteriyorlar. Bizim dinimizde fıkhi aile varken, bunun dışında bir de bize aile olarak kabul ettirilmeye çalışılan sapkın aile modelleri türetildi. Bugün Avrupa ülkelerinin bazılarına baktığımızda eşcinsel birliktelik ve evlilikler meşru olarak tanımlanıyor. Hatta bu hukuki olarak da kabul ediliyor. Bu şekilde birlikteliği ve evliliği kabul ederseniz, insanlık ve aile diye bir kavram kalmaz.
Son olarak şunu belirtmek isterim ki, biz elhamdülillah Müslümanız ve Kur’an-ın bize göstermiş olduğu istikamette aile yapımızı, kendimizi, insanlığımızı düzelteceğiz ve bu şekilde bir aile yapısı kurmaya çalışmalıyız. Ben insanlığın var olduğu sürece, insanlığın insanlık fıtratı yapısını koruduğu ve başka bir varlığa dönüşmediği sürece aile kurumun kıyamete kadar var olacağını düşünüyorum” dedi.
Sosyolojik yönleriyle aileyi ele alan NEVÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hasan Yavuzer ise “Tüm dünya genelinde dünyanın neresine giderseniz, tarihin hangi dönemini ele alırsanız alın değişmeyen, evrensel, önemli ve zorunlu temel kurumlar vardır. Bunlar aile, ekonomi, eğitim, din ve siyaset gibi temel kurumlardır. Bunlardan biri olan aile, evlilik yoluyla kurulur ve evlilik Allah’ın emri Peygamberin sünneti ve insanların da bir ihtiyacıdır. Evlilik, nikâh yoluyla gerçekleşir ve nikah iki karşı cins arasındaki gayri meşruluğu ortadan kaldırarak meşru hale getiren bir işlemdir, bir sözleşmedir. Evlilikte çiftlere karşılıklı hak, görev ve sorumluluklar verilmiş ve bu görev ile sorumlulukların yerine getirilmesi beklenir. Bir zamanlar aile büyüklerinin görüşleri ve onların istekleri doğrulusunda evlilikler gerçekleşirken, görücü usulü var iken, günümüzde ise bu anlaşarak ve kaçarak-kaçırılarak evlenme usulleri ortaya çıkmıştır.
Evlenmekte maksat mutlu olmak ve huzurlu bir aile hayatı kurmakken, bazen mutlu olunamamakta ailede geçimsizlikler yaşanmakta. Bu geçimsizlik zamanla şiddete dönüşebilmekte veya bu evlilik boşanma ile sonuçlanmakta. Günümüzde kadına yönelik şiddet ve boşanma artarken, boşanmalar ise evliliklerin ilk altı ayı ve ilk beş yılında yaşanıyor. Yaşadığımız şehir Nevşehir de nüfus oranına göre boşanmaların en yaygın olduğu iller arasında. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in verilerine göre Nevşehir’de 2018 yılında evlenen çiftlerin sayısı 2 bin 61 iken, 2018 yılında farklı tarihlerde evlenen çiftlerden boşanan sayısı ise 544. Bu ülkemizin bir çok yerinde aynı şekilde olup, bu gidişat ülkemiz, toplum ve aliler için iyi bir gidişat değil.
Günümüzün yaşanan gelişmelerine bağlı olarak evlenme yaşı yükselirken, çocuk sayısı azaldı ve evlenmeyip bekar kalan sayısı da çoğaldı. Diğer taraftan evlenmeden beraber yaşamalar gündeme gelirken, günümüzde belirttiğim gibi boşanmalarda arttı. Avrupa’da tek ebeveynli ailelerin, gey ve lezbiyen birlikteliklerin sayısı çoğalırken en vahimi ise ne yazık ki ülkemizde de bu tür eylemler görülmeye ve duyulmaya başlandı” dedi.
Panel, yapılan konuşmaların ardından panel başkanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş’un değerlendirme ve teşekkür konuşmalarıyla son buldu.