Türkiye Arıcılar Birliği Başkanı Ziya Şahin, son zamanlarda bazı firmaların arı ürünlerini arı yetiştiricilerinden değil de, kendilerinden almaya zorladığını iddia ederek, “Balı arı, arıyı da arıcı üretir. Bunun dışındakiler doğal değildir” dedi.
Türkiye Arıcılar Birliği Başkanı Ziya Şahin, son günlerde bal ve arı ürünlerine yönelik bazı firmaların arı ürünlerini arıcılardan değil kendilerinden almaları yönündeki açıklamalarına tepki gösterdi. Şahin, ‘Bal’ı arı yapar, arıyı da arıcı üretir. Gerisi doğal değildir” dedi.
“Bal ve arı ürünlerini arıcılar üretmiyorsa doğal değildir”
Türkiye Arıcılar Birliği Başkanı Ziya Şahin, bazı firmaların arı ve arıcılar üzerinden prim yapmaya çalıştığını iddia ederek, “Bazı firmalar ‘Bal ve arı ürünlerini arı yetiştiricilerinden almayınız, bizden alınız’ diye kamuoyuna yanlış beyanlarda bulunuyorlar. Eğer ola ki bu bal ve arı ürünlerini firmalar kendileri üretiyorsa, bize göre doğada üretmiyorlar demektir” ifadelerini kullandı.
‘Balı arı, arıyı da arıcı üretir”
Son günlerde arı ürünleri ile ilgili spekülatif açıklamaların yer aldığını belirten Türkiye Arıcılar birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, Türkiye Arıcılar Birliğinin Türkiye’deki tüm illerde teşkilatlandığını ve toplam 82 bin üyesinin olduğunu açıkladı. Şahin, “Son günlerde arı ürünleri konusunda çok değişik spekülasyonlar bulunmaktadır. Türkiye Arıcılar Birliği olarak bu spekülasyonlara karşı sustuk ve cevap vermedik. Tarihsel süreç içerisinde yaklaşık olarak bir asır öncesine bakıldığında bal ürünleri insan sağlığı için kullanılmaktaydı. İnsan sağlığı için arıcılarımızın ürettiği nadide ve organik ballar insan sağlığına katkı sağlamıştır. Yüzyıllardan bu yana da biz arıcılar bal ve arı ürünlerini üreterek halkımıza sunarız. Ne yazık ki son günlerde bazı firmaların arıcılarımızı da kullanarak, sadece firma tarafından alınması gibi, tüketicilerimizin de aklını kurcalayacak yanlış söylemler kullanılmaktadır. Bazı firmalar ‘Bal ve arı ürünlerini arı yetiştiricilerinden almayınız, bizden alınız’ diye kamuoyuna yanlış beyanlarda bulunuyorlar. Eğer ola ki bu bal ve arı ürünlerini firmalar kendileri üretiyorsa, bize göre doğada üretmiyorlar demektir. O zaman bize göre o ballar sanayi balı. Yani organik değil. Türkiye Arıcılar Birliği olarak biz doğada üretilmiş balın esas olduğu esası ile arıcılarımıza eğitim ile birlikte beslenmenin de gelecek nesillerde temel unsuru olacağı savından çalışmalar yapmaktayız. Arıcılar Birliği olarak bu konunun anlattığım yönde algılanmasını önemle rica ediyorum. Balı arı, arıyı da arıcı üretir. Arı ve arıcılığın sayesinde arı ürünleri meydana gelir” dedi.
“Arı ürünleri kullanımı yasal zemine oturtulmalı”
TAB Başkanı Şahin, arı ürünlerinin kullanımı konusunda özellikle pandemi döneminde talebin arttığını belirterek, “Pandemi sürecinde arıcıların çekmiş olduğu sıkıntılara da değinen Ziya Şahin, “Korona virüs hastalığından dolayı yaşanan sıkıntıları tüm Dünya ülkeleri çekiyor. Bütün Dünyada da özellikle arı ürünlerinde propolis, polen, arı sütü, arı zehri gibi ürünler kullanılmaktadır. Ülkemizde de bu ürünler hat safhada kullanılmaktadır. Dünya ölçeğine baktığımız zaman bu konu aynı şekilde uygulanmaktadır. Ülkemizde son 10 yılda bu ürünlerin kullanılması geliştirilmiştir. Bu konunun planlamasını da devlet yetkililerimizden ivedi bir şekilde bekliyoruz” dedi.
“Arı alanları genişletilmeli”
Türkiye Arıcılar Birliği Başkanı Şahin, Türkiye’de arı üretim alanlarının genişletilmesi gerektiğini söyledi. Şahin, “Bizim ülkemizin doğamızda 3 Bin tane endemik bitki ve 12 Bin tane bitki taksonu bulunmaktadır. Bu da Dünya ülkeleri arasında bizim ülkemizi birinci sırada yer aldırtır. Dolayısıyla bizim ülkemizdeki bu endemik zenginlikleri çok iyi yansıtmamız gerekiyor. Bunu yapabilmek için de sertifikalandırılmış ve desteklenmiş arı ürünlerini bizim tüketicilerle buluşturabilmemiz için mutlak suretle, işletmelerimizi sertifikalandırarak planlı bir şekilde bu işletmelere destek vererek, üretilen kaliteli arı ürünlerini tüketicilerimizle buluşturmamız gerekmektedir. Planlama esas olacaktır. Biz planlamanın diğer bir ölçeğinde de kilometreye düşen kovan sayısı maalesef 9 adettir. Dünya geneline bakıldığı zaman ise bu sayı bir adettir. Dolayısıyla bizim artık gelişen dünyada ve konjüktürde üretim alanlarımızı genişletmemiz gerekiyor” diye konuştu.