Türkiye’nin önemli zeytin ve zeytinyağı üretiminin yapıldığı Muğla’da, yiyecekleri yağı fabrika yerine hala ayaklarıyla sıkan vatandaşlar teknolojiye direniyor. Yıllık tüketecekleri zeytinyağını ayakları ile sıkan vatandaşlar, organik zeytinyağının sağlığa faydası olduğunu açıkladı.Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı, ünlü Türk denizci Turgut Reis’in de doğduğu köy olarak bilinen Turgutlar mahallesi sakinleri, teknolojinin gelişmesi ile Kontini başta olmak üzere modern fabrikalarda kısa sürede yağa dönüştüren fabrika yağı yerine atalarından kalma teknikle kendi ürettikleri zeytinyağını yiyor. Tüketecekleri kadar zeytini ayıran ve yıkadıktan sonra yulak denilen alanda büyük yuvarlak kaya parçası eşekler kanalıyla döndürülerek zeytin eziliyor. Ezilen zeytin bir kese içinde sıcak suyla ayakla çiğnenerek yağ ve su dağar denilen toprak kabın içine akıyor. Zeytinin karasuyu (bora) toprak kapta alta çökerken, yağ üstte kalıyor. Üstte kalan yağı kap ile alınarak tüketilmek üzere şişelere boşaltılıyor.“GELENEĞİ YAŞATIYORUZ”Turgutlar mahallesi muhtarı Şerafettin Karagöz, geçmişten gelen bir geleneği yaşatmaya çalıştıklarını söyledi. Atalarından ve dedelerinden miras kalan ayak ile zeytinyağı sıkma tekniğini hem gelecek kuşakları aktarmak, hem de asidi düşük organik zeytinyağı yediklerini söyleyen Karagöz, imece usulü ile tüketecekleri kadar zeytinyağı sıktıklarını, fazla zeytini fabrikada sıktırarak sattıklarını söyledi. Ayak yağı ile zeytinyağı sıkımı hakkında da bilgi veren Muhtar Karagöz, “Zeytini önce yıkıyoruz. Yıkanan zeytini yulak denen taşın üzerine koyuyoruz. Hayvan o taşı döndürerek zeytini eziyor. Zeytin iyice ezildikten sonra keseye konularak ayrı bir bölümde bir bayan tarafından ayakları ile çiğnenerek sıcak su ile süzülüyor. Süzülen yağ ve su dağar denilen toprak kabın içine akıyor. Burada yağ üstte kalıyor ve zeytinin suyu da altta kalıyor” dedi.“TALEP GELİRSE ÜRETİM YAPABİLİRİZ”Sadece kendi yiyecekleri kadar ayak yağı ürettiklerini belirten Karagöz, talep gelmesi durumunda ayak yağı üretebileceklerini söylerken, “Şu anda kendi yiyeceğimiz kadar ayak yağı sıkıyoruz. Satmak için bir tanıtım yapmadık. Eğer talep gelirse gelen talepleri karşılayabiliriz. 4 çuval zeytini dört kişi bir günde ancak yağa dönüştürebiliyoruz. Fabrikada ise bir saatte sıktırıyor. Fabrika ile ayakta sıkılan yağın arasında çok fark var. Ayakta sıkılan zeytinyağı ile fabrikada sıkılan zeytinyağı arasında asit farkı vardır. Eğer dalından topladıktan hemen sonra sıkılırsa asidi çok çok düşük olur” dedi.72 yaşındaki Emir Ayşe Atay isimli kadın ise, ayak yağının atalarından dedelerinden kalan bir gelenek olduğunu söyledi. Mahallede her evin önünde ayak yağı sıkma düzeneğinin olduğunu söyleyen Atay, “Fabrikaların açılmasından sonra sadece bu kaldı. Bunu da eşim yaptı. Ayak yağının sağlığa da çok faydası var” dedi.“BU KÜLTÜR YAŞATILMALI”Yörede geleneklerin yaşatılmasına yönelik çalışma yaptıklarını belirten Yatağan Belediye Başkan Yardımcısı Tarcan Oğuz, turizmin bir ayağının da kültür turizmi olduğunu söyledi. Turgutlar mahallesinin Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından tescillenmesi için başvuruda bulunduklarını belirten Oğuz, şöyle konuştu: “Muğla denilince akla deniz turizmi geliyor. Ama bence bir ayak eksik kalıyor. Kültür turizmini ön plana çıkarmamız gerekiyor. Önemli olan örf ve adetlerimizin yaşamasıdır. Burada gördüğünüz gibi vatandaşlarımız bu kültürün yaşaması için mücadele veriyor. Biz de Yatağan Belediyesi olarak kendilerine destek olacağız. Burada düşündüğümüz, burayı koruma kurulunda tescilletip burada düzenli bir şekilde ayak yağı yapılması, çevresine tuvaletler ve dinlenme yerleri yapılmasını sağlamak istiyoruz. Bu geleneği yaşatmamız gerekiyor. Bodrum ve Marmaris’ten insanları buraya taşımamız gerekiyor. Buranın sadece ayak yağı değil, bunun yanında balı ve çam fıstığı var. Bunları piyasaya sürmemiz gerekiyor. Burası Yatağan’a uzak bir yer. Ulaşımı zor bir yer. Ama bizim burayı kurtarmamız gerekiyor. Burada el işi yapan bayanlarımız var. Onların eşyalarının da burada sergilenmesi gerekiyor. Kültürümüzün yaşatılması için bence bunlar çok önemli. Muhtarımız bu konuda özverili çalışıyor. Biz de elimizden gelen desteği yapacağız. Bu konuyu ilgili kurumla görüştük. Burada özel bir çalışma yapacağız. Çevre il ve ilçelerden buraya gelmek isteyen vatandaşlar var ama burada onları ağırlayabileceğimiz yer yok. En büyük sıkıntı bence bu. Onları ağırladığımız zaman, hem o insanlar buradaki kültürü görmüş olurlar, hem de buraya ekonomik bir katkı sağlanmış olur. Bu kültürün yaşaması için mutlaka bir yan gelir gerekiyor” dedi.