Ankara’nın Beypazarı ilçesinde kışlık havuç, hasadın başlamasının ardından tezgahtaki yerini aldı.
Beypazarı ilçesinde yaklaşık 6 bin yerli, 4 bin ise Suriyeli işçinin çalıştığı havuç üretimi, Türkiye’nin havuç ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını karşılıyor. Beypazarı’nda sabah erken saatlerde tarlaya ulaşan işçiler havuç sökümü yapıyor. Tarlada toplanarak çuvallara doldurulan havuçlar, yıkama tesislerine gönderiliyor. Tesislerde önce geniş bir havuzda kaba temizliği yapılan havuçlar, daha sonra yıkama makinesinden geçerek genellikle bayanların çalıştığı paketleme kısmına ulaşıyor. Sebze halleri ve marketlerde Beypazarı havucu ismi ile yer alan havuçlar, ev hanımları tarafından özellikle tercih ediliyor.
Beypazarı’nda 60 bin dönüm ekili alandan 300 bin ton havuç hasadı gerçekleşiyor. Havuçların bir kısmı günlük kullanıma, bir kısmı kuyulamaya bir kısmı da soğuk hava depolarına kaldırılıyor. Kuyulardaki havuçlar Şubat-Mart aylarına kadar, soğuk hava depolarına koyulan havuçlar ise Mayıs-Haziran aylarına kadar sevkiyatı yapılıyor.
Havuç üreticisi Erhan Kızılay, 1 yıl boyunca aralıksız havuç üretiminin olduğunu belirterek kış havuç hasadının güzel başladığını söyledi. Havaların mevsim normallerinin üzerinde gitmesi, yağış olmaması gibi durumların havuç üretimini etkilemediğini vurgulayan Kızılay, en zor dönemlerin toprak üzerinin buz tuttuğu dönemler olduğunu aktardı. Tarlada çalışan işçilerin tamamının Suriyeli vatandaşlardan oluştuğunu belirten Kızılay, “Hasadımız güzel başladı. Bir sıkıntımız yok. Şartlar yoğunlaşacak ama bizim de buna karşı tedbirimiz var. Havaların sıcak gitmesi bizi şu anda etkilemiyor. Kış hasadında dönüm üzerinden ortalama 6-7 tonluk bir verim bekliyoruz. Şu anda bizimle birlikte 30 işçi çalışıyor ve çoğu Suriyeli. Suriye’den geldiler, burada çalışıyor. Kış hasadı olduğu için yağmur, çamur oluyor. İşçiler soğuk havalarda çalışmak istemiyor, günler kısa sürüyor, pazarda da belli başlı sıkıntılar yaşıyoruz. Bizim 365 gün havucumuz var. Havuç kış ürünü. Biz Şubat, Mart ayına kadar hasadımızı yapıyoruz. Bu aylardan sonra depoda kalan havuçlarımızı sunuyoruz. Haziran ayında taze ürünümüz çıkıyor ve böylece devam ediyoruz” dedi.
“Zarar ediyoruz. Havuçtan 1 kuruş bize kalmıyor”
Bulundukları bölgede su sıkıntısı yaşadıklarını söyleyen Kızılay, bu durumun üretimi etkilediği aktardı. Özellikle yaz aylarında tarlada çalıştıracak işçi bulma konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirten Kızılay, kullanılan makinelerin de giderlerinden dolayı maliyetin arttığını vurguladı. Havucun kilosunu 80 kuruş gibi bir rakama sattıklarını söyleyen Kızılay, çiftçinin kar edemediğini, aksine zararda olduğunu da sözlerine ekledi. Kızılay, “Çok zorluklar yaşıyoruz aslında, özellikle iklimsel sıkıntılar bunlar. Sularımız azaldı. Yaz aylarında işçi bulmakta zorlanıyoruz. Makineye döndük artık. Makinenin de maliyetleri çok fazla. Mazot pahalı, tohum pahalı; bunlar hep dışarıdan geliyor. Ama bizim ürünlerimiz dışarıya gitmiyor. Fiyatlar bizi kurtarmıyor. Kilosunu 70-80 kuruşa satıyoruz. Ürünümüzü İstanbul Hali’ne gönderiyoruz orada da 1 lira 30 kuruş gibi fiyatlara satılıyor. Bu da bizi kurtarmıyor açıkçası. Nakliye, işçilik, paketleme, kasa gibi maliyetler bindiği için halde 1 lira 30 kuruşa satılan havuçtan bize 1 kuruş kalmıyor. Zarar ediyoruz şu anda” ifadelerini kullandı.
“Tüm zorlukları kadınlar çekiyor”
Mardinli olan ve 25 senedir Beypazarı’nda ikamet ettiğini söyleyen Türkan Çur, 3 senedir bulunduğu tarlada çalıştığını belirtti. Çur, kadın olarak tarlada çalışmanın zorluklarını anlattı. Çur, “Kadın olarak çalışmak tabii ki zor oluyor. Evin hanımı olmak daha kolay olur. Burada çalışıyorum, yoruluyorum. Eve gittiğimde de evin işleri oluyor. Tüm zorlukları kadınlar çekiyor. Havuç hava soğuk olunca daha iyi oluyor. Yazın fazla kazanamıyoruz. Saat 11’e kadar anca kazılıyor sonra sıcaktan çalışılmıyor. İşverenlerle, işçiler arasındaki bağlantıyı ben kuruyorum. Çünkü kendileri dil bilmiyor. 3 senedir de benim yanımda çalışıyorlar. Her şeyi anlayamasam da anlaşıyoruz. Baştaki çavuş iyi oldu mu onlar işçileri çalıştırıyor. Ben okuma yazma bilmiyorum o yüzden buranın çavuşu benim oğlum. Onları getirip, götürmeyi, hesap kitabını o yapıyor. Ben de işçilerin başındayım. Biz devamlı havucun içinde olduğumuz için fazla kullanmıyoruz, sevmiyoruz” diye konuştu. Havuç tarlasında çalışan Suriyeli Havari, Suriye’de kadınların çalıştığını, erkeklerin ise iş sahibi olmadığını belirterek, “Suriye’de çalışmıyordum. Burada çavuş iyi, çalışmak zor değil. Memnunum” diye konuştu.
“Türkiye’nin en güzel havucunu yetiştiriyoruz”
Tarladan gelen havuçlar yıkandıktan sonra 4 kategoriye ayrılmak üzere Selma Demiraslan ve çalışma arkadaşlarının önüne geliyor. Eşinin iş yeri olmasına rağmen büyük bir özveriyle çalışan Demiraslan, yaptığı iş zor da olsa keyif alarak çalıştığını söyledi. Demiraslan, “Ben 24 senelik evliyim, 24 senedir bu işi yapıyoruz eşimle beraber. Çalışmanın kadın olarak tabii ki zorlukları var. Evinin işi, çocuklarının aşı da sana kalıyor. Her sabah 06.30 ile 07.30 arasında buradayız. Akşam saat 17.30’da evimizde oluyoruz. Kendine göre zorlukları var bu işin. Biz burada havuç paketliyoruz. Havuç, tarladan bize yollanıyor, yıkanıyor ve önümüze geliyor. Biz burada havuçları 4 çeşit olarak ayırıyoruz. Sağlam havuç, iri havuç, çıtır havuç ve kırık havuç olarak ayırıyoruz. Pazara ve hale bu şekilde yolluyoruz. En çok tercih edilen tabii ki de sağlam havuç. Her şeyde kullanabilirsiniz havucu. Biz ailecek çok seviyoruz; kavurması, salatası, yemeğini yapanlar var. Ben burada çalışırken her gün 1 kilo havuç yiyorumdur. Benim kızım, yağda kavurup nane, karabiber, sarımsaklı yoğurtla yemesini çok seviyor. Tavsiye ederim herkese. Akşam eve gittiğimde tabii ki emeklerimin karşılığını alıyorum. Burada eşime yardım etmek için çalışıyorum. Ben, havuç olarak Beypazarı’ndan başkasını tanımıyorum. Beypazarı havucundan daha güzel havuç yetiştiren yoktur. Türkiye’nin en güzel havucunu yetiştiriyoruz” şeklinde konuştu.