Iğdır’da lise öğrencilerine ‘Biyoçeşitlilik ve Biyokorsanlık’ semineri verildi.Orman ve Su İşleri Bakanlığı Iğdır İl Şube Müdürlüğü tarafından Iğdır Anadolu Lisesi konferans salonunda “İlimizde ve Ülkemizde Biyoçeşitlilik ve Biyolojik Kaynak Korsanlığı Biyokaçakçılık” konularında bilgilendirme semineri verildi. Burada konuşan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Iğdır İl Şube Müdürü Mete Türkoğlu, ülkemiz sahip olduğu kaynak değerleri, doğadan yabani canlıların ve onlara ait parçaların yetkili makamların izni olmadan toplanması ve yurt dışına çıkartılması biyokaçakçılık veya diğer adıyla biyokorsanlık olduğunu söyledi. Ülkemizin, yabancı araştırmacılar için bir çekim merkezi, geniş bir malzeme deposu olma özelliğine sahip olduğunu ifade eden Türkoğlu, “Biyokaçakçılık nedeniyle tür sayısı ve bu türlere ait bireylere ilişkin kaybımız her geçen gün artmaktadır. Örneğin kelebeklerin, arıların doğadan toplanması, çiçeklerin polenlerinin taşınamamasına ve böylece bitkilerin tohum verememesine ve çoğalamamasına sebep olmaktadır. Bitkilerin çoğalamaması, bitkilerle beslenen veya barınması ve üremesi bitkilere bağımlı olan diğer türlerin yaşamını tehlikeye atmakla birlikte tarımsal verimi düşürmekte ve çiftçinin geçimini olumsuz etkilemektedir” dedi.“KIRIM-KONGO TEDAVİSİNDE CANKURTARAN ‘ANKAFERD BLOODSTOPPER’ TÜRKİYE’DEKİ BEŞ BİTKİDEN ELDE EDİLMEKTEDİR”Kırım-kongo kanamalı ateşinde kanamanın durdurulmasını sağlayarak hayat kurtaran ‘Ankaferd BloodStopper’ adlı ürünün tamamının ülkemizde bulunan beş bitkiden elde edildiğine dikkat çeken Türkoğlu, “Türkiye, biyolojik çeşitlilik bakımından Avrupa ve Ortadoğu’nun en zengin ülkelerinden birisidir. Türkiye biyolojik çeşitlilik açısından küçük bir kıta özelliği göstermekte. Türkiye; Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan olmak üzere üç farklı biyocoğrafik bölgeye (BCB) sahip, ülkenin 7 coğrafi bölgesinin her biri ayrı iklim, flora ve fauna çeşitliliğine sahiptir” diye konuştu.Topoğrafik, jeolojik, jeomorfolojik ve toprak çeşitlilikleri ile deniz, göl, akarsu, tatlı, tuzlu ve sodalı göller gibi değişik sulak alan tiplerinin varlığının ülkemizin biyolojik çeşitliliğini zenginleştirdiğini kaydeden Türkoğlu, “11 bine yakın çiçekli bitki türünden endemik tür oranı yüzde 36 civarındadır. Bu oranla bulunduğu bölge içinde endemizim oranı en yüksek ülkedir. Anadolu, lalenin anavatanıdır. Hollanda lale ve diğer soğanlı bitkileri ülkemizden götürerek üretimini yapmaktadır. Bütün dünyaya Hollanda tarafından pazarlanmakta olan Türk çiçekleri, Hollanda ekonomisine önemli bir katkı sağlamaktadır. Anadolu buğdayın anavatanıdır. İnsan beslenmesinde temel gıdaların başında gelen buğdayın yabani akrabaları, hastalıklara, kuraklığa ve tuzluluğa direnç genleri taşıdığından yabancı araştırmacıların ilgi odağıdır. Bir tek gen milyon dolarlarla ifade edilmektedir. ABD ülkemizdeki yabani buğdaylardan hastalıklara dayanıklılık genlerini alıp kendi bitkilerine aktararak geliştirdikleri çeşitlerden yıllık 50 milyon dolar gelir elde etmektedir. Ülkemizden bu zenginliklerin kaçırılmaması için doğada görülen bu tür toplayıcıların emniyet, jandarma gibi kolluk kuvvetlerine ihbar edilmesi önemlidir” dedi.