Bilecik’in Osmaneli İlçe Belediye Başkanı Münür Şahin, Osmaneli’nin sadece Türkiye’de değil, dünyada da tanınan kent olacağını belirtti.
Başkan Şahin, yaptığı açıklamada, Osmaneli’nin yükselen bir değer olarak ilgi çektiğini belirtti. Şahin, “Osmaneli dünyanın iki karadan oluştuğu dönemde büyük bir okyanusun içinde yer alıyordu. Zamanla su oranının azalması, toprak oranının artmasıyla ortaya çıkmış, son derece verimli topraklara sahip, suların birleştiği, yolların kesiştiği güzel bir coğrafyaya sahip kenttir. 18 medeniyete ev sahipliği yapan Osmaneli 2014 yılından itibaren yatırımlarımızla öne çıkmış, her gecen gün artan bir değer olarak Türkiye gündeminde konuşulan, tanınan bir kent konumuna gelmiştir. 22 üniversite ile yaptığımız iş birliği sonucu Osmaneli artık dünya üniversitelerinde tanınan, araştırma konusu olan önemli bir yerleşim yeridir. İlkini bu yıl gerçekleştireceğimiz ‘Medeniyetler Osmaneli Tarihi Panayırında Buluşuyor’ etkinliği ile Osmaneli uluslararası organizasyonlarla adından farklı söz ettirecektir” dedi.
“Osmaneli çağlar boyunca değişik uygarlıkların bıraktıkları mirasa sahip olmuştur”
Şahin, açıklamasının devamında Osmaneli’nin çağlar boyunca değişik uygarlıkların bıraktıkları mirasa sahip olduğunu ifade ederek, “Osmaneli tarihi Anadolu ve Mezopotamya coğrafyaları, dünya üzerindeki ilk yerleşim yerleridir. İlk çağlardan beri çok farklı medeniyetler, çok farklı devletler bu topraklarda kurula gelmiştir. Dolayısıyla Anadolu üzerinde bulunan Osmaneli de, çağlar boyunca değişik uygarlıkların bıraktıkları mirasa sahip olmuştur. Eski bir yerleşim merkezi olan Osmaneli’nin adı, 1914 yılına kadar Mela, Melagina, Justianopolis, Leukae, Lefkos, Lefke ve Pefka olarak geçmektedir. Lefke ve Pefka adlarının Rumca’da kavaklık güzel yer, kavaklık ve çamlık güzel yer ve bağlık, bahçelik ve kavaklık güzel yer anlamlarını taşıdığını belirten üç farklı ifade vardır. Osmaneli’nden geçen Sakarya Nehri’nin kenarında bulunan kavaklıklar, çam ağaçlarının oluşturduğu ormanlar ve üzüm bağlarının bulunması, ayrıca İznik’in güneye açılan kapısının isminin “Lefke Kapı” olması bu tanımları desteklemektedir. Tarihi kaynaklarda, Osmaneli ve çevresi hakkında Antik Çağa ait bulunan bilgiler sınırlıdır. Bu hususta Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Arkeoloji Bölümü kurucusu Prof. Dr. Turan Efe’nin ve Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eski Çağ Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Sami ÖZTÜRK’ün Osmaneli ve çevresinde yaptıkları yüzey araştırmaları, kentin antik çağ tarihine ışık tutması açısından çok önemlidir” şeklinde konuştu.
“Osmaneli’nin tarihsel geçmişi M.Ö’ye kadar uzandığı tahmin edilmektedir”
Şahin, Osmaneli’nin tarihsel geçmişinin Milattan Önce(M.Ö)’ye kadar uzandığını belirterek, “Bu bilgiler ışığında Osmaneli’nin tarihsel geçmişinin Milattan Önce(M.Ö) 8 binli yıllara kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Osmaneli (Lefke)’de ilk hüküm süren topluluk olan Bithynia mıntıkası, Mısır firavunlarından 2’nci Amozis zamanında bir süre Mısır’ın egemenliğinde kaldı. Hititlerin ihtişamlı devrinde Bithynia bölgesi, Hitit hâkimiyetine girdi. Uzun yıllar Hitit idaresinde kalan Bithynia’da M.Ö. 1190’lı yıllarda Hititlerin tarih sahnesinden çekilmesiyle birlikte büyük bir kargaşa ortamı doğdu. Trakya ve Balkanlardan göç eden Frigler, bu otorite boşluğunu değerlendirerek bölgeye hâkim oldular. M.Ö. 676’da Kimmerler, Frig egemenliğine son vererek Bilecik ve çevresini ele geçirdiler. M.Ö. 553 tarihine gelindiğinde ise Bithynia toprakları Lidyalıların hâkimiyetine girdi. Bölge daha sonra, M.Ö. 546 yılında Lidya Kralı Krosios’un Pers Hükümdarı Büyük Kyros’a yenilmesinden sonra Pers İmparatorluğunun yönetimine dâhil oldu. M.Ö. 74 yılında ise Bithynia, dünyanın en büyük devletlerinden biri olan Romalıların hâkimiyeti altına girdi. Uzun yıllar Romalılar tarafından yönetilen bu topraklar M.S. 395’te Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla birlikte Bizans yönetimine geçti” dedi.
“Osmaneli 1075 yılından günümüze kadar kesintisiz Türk kenti olma özelliğini korumuştur”
Osmaneli’nin 1075 yılından bugüne kadar kesintisiz Türk kenti olma özelliğini koruduğunu ifade ederek, “Osmaneli 1075 yılından günümüze kadar kesintisiz Türk kenti olma özelliğini korumuştur. Daha sonra Konya’daki Selçuklu idaresinin, Söğüt Domaniç topraklarını Ertuğrul Gazi ve maiyetindekilere yurtluk olarak vermesi, bölgenin ve sonrasında dünyanın kaderini değiştirecek, Türk milletinin kurduğu en büyük cihan devleti olan Osmanlı Devletinin temelleri yine bu topraklarda atılacaktı. Osmanlı Devletinin kurucularının kökeni meselesi, konunun uzmanlarınca tartışılmakla birlikte yaygın görüş; kurucuların, Oğuzların Kayı boyundan geldiği yönündedir” ifadelerine yer verdi.