Başkent Ankara’da bir zamanlar Ulucanlar Yarı Açık Cezaevi içerisinde yer alan sokak şimdi Sanat Sokağı olarak sanatçılara ve birbirinden değerli el işçiliklerine ev sahipliği yapıyor.Sanat Sokağı’nda ebru sanatından, mozaik döşemeciliğe ve ahşap oymacılığından tezhip sanatına kadar çeşitli alanlarda çalışmalar yapılıyor. Sıklıkla üniversite öğrencilerinin seçmeli ders olarak aldıkları sanatları yerinde inceleme fırsatı bulduğu atölyelerde, sanata ilgisi olanlar için özel dersler de verilebiliyor. Sanat Sokağında atölyesi olan Elif Hanım Yarar, ebru sanatında insanın suyun enerjisiyle bütünleştiğini, insanı rahatlatan ve huzur veren bir sanat olduğunu söyledi. Ders için gelen öğrencilerin burada çok güzel vakit geçirdiğini ifade eden Yarar, "Öğrenciler buradan rahatlamış olarak dönüyorlar, teorik derslerin arasında böyle dersler de görmek onlara çok iyi geliyor. Aynı zamanda özel öğrencilerim de var. Aralarında mimar emeklisi, öğretmen emeklisi ve hemşire öğrencilerimiz de var. Yetişkinlere de ders veriyoruz. Ben yıllardır insanın haftada kendine ayıracak zaman olması gerektiğini söylüyorum. Biz yıllarca çalışmaktan fırsat bulamadık, şimdi emekli olunca hemen kendimizi buna verdik. Evde oturan emekli hanımlara sesleniyorum, bütün günlerini evde geçirmesinler. Bu ebru sanatı olur, cam üfleme olur veya resim olur. Şu an günümüzde çok fazla imkan var. Bizim gençliğimizde bu kadar imkan yoktu. Mutlaka kendilerine zaman ayırsınlar sanatsız kalmasınlar" şeklinde konuştu.Suyun enerjisiSeçmeli olarak ebru sanatı dersi alan Hacettepe Üniversitesi Biyoloji bölümü son sınıf öğrencisi Didem Ergin ise ebru sanatının gerektirdiklerini yapmaya çalıştığını ifade ederek bu sanatın suyun enerjisinden kaynaklanan çok dinginleştirici etkisi olduğunun altını çizdi ve sözlerine şu şekilde devam etti:"Ebru sanatı çok dikkat gerektiriyor. Boyaları veya kitresi hepsi özen istiyor. Çok meşakkatli bir sanat aslında. Biz de bir dönem içinde ne kadar öğrenebilirsek öğrenmeye çalışıyoruz. Şu an için hobi amaçlı öğreniyorum ama ileride sanata da dönüştürmek isterim. Herkes ebru hakkında bir şeyler öğrenmeli."Millattan önce 3 binlere dayanan sanatMozaik sanatıyla uğraşan atölye sahibi Gülten Alcan ise, bu sanatın ev dekorasyonlarında; sehpa, masa, duvar panolarında kullanılabildiğini ve gerçek mozaik ile de havuzların, bahçe duvarlarının ve yolların süslenebileceğini ifade etti. Türkiye’nin mozaik yönünden çok zengin olduğunun altını çizen Alcan, "Millattan önce 3 binlere dayanan bir sanat bu. O dönemlerde zenginlerin villalarının tabanları mozaiklerle süslenmiş. Bu eserler günümüzde yer altından çıkartılıyor, Güneydoğu Anadolu bölgemiz özellikle mozaik yönünden çok zengin. Gaziantep’te, Hatay’da ve İstanbul’da müzelerimiz var. Gaziantep’teki dünyanın en büyük müzelerinden birisidir" diye konuştu.Emine Süsoy da tezhip sanatı atölyesinde öğrencilerine Osmanlıca yazılarına motifler yapmayı öğretiyor. Eğitmenler sıcak ve samimi ortamda bir arada ve sanatın içinde olmaktan oldukça mutlu olduklarını belirtiyor.