Milas'ta elektrikçi ve tornacı iki arkadaş mesleklerinin getirdiği kişisel yetenekleri, yetiştirdikleri su kabakları üzerinde sergiliyor. Bir senelik bir uğraşın ardından elde edilen su kabakları, The Kabbak’ta işlenerek ışık saçan abajurlara dönüşüyor.
İki arkadaşın şakayla başlayan ‘kabak serüveni’, The Kabbak’la devam ediyor. Bir sene önce küçük bir bahçede yetiştirdikleri kabakları, atölyede işleyerek ışık saçan abajurlara dönüştüren iki arkadaş, el emeği ürünleri 50-250 TL arasında değişen fiyatlarla satışa sunuyor. Tornacı Metin Erol, kurutulmuş işlenmeye hazır su kabakları üzerine tornacı hassasiyetiyle desenler çizip oyarken, elektrikçi Hakan Baysal da işlenen kabakları boyayarak kabaklara elektrik aksamını yerleştiriyor.
Mesleğinden dolayı kabaklar üzerine desen çizmekte güçlük çekmediğini ifade eden Metin Akas, bir sene önce başlayan kabak serüvenlerini şöyle anlatıyor; “Arkadaşım Hakan Baysal ile bir sene önce bir arkadaşın bahçesinde otururken bahçede bir kök su kabağı yetiştiğini gördük. Biz de su kabağı yetiştirip, bunları işleyip satabilir miyiz diye şakalaşmaya başladık. Daha sonra üç çeşit su kabağı tohumunu araştırıp bulduk ve alıp bahçede yetiştirmeye başladık. Uzun bir uğraşın, emeğin ardından 50 kök su kabağından 80 adet su kabağı elde ettik. Şimdi bu kabakları işlemeye başladık. Bu sene ayırdığımız tohumları yetiştirecek bir girişimci bulursak beraber çalışmayı düşünüyoruz. ”
Şişe, kepçe ve çift boğum tipi kabakların şekline göre tasarım yaptıklarını söyleyen Hakan Baysal, bu işte hayal gücü ve sabrın çok önemli olduğunu belirterek; “Su kabaklarını süs kabaklarına çevirirken uyguladığımız işlemeleri, desenleri ve yaptığımız tasarımı şekillendiren birçok etken var. Bunların başında hayal gücünüzün etkisi geliyor. Daha sonra kabağın şekli. Kabaklar şekline göre lamba, abajur, mumluk ya da dekorasyon eşyalarına dönüşebiliyor.” dedi.
Geçirdikleri işlemler sonucunda ışık saçan süs kabakları günümüzde evleri, otantik kafeleri, restoranları süslüyor. Ancak su kabakları geçmişte çok farklı amaçlarda kullanılıyordu. Yeniçerilerin sefere çıkarken su kabaklarını su matarası olarak kullandıklarını söyleyen Metin Erol, kabağın kullanımında yaşanan tarihsel evrim hakkında şunları kaydetti; “Su kabakları halen Milas’ın dağ köylerinde suyu serin tuttuğu için su kabı, pekmez, tuz, şeker ve tas olarak kullanıyor. Hatta çok eskiden çocuklar deniz kenarında, gölde yüzmeyi öğrenmek için bu su kabaklarını kullanırmış”