Hayat hikayeleri Şanlıurfa’dan Ankara’nın Beynam Ormanları’na uzanan Evin ve Eyüp Taşın çifti, herkes bayram yaparken 4 yaşındaki down sendromlu kızları Gizem ile birlikte Başkent’in yanı başında mangal kömürü yapmak için ter döküyor. Beynam ormanlarında zor şartlarda çadırda yaşayan aile minik kızları için yardım eli bekliyor.Evin ve Eyüp Taşın çiftinin hayatı, 4 yaşındaki down sendromlu kızları Gizem’in üzerine kurulu adeta. Şanlıurfa’dan Türkiye’nin dört bir yanına, daha doğrusu nerede meşe ağacı varsa oraya giden çift, Ankara’nın Bala ilçesindeki Beynam Ormanlarında mangal kömürü yapmak için çadır evde yaşıyor. Çiftin Gizem adında 4 yaşında engelli bir kızları var. Gizem konuşamıyor, tek başına yürüyemiyor ve gözünün birinde de görme kaybı var. Kızı için evde bakım maaşı almayan aile, daha öncesinde engelli maaşı aldıklarını ancak onun da kesildiğini ifade etti. Devletten destek talebinde bulunan anne Taşın, "Engelli maaşını alıyordum ve bütün ihtiyaçlarını karşılıyordum şimdi alamıyorum, 8 aydır uğraşıyorum, bütün hastanelere gittim raporlar hep olumsuz verildi. Ben çocuğum için mücadele ediyorum. Devlet bana bir el uzatsın ve çocuğum için bir şeyler yapsın. Ben de bu işi bırakayım, bu işte gerçekten hayat yok" çağrısında bulundu."Bir anne olarak görevim mücadele etmek""Halimize şükür ediyoruz" diyen anne Taşın, aynı zamanda hem yaptıkları işin hem de kızıyla ilgilenmenin zorluklarından da bahsetti. Çalışırken kızını bağlamak zorunda kaldığını ifade eden Taşın, minik Gizem’in hastalığından dolayı zaman zaman saldırgan davrandığını söyleyerek, "Bazen bağırıyor, ne dediğini anlayamadığım için ne yapacağımı bilemiyorum. Her şey çocuğum, her şey Gizem’im için. Dünyada onun için mücadele etmeyeceğim, çalmayacağım kapı yok. Bir anne olarak benim görevim bu, sonuna kadar mücadele edeceğim" şeklinde konuştu.Zorlu geçim kaynağı, mangal kömürü yapmakBaba Eyüp Taşın ise baharda başlayıp, kışa doğru biten mangal kömürü yapımından bahsetti. Meşe ağaçlarını keserken seyrekleme yönteminin kullanıldığını dile getiren Taşın, bu yöntemde kesilmesi gereken ağaçların kesildiğini, iyi olanların bırakıldığını belirterek, yeşili ve doğayı korumanın önemine de vurgu yaptı. Taşın’ın anlatımına göre, kesilen bu ağaçlar ormandan alana getirilerek, önce budanıyor ve sonra ocak halinde istifleniyor. Yeterli ocak büyüklüğüne ulaşıldığında üst kısımda bulunan bacadan ateşleme yapılıyor. Ardından bir ay gibi bir süre bu odunlar ateşte kalıyor, tabi bu sırada ateşleme işlemi de gece gündüz kontrol altında tutuluyor. Bir aylık sürecin ardından elde edilen mangal kömürleri son olarak çuvallanarak satılıyor. Bu süreçte her meslekte olduğu gibi zorlu yanlar da var. Ağaç testeresi kullanmak tehlikeli olduğundan olası kazalar büyük sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Diğer yandan ateşle iç içe olunması da yanma gibi riskleri beraberinde getiriyor. Buna rağmen aile yıllardır sürdürdüğü geçim kaynağından memnun."Hangi dağda meşe olursa oraya gideriz, tabi devlet tarafından kesim aşamasına geldiği belirlenen meşeleri kesmek için" diyen Taşın, ayrıca yurt dışından meşe ağacı kömürü diye getirilen ama meşe ağacından olmayan kömürler konusunda da yetkililerin duyarlı olmasını istedi.Eyüp Taşın’ın bir de 13 yaşında Mahmut adında bir oğlu var. Mahmut yani ailesinin deyimiyle Maho, 8. sınıfa gidiyor. Yazları ailesinin yanına yardıma gelen Maho, kışın okula gidiyor ama aklı hep meşe ağaçlarında ve kömürcülükte. Baba Taşın, Maho’nun bazen okula gitmek istemediğini dile getirdi. İhlas Haber Ajansı kameramanını gören ve oldukça etkilenen Maho, İHA muhabirine okuyacağına dair söz verdi.Yaklaşık yılbaşına kadar burada kalacak olan, geçim kaynaklarından bir şikayeti olmayan aile sadece kızları Gizem için yetkililerden bir yardım eli bekliyor.