Muğla’da, "Ormancı" türküsünde adı geçen Çaybükü Mahallesi’ndeki 150 yıllık tarihi değirmen, restore edildikten sonra sergilenen antika eşyaları ve yapılan sanatsal çalışmalarla sıra dışı bir kültür sanat merkezine dönüştü.Muğla Valiliği tarafından 2005 yılında restore edilen 150 yıllık Belen Değirmeni’nde hizmet veren restoran, sıra dışı hizmetleriyle müşterilerinin ilgisini çekiyor. Ziyaretçilerini Ormancı Türküsü’nün bestekarı Tahir Erdinç ve eşi Zariye Erdinç’in maket heykelleriyle karşılayan restoran, artık kullanılmayan değirmende sergilenen antika eşyalarıyla “müze restoran”, sanatsal çalışmaların yapılıp sergilenmesiyle “kültür sanat merkezi restoran” ve kahvaltısını bitiren çocuklar için de “eğlenceli restoran olarak adlandırılıyor.Tekstil ve moda tasarımı bölümü mezunu Hasan Şimşek tarafından işletilen Belen Değirmen Restoranına gelen müşteriler, yemeklerini yemeden fotoğraflarını çekmeyi ihmal etmezken, yöresel lezzetlerden oluşan yemekleri, tarihi değirmende yeme şansı da yakalıyor. Şimşek, 2009 yılında hayatına kattığı farklılıkla Çaybükü’ne yerleşen ve buradaki tarihi değirmeni restoran olarak işletmeye başladığını belirterek, “Restoran işiyle uğraşıyoruz ama asıl işimiz tekstil ve sanat. Boş duramıyoruz. Bir taraftan kendi sanatsal çalışmalarımızı yapıyoruz hem de misafir çocuklarla resim yapıyoruz. Mesela, ‘kahvaltısını bitirenlerle resim çalışacağız’ diyoruz. Çocuklarla yaptığımız resimleri ayrıca sergiliyoruz. 3-5 sene sonra yeniden gelip yaptığı resmin sergilendiğini görüp de sevinen çocuklar oluyor. Müşterilerimize hizmet verirken, onların da rahat etmesini istiyoruz. Ebeveynler, çocuk rahat ederse rahat olur. Aksi takdirde onlar da rahat olamıyorlar” diye konuştu."Burası kültür sanat merkezine dönüştü”Her şeyiyle farklı bir restoran haline soktukları işletmelerinde, kendilerinin de geniş vakit geçirdiklerini belirten Şimşek, “Bazen uluslararası anlamda da sanatlar da yaptık. Kazakistan’dan gelen dombra sanatçıları ile yerel sanatçıların katılımıyla söyleşiler de yaptık. Daha sonra kendi resim çalışmalarıma ağırlık vermeye başladım. Bu çalışmalarımla birlikte burası kültür sanat merkezine dönüştü. Aileler çocuklarını getiriyor, ben de severek bu işi yapıyorum. Kahvaltısını bitirenler çocuklarla balonlar yapıyoruz. Çocuklar için de sıra dışı bir şey oluyor” dedi.“Fotoğrafını çekiyor ve daha sonra yemeye başlıyor”Şimşek, restorandaki yemeklerin en az mekan kadar sıra dışı olduğunu kaydetti. Şimşek, şöyle konuştu: “Yemeklere de estetik katıyoruz. Mesela salatanın havucunu ve salatalığını öylesine koymuyoruz. Birini yeşil, birini de turuncu olarak yapıyorum. Süslediğimiz de müşteriler fotoğrafını çekiyor ve daha sonra yemeye başlıyor. Asla beğenmediğimiz bir şeyi müşterimize de vermiyoruz. Bazen kişilere özel etkinlikler de yapılıyor. Burada evlilik teklifinde bulunuyorlar. İstekleri doğrultusunda burayı çok özel bir mekan haline getiriyoruz. Örneğin, 7-8 yıl önce flört ederken geldikleri mekana bugün 5-6 yaşlarında çocuklarıyla gelen müşterilerimiz var”.“Onlar için sıra dışı bir restoran burası”Antika eserlerin yanı sıra kayrak taşı ve zeytin ağacına çizilen resimlerin sergilendiği restoranın müşterilerin ilgisini çektiğini anlatan Şimşek, “Değirmende sergilenen hiçbir şey değirmene ait değil. Bu eşyalar, benim öğrencilik harçlıklarımla aldığım eşyalarım. Hiçbiri de atadan kalmadı. Evim de böyleydi. Sonra değirmen fikri oluşunca, dekorasyon da geldi yerini buldu. Bunları sergilerken, yaşlı insanlar geliyor, ‘ben böyle bir sandıkla gelin oldum’, diğer de ‘dedemin böyle bir tüfeği vardı’ diyorlar. Hepsi de ‘vardı’ diyor, çünkü kimsede bir şey kalmadı. Değerlerini anladılar ama şimdi de paha biçilemiyor. O yüzden burasını ‘müze restoran’ olarak adlandırıyorlar. Hatta bazı müşterilerimiz değirmenin olduğu bölümün fotoğraflarını çekmek istiyor, ben de ‘fotoğrafınız da çekin, yemeğini de burada yiyin’ diyorum. Burada yemek yedikleri için şaşırıyorlar. Bazen rezervasyonla gelen müşterim öncesinde telefon açıyor, ‘sobayı yakın, ben değirmende yemek istiyorum’ diyor. Çünkü onlar için sıra dışı bir restoran burası. Sonuçta müze gibi bir yerde yemek yiyorlar” şeklinde konuştu.