Babası İzdivaç programına katılan Işın Karaca göz yaşları içerisinde bir mektup kaleme aldı..İşte o mektup: Karnım burnumda, bir kız evlat doğurmaya hazırlanırken, son birkaç gündür kalbimdeki kız çocuğu hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Hem de öz be öz babam yüzünden...Aile kurumu kalabalık bir tiyatrodur ve her bir üyesinin ailenin bütünlüğüne ve mahremiyetine özen göstermesi esastır. Annem Şeniz Büyükkaraca, canım kardeşim Akın'a ve bana bunu öğretti. Babamız Ali Büyükkaraca'yı çocukları olarak, yıllar boyu bu bütünlüğün içine almak istedik. Yani baba sevgisi istedik, güvenmek istedik. Bizi terk ettiğinde ben 3.5 yaşındaydım, kardeşim Akın ise 6 haftalıktı. Öncesini hiç anlatmayayım, zira sonrası bizim için tam bir hayat mücadelesiydi.Babamızın gidişiyle anladık ki "Herkes sadece kendi öyküsünün kahramanıdır"... Parçalanmış aile sendromunu, kaderi belleyen her çocuk gibi hayatı başarmak zorundaydık. Başka çaremiz yoktu. Lüksümüz de yoktu. Dolayısıyla erken olgunlaşmak ve çekirdek ailemizi korumak durumundaydık. Her şeye rağmen babam hep hayatımızda olsun istedik.