Hasan Kalyoncu Üniversitesinin (HKÜ) ev sahipliğini yaptığı Türkiye’nin en proaktif, ’Psikoloji Bölümünün organize ettiği ve artık marka haline gelen “Psikoloji Gündeminin” yedincisi Kongre ve Kültür Merkezinde (KKM) gerçekleştirildi.Psikoloji Gündemi 7 sempozyumunda ’Okul Psikolojisinde Güncel Konular’ konusu ele alındı. Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ), Psikoloji Gündemi 7 Sempozyumuna ev sahipliği yaptı. Gaziantep ve çevre illerden psikologların, psikolojik danışmanların ve rehber öğretmenlerin katıldığı sempozyumda “Okul Psikolojisinde Güncel Konular” konusu tüm detaylarıyla ele alındı. Açılış konuşmasını yapan HKÜ Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz, “Katılımcı profili, yoğun katılımcı sayısı ve doyurucu bilimsel içeriği ile ’Okul Psikolojisinde Güncel Konular’ temalı bu etkinliğin şehrimize ve bölgemize hayırlı olmasını diliyorum. Okul öncesi ve okul çocuklarında depresyon ve hiperaktivite ve diğer psikolojik problemler sıklıkla görülmeye başlanmıştır. Bu sorunlar çocuk ve ergenin yaşam kalitesini pek çok alanda olumsuz yönde etkilemekte, okula ve hayata uyum sürecini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle çocuklarımızın ve gençlerimizin psikolojik sorunlarına önlem almak için erken girişimde bulunulması oldukça önemlidir. Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak okul psikolojisine dikkat çekmek için düzenlediğimiz bu sempozyum da çok değerli bilim adamlarının sunumlarının katılımcılarımıza fayda sağlayacağına ve bu sempozyumun verimli olacağına tüm kalbimizle inanıyoruz. Hasan Kalyoncu Üniversitesinin bir mensubu olarak imkanlarımız elverdiği sürece bu tür çalışmaları desteklemeyi görevimizin gereği sayıyorum” dedi.Sempozyum’da konuşma yapan Marmara Üniversitesi Ölçme ve Değerlendirme ABD Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Otrar, “Sosyal Öğrenme Kuramı Açısından Değerlerin Kazanılması ve Değerlerin Ölçümü Sorunu” konusunu ele aldı. Otrar konuşmasında, “Gelişimi anne karnında başlayan insan ilk kez aile sosyal ortamı içinde gözünü açar, yeni geldiği bu dünyada gelişimini sürdürür. Bu gelişim sürecinde pek çok özellik kazanılacak; kazanılan bu özellikler de çocuğun hem kendine yeter olmasına hem de içinde bulunacağı sosyal ortama uyum sağlamasına yarayacaktır. Birçok kuramsal açıklama, çocuğun gelişim sürecinde en önemli sosyal etkenin aile olduğunu vurgulamaktadır” dedi.Eğitimde psikolojik açıdan normale duyulan ihtiyaç, normalin ölçüsü ve çeşitleri hakkında bilgi veren Marmara Ünv. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ABD Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Sezgin ise, “Psikoloji bilimi ilerleyen zaman dilimi içerisinde normalin ölçüsü ve paranormal kelimesini kullanmanın önemini daha sağlam zemine oturtacak bir kavram çeşitliliğine ve ölçüsüne kavuşacaktır. Zira bir bilim için çok kısa bir süre olarak kabul edilecek geçmişine rağmen davranışcılıktan bilişselciliğe ve oradan da insani psikolojiye kadar çalışma sahasını çeşitlendiren psikoloji bilimi bu konuyu da daha sağlam bir zemine oturtacaktır” ifadelerini kullandı.“Postmodern Terapiler ve Psikolojik Danışman” konusuna değinen Marmara Ünv. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ABD Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. A. Nilgün Canel ise "Psikolojik danışmanlar seans esnasında kendilerini yetkin ve beceri sahibi hissetmeye ihtiyaç duymaktadır. Yapılan araştırmalar, psikolojik danışman adaylarının, bazı psikolojik danışma becerilerinin işlevlerini kavramakta veya bu becerileri kullanma konusunda zorluk yaşadıklarını ve beceri geliştirici uygulama ve eğitimlere ihtiyaç duyduklarını göstermektedir” diye konuştu.MÜDAHALE YAKLAŞIMLARIMarmara Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ABD Öğretim Üyesi Doç. Dr. Müge Yüksel, “Altı yaşına gelen bütün sağlıklı çocuklar, okuma-yazma öğrenecek bilişsel gelişim düzeyine erişirler. Bu beceriyi kazanma adeta başarı ile eşdeğer tutulur. Oysa bireysel farklılıklar nedeniyle bütün çocuklar okuma-yazmayı aynı anda öğrenemezler. Öğrenmeye engel olabilecek çeşitli nedenler vardır. Bunlardan birisi de öğrenme güçlüğüdür. Öğrenme güçlüğü adı verilen sorunu yaşayan çocuklarda bilişsel yapı altı yaşa kadar tamamlanmamıştır. Öğrenmeye yardım eden zihinsel organizasyon bazı okula başlayan bir çocuktan beklenen, okula uyum sağlamasıyla beraber okuma-yazma becerisini kazanmasıdır. Bakımlardan yeterli değildir. Okuyamazlar, yazamazlar, matematikte zorluklar yaşayabilirler; ancak zeka düzeylerinde bir sorun yoktur. Okuyamadıkları ya da yazamadıkları için zeka düzeylerinden kuşku duyulur. Böyle bir durumla karşılaşıldığında aileler paniğe kapılabilir, öğretmenler de öğretememenin sıkıntısını yaşayabilirler. Sonuçta giderek büyüyen sorunlar yumağıyla etrafındakiler çocuğa yüklenebilir” ifadelerine yer verdi.Psikoloji Gündemi serisinin yedincisi, katılım belgelerinin verilmesiyle ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.