Aliağa sınırları içerisinde yer alan, başta Uzunhasanlar olmak üzere Karakuzu, Güzelhisar ve Karaköy mahallelerinin sınırları içinde yer Tisna Antik Kenti, “Tisna-1” kitabının yayınlanması ile arkeoloji dünyasında yeniden hayat buldu.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Erdan’ın kaleme aldığı Aliağa Kent Kitaplığı dizisinin 14. yayını “Tisna-1” yayınlandı. 302 sayfalık eser, Emre Erdan ve ekibinin Tisna’da gerçekleştirdiği yüzey araştırmalarının sonuçlarını içeriyor. Aiolis bölgesinin, küçük olmasına rağmen erken dönemleri için önemli merkezlerinden biri olarak gösterilen Tisna Antik Kenti’yle ilgili kapsamlı ve bilimsel eser niteliği taşıyan yayın, Tisna’yı ayrıntılarıyla bilim dünyasına tanıtıyor.
Erdan: "Mimari unsurlar bizi heyecanlandırdı”
Doç. Dr. Emre Erdan, Aliağa Kent Kitaplığı dizinin 14. yayını “Tisna-1”in kitabını ve antik kentte yapılan çalışmaları anlattı. 2015-2018 yılları arasında Adnan Menderes Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Çekilmez ile birlikte Myrina ve Gryneion araştırmaları yaptıklarını belirten Erdan, “Çalışma süresince özellikle benim uzmanlık alanım kapsamında sahadaki arayışımız Myrina ve Gryneion da erken olarak tanımlayabileceğimiz Genç Tunç Çağı, Erken Demir Çağı verilerine ulaşmaktı. Myrina ve Gryneion’da bu sonuçlara ulaşamayınca kentin daha önce başka bir bölgede kurulmuş olabileceğine yönelik düşüncemiz oluşmaya başladı ve bu yönde araştırmalar yaptık. Araştırmalarımız sırasında Aliağa’da yer alan Tisna antik kentinin günümüzden yüz yıl önce gerçekleştirilmiş pek çok araştırmalarda Myrina’nın öncül yerleşimi olabileceği şeklindeki görüşlerle karşılaştık. Bu konuda yayınlanan öncül çalışmalarda gördüğümüz bazı bulgular, özellikle Tisna’da yer alan mimari unsurlar bizi bu konuda heyecanlandırdı” dedi.
“Belediye başkanımız her zaman yanımızda”
Sahaya çıkıp bir ön inceleme yaptıktan sonra Tisna Antik Kenti’nde yüzey araştırması yapabilmek için çalışmalara başladıklarını aktaran Erdan, “Kültür Bakanlığına yüzey araştırması gerçekleştirebilmek için başvuruda bulunduk. Bu başvuru sürecimizde Aliağa Belediye Başkanımız Serkan Acar her zaman bizim yanımızda oldu. Hem maddi hem manevi olarak bizim araştırmalarımıza çok ciddi oranda katkıda bulundu. Ben bugüne kadar birçok yerde görmediğim yerel desteği Aliağa’da görmüş olmanın verdiği cesaretle, Tisna’da ekibimizle birlikte 2018 yılından itibaren yüzey araştırmalarına başladık” diye konuştu.
“Bölgede binlerce yıllık yerleşim olduğunu gördük”
Tisna’nın bulunduğu konum itibariyle çevredeki diğer Aiol kentlerine göre çok az bilinen ama arazide sunduğu bulgular itibariyle de oldukça önemli bir yerleşim alanı olduğunu dile getiren Emre Erdan, “Bugünkü bilgilerimizle MÖ 3. bin yılın sonundan itibaren iskân edildiğini ve MS 14. yy’a kadar Doğu Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olana kadar, burada yerleşim olduğunu gördük. Araştırmalarımızda Yerleşimler bazen büyüyüp bazen küçülüp bazen sadece çiftlikler şeklinde olsa da Tisna’nın kurulu olduğu Sarıkale Tepe ve Kocakale Tepe olarak anılan Uzunhasanlar Mahallesi sınırlarındaki sahada, geniş zaman aralığına denk gelen bir iskanın olduğunu fark ettik. Özellikle Helenistik Roma dönemi yerleşimleri kurulmuş olan kentlerde ve Aliağa ölçeğinde konuşacak olursak küme gibi ön plana çıkmış yerleşimlerde daha erken dönem iskânlarının izlerini bulmakta zorlanıyoruz. Çünkü Helenistik ve Roma döneminde alttaki kent tahrip edildiği için o kentlerin kuruluşu sırasında, hem de kazı yaparken bunları yerinden kaldırmak mümkün olmadığı için daha aşağı kültür evrelerini incelemek pek mümkün değil. Arkeolojinin kendi bilimsel yaklaşımları içerisinde problemler var. Problemlerin çözümüne yönelik atılımlar gerçekleştirilmesi gerekiyor ve bu bir problem olarak Aliağa’nın çekirdeğini oluşturan Aiolis bölgesinde Genç Tunç Çağı’ndan Erken Demir Çağına geçiş ve ondan sonraki yapılanmadaki kimlik başta olmak üzere birçok problemi aydınlatmak açısından, erken bir yerleşim sahasına ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
“Binlerce yıllık kültürün izleri önceliğimiz”
Bölgenin Aiollerle ilişkilendirilerek, Aiolis bölgesi kapsamında değerlendirildiğini vurgulayan Doç. Dr. Emre Erdan, “Bizim öncelikli olarak araştırdığımız; bu bölgenin yerli halkları, yani Aioller gelmeden önceki durumu. Aioller gelmeden önce bu bölgeye gelen oldu mu, o da bir soru işareti. Önceki yerli halka dair ve bu toplumun yapısına dair izler bulabilmek. Onların sosyal organizasyonu, yaşam standartlarını, yollarını ve bizlere miras bıraktıkları maddi kültür öğelerini tanımlayabilmek” dedi.
“En büyük kazanım bölge mirasının kurtarılması”
Bölgede yapılan çalışmaların Aliağa Belediyesinin destekleriyle yayına dönüştüğünü dile getiren Emre Erdan, şöyle devam etti: “Bana göre en önemli yayın Tisna-1. Arkeolojide yayın yapmak aslında uzun yıllara dayanan bir iştir. Seri malzemeyi özümsemeden, ne olup ne bittiğini bilmeden, tam olarak anlayamadan ve hatta kazıya dönmeden yayın yapmak oldukça risklidir. Ancak bu riski göz önüne almak zorunda kaldık. Tisna’yı oluşturan Sarıkale Tepe ve Kocakale Tepe çok küçük çapta SİT alanı halinde bir sahaydı. Burada geniş çaplı önemli bir yerleşimin olduğunu bilim dünyasına duyurmak için kitabımızı oluşturduk. Sanırım bunun meyvesiyle birlikte Sarıkale Tepe yani asıl Tisna’nın kurulu olduğu Sarıkale Tepe, bugün itibariyle İzmir 2’nolu Anıtlar Koruma Kurulu ve İzmir Arkeloji Müzesinin destekleriyle bizim sunduğumuz raporlara istinaden 1. ve 3. derece SİT alanı haline getirildi. Bölgedeki arkeolojik mirasın kurtarılması ve gelecek kuşaklara aktarılması açısından bizim bugüne kadar yaptığımız çalışmalardaki en büyük kazanımlarımızdan biri de bu oldu. Ön sonuçlarımız var; genel itibariyle Tisna’da hangi dönmelerde yerleşim olduğunu, Tisna’nın gelecekte bizlere neler sunabileceğine dair ipuçlarını yansıtan temel bilgileri derlediğimiz bu çalışmamızın hem arkeoloji camiasına hem de Aliağa ve çevresinin kültürel birikimine katkıda bulunmasını diliyorum."
“Bölgede uzun süreler geçirmeyi umuyoruz”
Çalışmaları 25 ila 30 kişilik bir grupla gerçekleştirdiklerini kaydeden Doç. Dr. Emre Erdan, “Çalışmalarımıza alanında uzman bilim insanları katılıyor. Farklı disiplinlerden hocalarımız da bizim saha çalışmalarımızda yer alıyor. Jeoloji, coğrafya gibi farklı alanlardan da hocalarımızın desteklerini çok fazla görüyoruz. Grubun tüm barınma, yiyecek ve lojistik ihtiyaçları Aliağa Belediyesi tarafından karşılanıyor. Yaklaşık olarak her yıl 15 ila 20 gün çalışabiliyoruz. Yüzey araştırmalarını daha kısıtlı tutuyoruz. Gelecek yıllarda bölgede yapmayı planladığımız ve Aliağa Belediyesinin de desteklediği kazı çalışmalarında, 2. evimiz olarak gördüğümüz sahada, daha uzun süreler geçirmeyi umuyoruz” dedi.
“Evimizde gibi hissediyoruz”
Aliağa Belediyesinin desteklerinden dolayı çok memnun olduklarını aktaran Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Erdan, “Bize bugüne kadar kendimizi evimizdeymiş gibi hissettiren, tarihe, kültüre ve arkeolojiye büyük destek veren Aliağa Belediye Başkanımız Sayın Serkan Acar’a çok teşekkür ediyoruz. Bunu ekibim adına belirtmekten mutluluk duyuyorum. Bununla beraber yine bizim araştırmalarımıza destek olan izinleriyle bizi destekleyen Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları Genel Müdürlüğü Kazılar Dairesi Başkanlığına çok teşekkür ediyorum” sözlerine yer verdi.