İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları, bir dönem zamanın kavranmasına yardımcı olan saat, takvim gibi belirteçlerin hesaplandığı muvakkithaneleri mercek altına aldı. “İstanbul Muvakkitleri” isimli kitapta muvakkitahanelerin Ramazan ayında iftar ve sahur vakitlerinin belirlenmesi için de kullanıldığı belirtiliyor.Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dev eseri Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ne de konu olan İstanbul Muvakkithaneleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları’nın araştırma - inceleme serisinde mercek altına alındı. Araştırmacı-yazar Server Dayıoğlu tarafından“İstanbul Muvakkitleri” adıyla hazırlanan eser, zamanın kavranmasına yardımcı olan saat, takvim gibi belirteçlerin hesaplandığı mekânların tarihsel gelişimini anlatıyor. Muvakkithanede kullanılan aletlerden burç hesaplamalarına kadar “zaman”a dair birçok konu kitapta ele alınıyor.Kitapta, muvakkitahanelerin Ramazan ayında iftar ve sahur vakitlerinin belirlenmesi için de kullanıldığı anlatılıyor. Verilen bilgilere göre o dönemlerde Ramazan aylarında iftar ve sahur vakitlerinin belirlenmesi, orucun dini kurallara göre vaktinde tutulması gerekliliğinden dolayı önem taşıyordu. Muvakkithanedeki görevlinin iftar vaktini bildirmesiyle camimizin müezzini minarenin kandillerini yakar, kenti yüksekten gören bir yerde bulunan görevli de kandil yanınca iftar topunu ateşlerdi. Sahurda da aynı şekilde vakit belirlenirdi. Top sesini duyan diğer cami görevlileri de kendi minarelerindeki kandilleri yakar, ezanı okurlardı.HER ŞEHİR VE KASABADA BİR MUVAKKİTHANE BULUNURDUKitapta yer alan bilgilere göre Osmanlı-Türk medeniyetinde imaret adıyla bilinen kamu binalarından olan muvakkithaneler, hemen her şehir ve kasabada cami veya mescitlerin bahçesinde bir iki oda halinde bulunurdu. Muvakkithaneler bulundukları külliyenin vakfı tarafından idare edilir, buralarda çalışan kimselere ise zamanı ayarlayan kişi anlamında “muvakkit” denilirdi.Özellikle İstanbul’da adım başında bir muvakkithane vardı. En acele işi olanlar bile onların penceresi önünde durarak cebinden altın, gümüş, kordonlu, kordonsuz saatlerini çıkarır ve kurarlardı.EVLİYA ÇELEBİ’NİN GÖZDESİ BAYEZİD MUVAKKİTHANESİEmeviler döneminde ortaya çıkan muvakkithaneler, Osmanlılarda özellikle İstanbul’un fethinden sonra yaygınlaştı. Şehr-i Şehir’de ilk inşa edilen muvakkithane, 1470 tarihli Fatih Camii Muvakkithanesi en meşhuru ise Bayezid Camii Muvakkithanesiydi. Evliya Çelebi bu ünün, muvakkithane saatlerinin çok dakik olmasından ileri geldiğini söylüyor. Teşvikeye, Yavuz Selim, Fatih, Şehzade, Eminönü ise İstanbul’un diğer meşhur muvakkithanelerdendi.ASTRONOMİ DERSLERİ DE VERİLİRDİİsteyenlere basit astronomi derslerinin de verildiği muvakkithanelerde bazı muvakkitler, senelik takvim ile Ramazan ayı için imsakiye hazırlardı. Muvakkitlerin hemen hemen tamamı basit astronomi aletlerini kullanmayı bildikleri gibi içlerinde bu sahada eser verecek seviyede bilgi sahibi olanlar da vardı.Muvakkithaneler, muvakkitlerin bilgisine göre hem bir astronomi eğitimi yeri ve hem de basit bir gözlemevi idi. Bu yüzden İstanbul’daki bazı muvakkithanelerin, müneccimbaşıların(astrolojik hesaplara dayanarak uğurlu zamanı padişaha belirtmekle görevli kişi) yetişmelerinde önemli bir yeri bulunmaktaydı.OSMANLI’NIN SON DÖNEMİNE KADAR VARLIKLARINI SÜRDÜRDÜLERMuvakkithaneler, Osmanlının son dönemlerinde özellikle Sultan Abdülmecid döneminde (1839- 1861) meydan saatlerinin yapılmaya başlanması ve mekanik saatlerin yaygınlaşması ile önemini yitirmeye başlasalar da, İstanbul beyefendileri, saatlerinin ayarlarını kontrol için, muvakkithanelerin saatlerinin doğruluğuna inanarak buralara uğramaya devam etmişlerdir.Cumhuriyetin ilanı ile “Başmuvakkitlik” adı altında kurulan yeni bir müesseseye devredilen muvakkithaneler, 20 Eylül 1952’de kapatıldı. Bu gün bazı muvakkithanelerin binaları halen mevcut olmakla beraber, çoğu metruk ya da başka amaçlarla kullanılıyor.