Denizli’nin Buldan ilçesinde eskiyip yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evler, belediyenin yürüttüğü restorasyon çalışmasıyla rengarenk bir hal alarak kartpostallık görüntüler oluşturdu.Yüzyıllardır bölgenin en önemli dokuma merkezlerinden olan Denizli’nin Buldan ilçesinde, Osmanlı döneminde dokumacıların kullandığı tarihi evler, eskiyip yıkılmaya yüz tutmuşken belediye evlerin imdadına yetişti. Geçtiğimiz yıllarda yapılan yanlış restorasyonların ve bazı evlerin yıkılmasının aksine Buldan Belediyesi, tarihi evleri kentsel SİT çalışmaları kapsamında koruma altına alıp evlerin özelliklerini korumaya çalışıyor. Birbirinin manzarasını kapatmayacak şekilde inşa edilen tarihi Buldan evlerinin saçak ve bacalarındaki özenle yapılmış gerdanlıklar da evlerin önemini ve görsel güzelliğini arttırıyor. Buldan halkı tarafından on yıllardır Dokuma Pazarı olarak bilinen tarihi sokak, rengarenk görüntüsüyle ziyaretçilerine kartpostallık görüntüler sunuyor. Sokakta bulunan tarihi evlerin restorasyon işlemi devam ederken restore edilen evler kullanılmak için halkın hizmetine sunuluyor. Bazı evlerde hala dokuma ve işleme işleri yapılırken, çoğu ev ise çeşitli amaçlarda kullanılmak üzere bekliyor. Buldan evlerinin ayrıca, Safranbolu evlerinden daha üstünken sayıca az kalmış bulunduğu belirtiliyor.“Dokuma kültürü evlerin mimarisine etki etti”Tarihi Dokuma Pazarı hakkında bilgi veren Buldan Belediye Başkanı Mustafa Gülbay, sokağın geçmişte esnafın ve emekçinin ürettiği bir alan olduğunu, günümüzde ise hala geleneksel olarak sokakta dokumanın yapıldığını aktardı. Restorasyon çalışmalarıyla amaçlarının Buldan’ın tarihsel ve mimari dokusunu koruyup, hayatın içine kazandırmak olduğunu vurgulayan Gülbay, buradaki evlerin hiç birinin birbirine benzemediğini belerterek, “Cumhuriyet döneminde de eskiden de Osmanlı’da Selçuklu’da hatta hatta Roma döneminde bile bu dokumanın aslında bu topraklarda var olduğuna dair özellikle arkeolojik kazılarda çok önemli kumaş parçaları, tezgah parçaları çıktı. Biz bu işi, tarihin binlerce yıllık derinliğinden beri yapmaya devam ediyoruz. Bu yapılar, dokunmadan kazanılan kazancın güzel olduğu dönemlerde insanlar güzel evler yapmışlar. Gittiği gezdiği yerlerden de esinlenerek buradaki ev sahipleri, onunla bambaşka mimari zenginlik var burada. Onun için burayı Safranbolu’yla karşılaştıramazsınız, Şirince ile karşılaştıramazsınız, onlardan daha üstündür. Sebebine gelince dediğim gibi biz dokuma üretmişiz ürettiklerimizi de satmışız. Buradan çıkmış mesela Karadeniz’e gitmiş, Karadeniz’deki o mimariyi görmüş, gitmiş işte Şırnak’a gitmiş, doğuya gitmiş, güneydoğuya Mardin’e gitmiş. Çoğu evde gösterebilirim. Bir keman ya da gitar formu var, evlerin böyle görünür yerlerinde. Biz Sivas’ın peştamalını dokumuşuz, Gaziantep’in kutusunu dokumuşuz, İstanbul’da üretilen geleneksel diye bildiğimiz sandal bezini dokumuşuz” dedi.“Buradaki çeşitliliği korumaya çalışıyoruz”Evleri korumak için çalışmalarının devam ettiğini belirten Başkan Gülbay, “Bizim bu zenginliğimiz aynı zamanda mimari kültürümüze de yansımış, bunu üreten bunu satmak için de diyar diyar dolaşmış Türkiye’yi. Oralardan esinlendiği o mimari zenginliği buralara da yansıtmış, bunu çok net görebilirsiniz buradaki evleri incelediğinizde. Çeşitlilik çok burada, biz de bunu korumaya çalışıyoruz. Bu evleri korumak zorundayız, korumazsak bir dahası yok. Bu mimari dokunun korunması ve hayatın içine katılması lazım. Burada işte üniversiteye verdik, yarın bir butik otel olmalı, bir butik mağaza olmalı, bir lokanta olmalı, restaurant olmalı” şeklinde konuştu.