Mersin’de boşanma davası devam ederken şehit düşen Uzman Jandarma Onbaşı Sabri Acem için ödenen 96 bin liralık ölüm yardımını aldığı için kocasının ailesi tarafından ’cenazeye bile katılmadı, parasını aldı’ şeklinde eleştirilen şehit eşi Ayşegül Acem, gözyaşları içerisinde kendini savundu. Suçlamaların tamamının asılsız olduğunu söyleyen Acem, "Eşimin ailesi cenaze törenine katılmamı istemediği halde ben törene giderken fenalaştım ve hastaneye kaldırıldım. İki gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 6 saat süren açık kalp ameliyatı geçirdim" dedi.24 Mart 2016 tarihinde Diyarbakır-Bingöl karayolundaki Mermer Jandarma Karakolu’na PKK terör örgütünce düzenlenen bombalı saldırıda şehit olan Jandarma Uzman Onbaşı Sabri Acem için 96 bin liralık ölüm yardımı boşanma davası açan 21 yaşındaki eşi Ayşegül Acem’e ödenince, şehidin babası Erkan Acem kendilerine ödenmesi gereken parayı cenazeye bile gelmediğini iddia ettiği Ayşegül Acem’in almasına tepki göstermiş ve yetkililerden bu konuda yardım istemişti. Hakkında ortaya atılan iddialarla ilgili İHA’ya açıklamalarda bulunan Ayşegül Acem, iddiaların tamamının asılsız olduğunu belirtirken, haberle ilgili yapılan yorumların da kendisini yaraladığını, derinden üzdüğünü söyledi. Yaşadıklarını gözyaşları içinde anlatan genç kadın, hiçbir şeyin anlatıldığı gibi ya da göründüğü gibi olmadığını söyledi."KİM İSTER EŞİNİN ŞEHİT OLMASINI"Hakkında çıkan haberleri üzüntüyle izlediğini kaydeden Ayşegül Acem, "Hepsi asılsız. Ben onlar gibi kağıda döküp konuşmayacağım. Çünkü her şey yaşadığım şeyler. Ben halen evli olmasaydım askerler ilk gelip bana haber vermezdi. Gecenin 02.30’unda askerler benim yanıma geldi ve ’eşiniz şehit oldu’ dediler. Ben durumumu anlattım, boşanma sürecinde olduğumu gelen askerlere söyledim. Onlar bana, ’Siz ne kadar da boşanma sürecinde olsanız, yasal olarak eşi görünüyorsunuz. O yüzden bütün haklarına sahipsiniz’ dediler. Haklarımdan da bahsettiler. Ben o zaman keşke şehit olmasaydı da onun haklarından yararlanmasaydım dedim. Zaten uzun süredir boşanma mahkemesi sürdürüyorum. Kim ister eşinin şehit olmasını ya da evlenip ayrılmak. Ben ayrılmak için evlenmedim" diye konuştu."CENAZE TÖRENİNE GİDERKEN HASTANEYE KALDIRILDIM"Şehit ailesinin ’Eşinin cenaze törenine bile gelmedi’ şeklindeki eleştirilerine de yanıt veren Acem, "Bize askerler aracılığıyla ’cenazeye kesinlikle gelmesinler, istemiyoruz’ demişler. Askerlere benim gitmek istemediğimi, boşanma sürecinde olduğumu söylemişler. Halbuki ben onlarla hiç telefon görüşmesi yapmadım. Eşimin cenazesinin olduğu sabah beni istemedikleri halde hazırlandım ve yola çıktım. Beni istemedikleri halde cenazeye gitmeye kararlıydım. Ancak ani bir şekilde rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığım için cenazeye gidemedim. Benim elimde raporlarım var. Şehit haberini aldıktan sonra iyice fenalaştım. 25 Mart’ta hastaneye kaldırıldım ve yoğun bakımda yattım. İki gün yoğun bakımda yattıktan sonra normal odaya alındım ve 30 Mart tarihinde de ameliyat oldum. Benim sol kalp kapakçığım değişti, metal kapak takıldı. Sağ kalp kapakçığımdan da ameliyat yapıldı. 6 saatlik açık kalp ameliyatı oldum" şeklinde konuştu."EŞİMİ SEVİYORDUM, AYRILMAMIZIN NEDENİ KAYNANAMDIR"Hakkında söylenen ’lüks yaşam istediği için eşini bıraktı’ sözlerini de değerlendiren Acem, şöyle devam etti:"Ben madem çok kötü bir insanım, iki tane gelini var ve diğer gelini neden o zaman boşanma davası açıp, çocuklarını terk ediyor ya da bırakıyor. Bunun sebebi kaynanamdır. Bizim eşlerimizle hiçbir problemimiz yoktu, hiçbir kavgamız yoktu. Kaynanamın baskısı, zulümleri yüzünden biz bu şekilde davranmak zorunda kaldık. Ben 15 yaşından beri çalışan bir insanım. Ben çok lüks bir ailede büyümedim. O yüzden de böyle bir şey talep ettiğimi zannetmiyorum. Ben de orta düzeyde bir ailenin kızıyım. Ben 15 yaşından beri çalışıp, kendi paramı kazanan bir insanım. Ben lüks bir hayat isteseydim zaten kaynanamla aynı evde oturmazdım. Lüks bir hayat isteseydim kirada otururdum, ev aldırırdım. Ancak ben eşimi sevdiğim için kaynanamla aynı evde oturmayı bile kabul ettim. Ben daha ne yapabilirim ki bu insanlara."Ailenin iddiaları üzerine yapılan haberlerin altına yapılan yorumları da üzüntüyle karşıladığını söyleyen Acem, "Bu yorumların hiçbirini hak etmedim. Çok terbiyesizce geldi. İnsanlar karşı tarafı da dinleyip öyle yorum yapabilirlerdi. İnsanların tek taraflı düşünmelerini istemiyorum. At gözlüklerini takıp bakmamaları gerekiyor olaya. Onların da kızları, kardeşleri var, kendileri de bu durumda olabilirdi. Kendilerini benim yerime koymalarını istiyorum. Bu yorumlar çok gereksizdi. Ben genç bir bayanım. Böyle ithamlara maruz kalmam benim için çok kötü bir durum. Bu olayları da yaşadığım için gerekli girişimlerde bulunacağım" dedi.Şehit olan kocasının ailesinin söylediği ’ölüm yardım beyannamesi’ ile ilgili de konuşan Acem, "Yasal olarak eşiyim. Halen aynı soyadı taşıyorum. Bu iddialara bir şey söylemek istemiyorum. Şu anda mahkeme sürecinde. Mahkeme sonuçlansın ondan sonra bunları açıklamak isterim. Ancak o dedikleri imzalanan kağıt var ise bana neden TC numaramın üzerine para yatırıldı. Devlet o kadar mı dikkatsiz. Devlet her şeyi düşünür. Benim hak etmediğim düşünülüyorsa bana neden maaş bağlanıyor, bana neden para yatırılıyor öyle bir imza attıysa" diye konuştu."PARAYI ALMAK İÇİN KOŞTURAN İNSANLAR ONLAR"Şehit eşinin ailesine de seslenen Acem, sözlerini şöyle sürdürdü:"Kızları olsaydı beni anlarlardı zaten. Kızları olmadığı için anlayamazlar. 7 yemeğini yedikten sonra, 7’si bile çıkmadan gidip evrakları yapıp, parayı almak için koşturan insanlar onlar. Ben canımla uğraşırken gidip evraklarını yapan insanlar onlar. Ben hiçbir evraka elimi sürmedim, jandarmadan kağıt almadım, onu yapmadım bunu yapmadım. Askerler bile bana telefon açıp, ’gelmeyecekseniz biz gelip sizi alıp götürelim, imza atın’ demişlerdir. Ben 1, 1,5 ay sonra gidip imza atmışımdır. Yani ben imza atmasam onlar hiçbir şekilde, hiçbir şeyden hak alamayacaklardı. Ben para düşkünü bir insan da değilim. Hakkımsa hakkım yatırıldığı için bunları kullanıyorum. Yasal olarak evli olmasaydım zaten böyle bir şey olmazdı.""BENİ REZİL ETTİKLERİ İÇİN KESİNLİKLE BU PARAYI İADE ETMEYECEĞİM"13 senedir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) yaşadığını ifade eden Ayşegül Acem, "Orada ailemle yaşıyorum. Eşimle de zaten orada tanıştım. Geldik buraya düğünümüzü yaptık. Ben orada yaşıyorum, orada büyüdüm. Burada yaşamıyorum, buraya ameliyat için geldik. Ben kötüysem, diğer gelin de mi kötüydü. 2 çocuğuyla birlikte neden evi terk etti. Bu kaynanamızın bize yaptıklarından dolayıdır. 2 aylık evlilik diyorlar. 2 aylık evlilik süreci geçirmek için evlenmez insanlar. Ben bir ömür boyu yaşamak için onunla severek evlendim. Kim ister ki evlensin, 2 ay sonra ayrılsın. Ben bunu insanlara söylüyorum. Ben bu şekilde olmasını istemedim. Ancak ailesi, annesi beni bu hale getirdi. Onları Allah’a havale ediyorum. Allah her şeyi görüyor ve biliyor. Onlar zaten zannediyorum ki oğullarının canında değiller, paranın peşine düşmüş insanlar. Senin oğlun ölmüş, canından can gitmiş, sen nasıl paranın peşine düşebiliyorsun, ben bunu anlamıyorum. Artık parayı vermek için düşünmüşsem bile beni rezil ettikleri için kesinlikle bu parayı iade etmeyeceğim. Rezil ettiklerinden dolayı da bir yasal işlem başlatacağım. Hiç merak etmesinler. Artık mahkemede görüşeceğiz. Zaten benim parayı vermemi sağlamak için böyle bir şey yapıyorlar. Benim yenilmemi, vazgeçmemi istiyorlar. Böyle yaparak beni daha çok güçlendirdiler. Hiçbir şekilde de onlara yenilmeyeceğim" şeklinde konuştu.