Bu yıl 10’uncusu kutlanan ‘Dünya Arı Günü’ kapsamında Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin, sürdürülebilir yaşamın anahtarının arı olduğu açıkladı
Bu yıl 10’uncusu kutlanan ‘Dünya Arı Günü’ pandemi nedeniyle toplu olarak gerçekleştirilemedi. Geçen Yıl Tarım ve Orman Bakanlığı ile birlikte Ankara’da kutlanan ‘Dünya Arı Günü’ kapsamında Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birlik Başkanı Ziya Şahin, açıklama yaptı.
“Ülkemiz 9 ay arıcılığa müsait”
Türkiye’de 3 bine yakın endemik bitkinin bulunduğunu belirten TAB Başkanı Şahin, “Ülkemiz coğrafyasında 12 bin doğal bitki türü ve 500 adedi nektar ve polen kaynağı olan bitki bulunmaktadır. Dünyada bilinen 27 bal arısı alt türünün 6’sı ülkemizde bulunmaktadır. 7,8 milyon koloni ile 114 bin ton bal üretilmektedir. Çam Balı üretiminin ana vatanıyız. İçinde bulunduğumuz coğrafi konum itibariyle yılda 9 ay arıcılık yapabilme potansiyeline sahibiz” dedi.
“Arı yasası henüz yok”
Sürdürülebilir bir yaşam için; arıları korumanın önemine dikkat çeken Şahin, “Sürdürülebilir yaşamın anahtarı arıdır. Arının olmadığı bir çevrede yaşam kalitesinin olamayacağını anlatmalıyız ve anlatıyoruz.
Bildiğiniz gibi kedi, köpek gibi evcil hayvanlarla, yabani hayata uyum sağlamış hayvanların korunmasına yönelik yasalarımızda koruma kanunu var. Ancak arıların korunmasına yönelik bir yasa henüz mevcut değildir. Biz, arıları ve doğayı sevenler olarak ‘Arı önemli ise yasası olsun’ diyoruz. Bal arıları doğal dengenin ve ekosistemin en önemli halkalarından birini oluşturmaktadır. Arı popülasyonunun olmadığı çevrede doğal dengeden söz edilmesi mümkün değildir” dedi.
“Arı tarımın vazgeçilmez unsurudur”
Türkiye’nin bir tarım ve hayvancılık ülkesi olduğunu, arının da tarımın vazgeçilmez bir unsuru olduğunun altını çizen Şahin, “Dünyamız, her geçen gün doğal kaynakların yok edildiği ve var olanların da tahribata uğradığı bir süreci yaşamaktadır. Doğal bal, doğal çevre ve doğal şartlarda üretilir. FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü) verilerine göre; Türkiye’de son 4 yılda tarım ilacı kullanımı yüzde 29 arttı. Günümüz tarımında yapılan yoğun pestisit kullanımı sonucu yabani polinatörlerin sayısının önemli ölçüde azaldığı düşünülecek olursa, yegane tozlayıcı ajan bal arıları olarak öne çıkmaktadır. Özellikle neonikotinoid grubu pestisitler nedeniyle hemen hemen her bölgemizde arı ölümleri yaşanmıştır” dedi.
“Çiftçi ile arıcı ortak çalışmalı”
Çiftçi ile arıcı ortak çalışmasının önemli olduğunu açıklayan Şahin, “Çiftçinin üretimi ne kadar değerliyse arıya da o değer verilmeli. Çiftçi ve arıcı ne zaman ne yapmalı bu Bakanlıkça belirlenmeli ve denetlenmelidir. Bu konu devlet politikası haline getirilmelidir. Karamsar tablo çizmeye gerek yok. Bakanlık (Kamu), Üniversite ve TAB iş birliği içerisinde ülke arıcılığımıza katkı sunmak ve sorunlara çözüm bulmak adına projeler ve çalışmalar yürütüyoruz” dedi.
Arıcılık sektöründeki hedeflerimiz
Türkiye’de kovan başı üretimin 25 kilogramın üzerine çıkarak dünya ortalamasının üstünde yer almak istediklerini belirten Şahin, “100 bin hektar basralı çam ormanı alanının 200 bin hektara çıkararak geven alanları genişletilmelidir. Arılarımıza ilaçsız flora alanları sunulmalıdır. Arılarımız zehirsiz doğal alanlarda bizlere bal üretir. Tüm dünyada olduğu gibi Arı Sağlığı konusunda toplu mücadele programları tüm ülke genelinde uygulanır. Arıcılarımızın 2020 yılındaki aldıkları işletme kredileri bir yılsonuna ertelenir” dedi.
Muğla Tarım ve Orman İl Müdürü Barış Saylak, “Muğla il sınırları içiresinde arı yetiştiricilerimiz, mumcumuz, kovancımız her şeyimiz en az 35-40 bin kişiye istihdam fırsatı sağlayan bir sektörden bahsediyoruz. Türkiye’de çam balının yüzde 99’unu üreten bir Muğla’dan bahsediyoruz. Eylül ve Ekim aylarında 3 buçuk milyon kovanı Muğla’da ağırlıyoruz. Yıllar önce Fethiye’de olan Arıcılık Enstitümüzün buradan kaldırıldığını biliyorum. Şimdi biz kaybettiklerimizi yeniden kazanmak için çaba gösteriyoruz” dedi.