Selçuk Üniversitesi’nde “Anayasalar ve Siyaset” konferansı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop tarafından gerçekleştirildi.Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, “Siyaset kurumunun önemini vurgu yapmak istiyorum. Özellikle ülkemizde şu sancılı dönemde ülkeyi bir arada tutan ve parlamenter demokrasimizi güçlü kılan tüm siyasetçilere teşekkür ediyorum. Bütün olumsuzluklara rağmen ülkemizin geleceği için kanunlar değiştirildi ve anayasa değişiklikleri oldu. Ülkemizi sulh sela içerisinde tutmayı başardılar. Siyaset kurumuna iktidarı ve muhalefetiyle teşekkür etmek istiyorum. Dirençleri aşmaya çalışıp ve aynı zamanda da halkın refahını, memnuniyetini ve mutluluğunu temin etmeye çalışıyorlar. Üniversite olarak öncelikle ülkemizin geleceği ve halkımızın refahına katkı sağlayabilmek çabasıyla hareket ediyoruz. Bu açıdan bize düşen vazife, devlete destek olmak, devlet işlerini kolaylaştırmak ve devlet adına projeler yapmaktır. Bu düşünce ve amaçla yaklaşık iki yıl önce yola çıktık ve aynı çerçevede de çalışmalara devam ediyoruz. Bu arada en önemli iş kıymetli hocalarımıza düşüyor. En önemlisi siz gençlerimizi geleceğe yetiştirmektir. Çünkü siz bu ülkenin geleceğisiniz bu vesileyle mümkün olduğu kadar sizleri moral birikim ve kimlik açısından geleceğe daha güçlü hazırlamak adına bu konferansları çok sık yapmayı arzu ediyor ve yapıyoruz” diye konuştu‘Anayasalar ve Siyaset’ konferansına konuşmacı olarak katılan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, “Türkiye’nin en büyük şehirlerinden Konya’da ve yine en büyük ikinci üniversitesinde bulunmaktan dolayı memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim. Sizlere hitap etmek imkanını sağladığı için Rektör Hocaya da teşekkür ediyorum” dedi.Anayasalar tarihinden söz eden TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop, “II. Dünya Savaşı öncesi anayasa, devletin haklarını garanti altına alan, temel yapısı ve işleyişini düzenleyen güçlü bir hukuk olarak tasarlanmıştır. II. Dünya Savaşı sonrasında ise anayasalara yeni bir fonksiyon yükleniyor. Bu anlayış hem seçim olsun hem de ülkeyi bizim çocuklar yönetsin anlayışıdır. Bunu sağlayacak bir metin anayasaya dönüştürülüyor. Türkiye’de mademki her zaman bizim çocukların kazanmasını sağlayamıyoruz, o zaman kim kazanırsa kazansın belli parametrelerin dışına çıkmadan ülkeyi yönetsin anlayışı hakim oluyor. Bu açıdan siyasetin temel ilkelerini, ekonominin, sosyal ve kültürel hayatın çerçevelerini belirleyen hükümlerin anayasada belirlendiğini II. Dünya Savaşı sonrası görüyoruz. Kurumlar ve işleyiş mekanizmaları da anayasalara konulmaya başlanıyor. Siz neyi savunursanız savunun seçimi hangi iddialarla kazanırsanız kazanın iktidara geldikten sonra sizin uygulayacağınız çerçeve her konuda aşağı yukarı bellidir. Çünkü anayasa konunun kabataslak çerçevesinin belirlemiştir. II. Dünya Savaşı sonrası anayasanın temel paradigması budur” diye konuştu.“27 Mayıs sadece darbelerin başlangıcı değildir”27 Mayıs 1960 darbesinin Türkiye’de sadece darbelerin başlangıcı olmadığının altını çizen TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop, gerçek manada Türkiye’nin uluslararası sistematik anlamda kontrolünün ele geçirildiği bir tarih olduğunu da belirtti. Darbeyle gelen iktidarın kalıcı olmadığını ifade eden TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop, “Türkiye’nin kendilerinin yönetmesi gerektiğine inan bir kesim serbest seçimle iktidar olamayacağını anlıyor. İlk akla gelen yol askeri darbedir. Ancak çok uzun süre kalcı olmazsınız. Dolayısıyla seçimi kazanamayan bir düşüncenin iktidar olması için bir formül arayışı ortaya çıkıyor. 1961 Anayasası uluslararası gelişmelerle kesişerek bu anlayış içerisinde hazırlanıyor. 1961 Anayasası’na Meclis’te tartışılan ilk haliyle baktığınızda aslında hükümetin elinde olan bir sürü karar mekanizmasını elinden alıyor. Uluslararası sistemi özellik Türkiye’yi kontrol edebilecek bir yapıyı anayasal sistemi içerisinde Türkiye, 1961 yılında kabul ediyor” ifadelerini kullandı.O dönemde anayasanın Türkiye’yi yönetmek için ikinci bir yol olduğunu söyleyen Şentop, siyaset alanının önemli bir şekilde daraltıldığının altını çizdi. 2002 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde bir siyasi hareketin başlatıldığını vurgulayan TBMM Anayasa Komisyonu Şentop, siyasetin kendisine verilen yetkiye sahip çıkarak kendi gücünü sonuna kadar kullanıp alanın genişlettiğine ve Türkiye’yi kontrol etmeye çalışan uluslararası sistemin alanının daraldığına vurgu yaptı.“16 Nisan yüzyıllık bir değişimdir”2010-2011 yılından itibaren yeni anayasa tartışmalarının başladığını dile getiren TBMM Anayasa Komisyonu Şentop, “Nihayet anayasa ile ilgili 16 Nisan’da yapılan bir referandumla bir hükümet sistemi değişikliği gerçekleşti. Yeni anayasal sistem, 16 Nisan’la birlikte gerçekleştirilen referandum 1961’le başlayan uluslaarası anayasal sisteminin tasfiye edildiği, milletin seçtikleriyle yeni bir anlayış paradigma ve siyasetin etkin olduğu bir anlayıştır. 16 Nisan, yüzyıllık tarihimizin önemli bir dönüşümdür” diye konuştu.15 Temmuz müdahalesinin uluslararası sistemin Türkiye’deki taşeronu olan FETÖ örgütünün öncülüğünde gerçekleştirilen bir girişim olduğunu söyleyen TBMM Anayasa Komisyonu Şentop, “15 Temmuz’da yapmaya çalışılan şey intihar teşebbüsüdür. Bu süreçte dikkate alacak olursak aslında bu dönemde başarılı olmayacak bir teşebbüsüdür. Türkiye’de darbecilik bitmiştir. İktidar olmadan yönetme durumu 2002 yılında bertaraf edilmiştir” dedi.TBMM Anayasa Komisyonu Şentop, Dünya’nın yeniden kurulacağı bir dönemde etkili bir aktör olarak görev ifade edebilmesi için Türkiye’nin kendini yeniden kurması gerektiğini belirtti. Konferans hediye takdiminin ardından sona erdi.Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Anayasalar ve Siyaset” konferansına Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, AK Parti Bursa Milletvekili İsmail Aydın, AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ahmet Kağan Karabulut, Prof. Dr. Mehmet Okka, Prof. Dr. Özdemir Koçak, Genel Sekreter İbrahim Halıcı, AK Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı, Konya Cumhuriyet Başsavcısı Bestami Tezcan, bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, dekanlar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.