Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde en yaygın kullanılanların başında gelen rüzgar enerjisi, Türkiye’de ihtiyacın yüzde altısını karşılarken, İstanbul ve çevresinde bulunan Rüzgar Türbinleri havadan görüntülendi. "Enerjinin Gülleri "olarak nitelendiren rüzgar türbinleri manzarasıyla kendine hayran bırakırken , rüzgar santralleri tüm potansiyelin kullanılması halinde ise enerjinin yüzde 57’sini karşılayabilecek durumda.Rüzgar enerjisi, dış kaynaklara bağımlı olmayan, çevreye hiç zararı bulunmayan, yüksek verim elde edebilme potansiyeline sahip bir sürdürülebilir enerji kaynağı olarak biliniyor. Standart büyüklükteki bir rüzgar türbini yıllık olarak yaklaşık 600 evin tüm elektrik ihtiyacını karşılayabilecek şekilde elektrik üretimi gerçekleştirebiliyor.Türkiye’de 1998 yılında kurulan ilk rüzgâr türbiniyle rüzgar enerjisi ile elektrik üretilmeye başlandı. Ancak bu alandaki ciddi atılımlar 2005’te rüzgar enerjisini teşvik etmeye yönelik çıkarılan bir kanunla gerçekleşti.Bugün Türkiye genelinde 164 rüzgar santrali bulunuyor. Tarım, sanayi kuruluşları, üniversiteler, belediyeler ve özel kurumlar tarafından işletilen bu santrallerden ciddi bir enerji akışı sağlanıyor. İnşa halindeki rüzgar enerji santrali sayısı ise 26. Öte yandan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak geçtiğimiz günlerde yaptığı konuşmada," Rüzgarda dünyanın en büyük off-shore (deniz) projesini hazırlıyoruz. İhalesini bu yıl düşünüyoruz" demişti.İzmir ilk sıradaRüzgar enerjisinde en fazla paya sahip ilk 5 il ise İzmir, Balıkesir, Manisa, Hatay ve Çanakkale olarak sıralanıyor. Hali hazırda elektrik enerjisi üreten rüzgar enerji santrallerinin yüzde 39,06’sı Ege Bölgesi’nde, yüzde 33,74’ü de Marmara Bölgesi’nde yer alıyor. Türkiye genelinde 28 ilde işletme halinde rüzgar enerji santrali bulunuyor."Ortadoğu için petrol neyse Türkiye için de rüzgar o"Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Sarıtepe Kampüsü Rüzgar Enerji Santrali Proje Koordinatörü Emre Otay, rüzgarın Türkiye için önemini anlattı. Rüzgar enerjisini nükleer olarak nitelendiren Otay, "Ortadoğu için petrol neyse Türkiye için de rüzgar bence o. Asya’dan Avrupa’ya at başı gibi girmiş yarımadanın en büyük özelliği 3 büyük denizi birbirinden ayırması. Bu denizlerin ve atmosferik sistemlerin oluşturduğu havanın değişimlerinde sürekli rüzgar oluşuyor. O yüzden bu rüzgarlar bizim petrolümüz, enerjimiz hatta nükleerimiz bile diyebilirim. Türkiye’nin rüzgar potansiyeli sonsuz. Ülkenin kıyı şeridine göre kapladığı alan çok yüksek. Her metrekare başına aslında daha fazla rüzgar düşüyor komşu ülkelerimize oranla. Çok başarılı büyük projelerimiz var. Fakat esas kullanamadığımız kısmı bireysel veya küçük çaplardaki 1 megavatlar düzeyindeki potansiyeli hiç kullanmadığımızı düşünüyorum" dedi."Avrupa’da 2017 yılı içerisinde 4. sıradayız"Ekolojist.net kurucusu ve çevre mühendisi Pınar Özurgancı Eşkin de Türkiye’deki rüzgar enerjisi üretimi hakkında rakamsal bilgiler verdi. Rüzgar alanında ilerlemelerin yaşandığını belirten Eşkin, "TÜREB’in 2017 yılı sonunda yayınladığı Türkiye Rüzgar Enerjisi İstatistik Raporu’na göre 2017 yılı sonunda 6872 megavatlık bir kurulum gücüne sahibiz. 2017 yılı içinde 766 megavatlık rüzgar enerji santralini devreye almış durumdayız. Bu Türkiye açısından güzel bir gelişme hatta Avrupa’da 2017 yılı içerisinde 4. sıradayız, dünyada da 8. sıradayız. Dünya geneline bakacak olursak ilk sırada Çin yer alıyor. Türkiye şu an hali hazırda kurulu gücüyle elektrik enerjisi ihtiyacının yalnızca yüzde 6’sını karşılayabiliyor. Türkiye tüm bu potansiyeli kullanacak olursa, sadece onshore’da (kıyıda) bile yüzde 44’lük elektrik enerjisi ihtiyacını rüzgar enerjisinden karşılayabilir. Toplam güce bakacak olursak yani onshore’da (kıyıda) ve offshore’da (denizde) elektrik enerjisi ihtiyacımızın yüzde 57’sini rüzgar enerjisi santrallerinden karşılayabilir." dedi.Pınar Özurgancı Eşkin ayrıca Avrupa ülkelerindeki rüzgar enerjisi durumunu da değerlendirdi. Potansiyeli Türkiye’ye oranla düşük olmasına rağmen Almanya’nın örnek bir ülke olduğunu kaydeden Eşkin şöyle konuştu:"Almanya’da Türkiye’ye oranla yüzölçümü neredeyse yarısı kadar düşük. Potansiyeli de Türkiye’ye oranla yüzde 25 daha düşük olmasına rağmen her yıl 5 bin megavatlık rüzgar enerji santralini işletmeye alabiliyor durumda. O yüzden Almanya örnek ülkeler arasında. Danimarka aslında çok güzel bir örnek. Toplam elektrik enerjisi ihtiyacının yüzde 140’ını rüzgar enerjisi santrallerinden karşılayabiliyor durumda. Bu demek oluyor ki kalan enerjisini de ihraç edebiliyor." Öte yandan Çatalca ,Çanta ve Boğaziçi Üniversitesi Sarıtepe Kampüsü’nde bulunan rüzgar türbinleri havadan görüntülendi. Görüntülerde rüzgar türbinleri seyrine doyum olmayan bir manzara oluşturdu.