17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan Marmara Depremi’nde sular altına gömülen Değirmendere sahili, Marmara denizinin dibinde deniz canlılarına ev sahipliği yapmaya devam ediyor.1999 yılının 16 Ağustos tarihini 17 Ağustos’a bağlayan gece, saat 03.02’de meydana gelen deprem, yaklaşık 20 bin kişinin ölümü ile sonuçlanmıştı. Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan 7.4 şiddetindeki Marmara Depremi’nde, Gölcük’e bağlı Değirmendere sahili de bir bütün halinde ana karadan koparak Marmara Denizi’nin sularına gömülmüştü. Üzerindeki evler, arabalar, iş yerleri, çınar ağaçları ve sayılamayacak bir çok şey ile sular altına gömülen batık şehir Değirmendere, depremin üzerinden geçen 17 yıl içerisinde deniz canlılarına ev sahipliği yapmaya başladı. Marmara Denizi’nin altında bulunan batık şehre dalarak doğal bir resif haline gelen alanı görüntüleyen Değirmendere Su Altı Topluluğu (DESSAT) Başkanı Murat Kulakaç ve Dalış Eğitmeni İlker Acar, suyun altında varlığını sürdüren çınar ağaçlarını ve deprem tarihinde vatandaşların gezmesi için açılmış olan Çini Sergisi’ni görüntüledi. Dalgıçların tespitlerine göre, su altındaki batık şehirde yaklaşık 100 metrelik alan içinde 25 metre derinlikte midye ve yosunlarla kaplanmış 3 katlı Çınar Otel’in kalıntıları görülüyor. Otelin hemen yanında iş makinesi bulunuyor. 24 metre derinlikte ise dallarında balıkçıların ağ parçaları bulunan Çınar ağaçları ile Koruk Restoran ve 22 metrede ise eski Vapur İskelesi bulunuyor.“Doğa ile birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor”Doğa ile savaşmadan, birlikte yaşamanın öğrenilmesi gerektiğini vurgulayan DESSAT Başkanı Murat Kulakaç, “DESSAT’ı biz 2005 yılında Değirmendere’de acil durum yönetimine katkı sağlayacak dalıcıları yetiştirmek amacıyla kurduk. 2005 yılından itibaren faaliyetlerimize devam ediyoruz. Şu anda bölgede 5 bine yakın dalıcı ve 120 dalış eğitmeni yetiştirdik. Kocaeli bölgesinde yetiştirdiğimiz dalıcılar ile birlikte koordineli olarak şu anda 4 tane dalış okulu faaliyet gösteriyor. Depremde bir su altı müzesi oluştu aslında. Değirmendere batık şehir dediğimiz bölgede bir resif oluştu. Unuttuğumuz gerçeklerin hepsi aslında su altında olduğu gibi duruyor. Binalar, evler, çınar ağaçları, arabalar, o depremden kalan tüm eşyalar su altında bir müze gibi tüm çıplaklığı ile duruyor. Biz bu görüntüleri halkımızla zaman zaman paylaşıyoruz. Çünkü unuttuğumuz bir deprem gerçeği var. Doğaya saygı duymamız gerekiyor. Onunla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Orası bir müze gibi duruyor. Tüm herkesin orada dalmasını, dalamıyorsa da görüntüleri mutlaka izlemesini tavsiye ediyorum” dedi.