Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mevlana Araştırmaları Enstitüsü tarafından ‘Hz. Mevlana’nın 743. Vuslat Yıldönümü Etkinlikleri’ kapsamında düzenlenen ‘Gönlümüzdeki Mevlana Söyleşileri’nde bu yıl Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin’in moderatörlüğünde ‘Kültür ve Medeniyetimizde Hz. Mevlana’ konusu tartışıldı.Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşiye Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Okka ve Prof. Dr. Ahmet Kağan Karabulut, dekanlar, müdürler, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Söyleşiye, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Taş, Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Yıldız ise konuşmacı olarak katıldı.Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Ali Temizel, “İnsanlık tarihinde bazı şahsiyetler vardır. Tarihin ve siyasetin onları bir milletin ya da toplumun coğrafi sınırları içerisinde tutmaya gücü yetmez. Çünkü onların ortaya koyduğu düşünce yaklaşık herkesin isteğine cevap verebilecek özelliktedir. Bundan dolayı insanlığın ortak değeri olarak gelişip serpilirler. Bugün Hz. Mevlana’nın konumu da budur. 700 yılı aşan bir süredir Hz. Mevlana düşünceleri ve telkinleri diriliğinden ve yol göstericiliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Eserleriyle bizlere mesajlar gönderen önemli bir manevi kaynaktır. Bize düşen görev de bunu en iyi şekilde gönüllere ulaştırmaktır” dedi.“8 önemli etkinliğe ev sahipliği yapıyoruz”Açılış konuşmasının ardından söyleşiye geçildi. Söyleşinin Moderatörü Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, “Hz. Mevlana etkinlikleri üniversitemizde oldukça verimli geçiyor. 8 önemli aktiviteye ev sahipliği yapıyoruz. Bu önemli etkinliklerimizden biri de bugünkü söyleşimiz. Bu etkinlikle Anadolu topraklarındaki önemli bir medeniyet olan Selçuklu Medeniyetinin en önemli mimarlarından biri de Hz. Mevlana’dır. Günümüzdeki hoşgörüsüzlüğün, zulmün, vahşetin ve acımasızlığın ilacı aslında Hz. Mevlana’dır. Öğretilerinde biz bunu görüyoruz. o yüzden Hz. Mevlana’yı her zamankinden daha iyi anlamaya muhtacız” diye konuştu.“Mevlana’nın 7 öğüdü diye bir şey yok”Söyleşide ilk sözü Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs aldı. Konuşmasında Prof. Dr. Örs, “Medeniyetle kültür bağlamında dünyada ve Türkiye’de son dönemlerde yoğun bir ilgiyle karşılaşan Hz. Mevlana gerçekten doğru anlatılabiliyor mu, gerçekten doğru anlaşılabiliyor mu, biz hangi Mevlana’yı anlatıyoruz, hangi Mevlana’yı üretiyor veya tüketiyoruz noktası üzerinden konuşmak istiyorum. Her şeyden önce Hz. Mevlana’yı 20. yüzyıla taşıyan ve O’nun ilmi, kültürel ve irfani devam ettiren bizim kendi öz geleneğimiz olmuştur. Osmanlı Devleti de Mevlevilik geleneğinin de yaşadığı geniş bir alan olmuştur ve bugüne kadar bu gelenek ulaşmıştır. Eserlerinde binlerce şiiri, rubaisi, gazeli ve daha nice güzel sözü olmasına rağmen yıllardır bir beyit, bir rubai ve kendisine ait olmayan 7 söze sığdırılmış olması beni üzüyor. Hz. Mevlana’nın 7 öğüdü diye bir şey yok. Hiçbir eserinde böyle bir şeye rastlamıyoruz. Mevlana’nın Konya’nın bir markası değil bir manevi değeri olduğunu tekrar gündeme getirmelisiniz. Mevlana’nın ticari bir markaya dönüştüğünü üzüntüyle izliyorum. Bu ticari değerler batılı kapitalist toplumların değerleridir. Manevi değerlerimizi tüketmemeliyiz. Hz. Mevlana’yı dünyaya doğru tanıtırsak o zaman hem kendisinin hak ettiği ve layık olduğu davranışı ona karşı sergilemiş oluruz hem de doğru bir Mevlana algısını dünyaya göstermiş oluruz” dedi.Hz. Mevlana’nın şiirlerinde tespit ettiği Türkçe kelimelerin nasıl kullanıldığı ve o dönemde hangi eserlerde geçtiği hakkındaki tespitlerini hazırladığı sunumuyla anlatan Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Taş, şiirlerinin genelini Farsça yazan Mevlana’nın Türkçe kullandığı kelimelere dikkat çekti.“Hz. Mevlana’yı başka dünyalara çekmek isteyenlere karşı uyanık olmalıyız”Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Yıldız ise, “Hz. Mevlana, İslam’ın temel kaynağı Kur’an-ı Kerim ve hadislerin çizdiği sınırların dışında söz söyleyen bir insan değildir. Eserlerini de birçok Hadis-i Şerif ve mealle süslemiştir. Onu bizim dünyamızdan başka dünyalara çekmek isteyenlere karşı uyanık olmak zorundayız. Kuşkusuz Hz. Mevlana’nın ışığı Konya’nın üzerine doğmuş, ışığı buradan yayılmıştır ama sadece Konya’nın değil bütün Anadolu, Balkanlar, Orta Doğu ve niceleri onun ışığından etkilenerek yaşamıştır” diye ifade etti.Etkinliğin sonunda protokol üyeleri söyleşinin katılımcılarına teşekkür plaketlerini takdim etti.