ERHAN ERDOĞAN - 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nde 9 saatlik çabanın sonrasında enkazdan çıkarılan Yalçın ve Yasemin Töre çifti, yığınların altında yaşamını yitiren 5 yaşındaki oğullarının acısını halen hissediyor.
Depremde 7 kişinin hayatını kaybettiği Vatan Caddesi Fırat Sokak'taki 5 katlı Hacı Nuri Töre Apartmanı, Töre çiftinin 5 yaşındaki evlatlarını da onlardan kopardı.
Enkaz altından 9 saat sonra kurtarılan ve taburcu edildikten sonra çocuklarının yaşamını yitirdiğini öğrenen çift, depremden iki gün önce sünnet düğünü yaptıkları evlatlarını kaybetmenin acısını unutmadı.
Yaşasaydı 27 yaşındaki olacak çocuklarının, sünnet düğününden kalan son fotoğraflarıyla avunan Töre çifti, depremden iki yıl sonra dünyaya gelen kızları 20 yaşındaki Feyza ile teselli buluyor.
Yalova'da kardeşine ait taksi durağında çalışan 56 yaşındaki Yalçın Töre, AA muhabirine, depremde evi ve bütün eşyalarının zarar gördüğünü söyledi.
Depremin olduğu gün geç saatte uyuduklarını, 3. kattaki evlerinde şiddetli bir sarsıntı hissettiklerini anlatan Töre, şöyle devam etti:
"Sarsıntıyla yataktan fırladım. Hiçbir şey yapamadık. Yatağın üstünde o anda ne olduysa sırtımda bir ağırlık hissettim. Biz yüzüstü dönmüşüz, tavan tamamen üstümüze çökmüş. Deprem olduğunu o an idrak edemedik. Elimle 'Ne bu' diye bakarken lambayı elledim. 'Bu lamba benim sırtımda ne arıyor?' dedim. Bir yıkım olduğunu tahmin ettik. Binamız yıkılmıştı. Bina yatak odalarına doğru yıkıldığı için ölü sayısı da 7 idi binamızda. Birinci, ikinci kattaki yatak odalarındaki insanlar vefat etti."
- "Enkaz altında çocuğuma ulaşmaya çalıştım"
Töre, 17 Ağustos'tan iki gün önce sünnet olan oğlunun vefat ettiğini dile getirerek, "Her şeyimiz yok oldu. Çocuğumdan birkaç fotoğraf hatıra kaldı." dedi.
Enkaz altında çocuğuna ulaşmaya çalıştığını, bunu başaramadığını belirten Töre, "Çaresizce kaldım. Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Oğlumuzun orada olduğunu tahmin ediyoruz. Yürümeye çalıştım, yürüyemedim. Sürünmeye çalıştım. Önüne bir şey çıkıyor. O yana bu yana dört tarafa döndük, hiçbir şekilde hareket edemedik. Öyle kaldık. Sabah mıydı akşam mıydı tam hatırlayamıyorum ama sesler duyduk. 'Sağ mısınız, sağ olan var mı, yaşayan var mı?' diye. O kadar bağırmamıza rağmen bizi kimse duymadı. Kim sağ kaldıysa sağımızda solumuzda binaları yıkılmayan, onların yardımıyla enkaz altından çıkarıldık." ifadelerini kullandı.
Depremde fiziksel olarak yaralanmadıklarını ancak zihinsel açıdan toparlanmalarının uzun sürdüğünü anlatan Töre, şunları kaydetti:
"Sıkıntılar yaşadık. Çünkü kolay değil. Maddi olarak değil ama manevi olarak oğlumuzu kaybetmemizin sıkıntıları psikolojik olarak yaşandı. Allah'a hamdolsun toparladık. Şükürler olsun. Her şeyimiz bir anda gitti. Mal geri geliyor, canımız gitmişti. Allah’ın takdiri böyleymiş. Rabb'imize kavuştu. Ne diyelim, yapacak bir şey yok. Hiç isyan etmedik. Daima şükrettik. Hamdolsun, veren o, alan o. Güç kudret sahibi ancak o. Her şeyimi geri verdi, ne aldıysa verdi. Erkek evladımın yerine kızımı verdi. Daha ne diyelim. Biz şükrettik."