İLYAS GÜN - Sinop'un Ayancık ilçesinde yaşanan sel felaketinde büyük kayıpların yaşandığı Babaçay köyünde, 36 yıl önce yapılan ve selde büyük hasar gören 19 afet evi tahliye edilmeye başlandı.
Sel felaketi nedeniyle 15 kişinin yaşamını yitirdiği ve 40 evin yıkıldığı Babaçay köyünde, 1963 yılında yaşanan afetten sonra 1985 yılında inşa edilen 19 afet evi, 11 Ağustos'taki selde büyük hasar gördü.
Evlerinin yıkım kararı alınmasıyla 19 afet evinin tahliyesine başlandı.
Boşatılan evler iş makineleri ile yıkılırken vatandaşlar ise selden geriye kalan eşyalarını alıp, kamyonlara yükledi.
Babaçay köyündeki çalışmalar havadan da görüntülendi.
Köy sakinlerinde Şeref Şahin, AA muhabirine, afet evlerinde yaşadığını ve sel esnasında çok zor saatler geçirdiklerini anlattı.
Evde 9 kişi olduklarını belirten Şahin, "Sel sularının getirdiği taşlar kütür kütür evin duvarına vuruyordu, korkuyorduk. Çatıya çıktık helikopter geldi, çok fazla kişiyi alamadı. Bizi almak için 2 sefer yaptı. Askeriye bizi kurtardı, Allah razı olsun onlardan. Biz zaten toprak kayması nedeniyle 1963 yılında afeti yaşamıştık. Bu evleri afet evleri olarak yapmışlardı, bu afet ikinci. Tekrar bir daha evlerimizden göçeceğiz. Selden kurtulduğumuza bile sevinemiyoruz. Evimizin içindeki her şeyimiz bataklığın içinde. Eşyalarımı bile yeni almıştım." dedi.
- "Arabada mahsur kaldık beni de oğlum kurtardı"
Afet evlerinde yaşayan Şükrü Erel ise yağmurun gece başladığını, bir süre sonra kesildiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Gece 11.30'da yağmur başladı. Sular yükselince herkes evinden uzaklaştı ancak gece 01.00'de yağmur kesilince sular çekildi. Bizde bir rehavet oluştu. Gece 3.00 gibi tekrar yağmur başlayınca asıl yıkımlar o zaman başladı. Kaçan kaçana, hepimiz çatılarda mahsur kaldık. Çatılarda bazılarımız 18 saat kaldı, bazılarımız 2 gün kaldı, bazı komşularımız da sular çekilince kendi imkanlarıyla kurtuldu. Yani bir cehennem yaşadık. Ben de buradan aracımla kaçtım. Arabada mahsur kaldık, beni de oğlum kurtardı. Eşim ve 88 yaşındaki annemle kaçarken ağaçlar devrilince dere yatağında mahsur kaldık. Sabah saat 5.00'e kadar suyun içinde kaldık. Oğlum, bizim onların bulunduğu yere gelemediğimizi anlayınca yaya olarak bizi kurtardı. Kurtulduğumuza sevinemedik çünkü komşularımız çatılarda kaldı diye üzüldük. Üç gün bizim azabımız sürdü."