Baharın gelişini simgeleyen Nevruz, Trakya Üniversitesi'nde coşkulu bir programla kutlandı. Balkan Yerleşkesi’ndeki Menza Yemekhanesi önünde yapılan programda konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recep Duymaz, dünya kamuoyunda Türklerin genellikle savaşçı olduklarına dair yaygın bir kanaat olduğunu belirterek, “Bizler; edebiyat ve sanat tarihinden biliyoruz ki Türkler bahar mevsiminde baharla ilgili, baharın güzelliklerini konu edinen çok sayıda edebiyat metinleri ve sanat eserleri de ortaya koymuşlardır” dedi.
Baharın müjdecisi Nevruz Bayramı, Trakya Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen programla coşkulu bir şekilde kutlandı. Balkan Yerleşkesi’ndeki Menza Yemekhanesi önünde düzenlenen programa, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recep Duymaz, Genel Sekreter Erengül Özdemir, Yüksekokul müdürleri, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı. Kutlamalar, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
Programda konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recep Duymaz, Nevruz’un Türk dünyasında çok geniş bir yeri olduğunu belirtti. Dünya kamuoyunda ve siyaset sahasında Türklerin genellikle savaşçı olduklarına dair yaygın bir kanaat olduğunu ifade eden Duymaz, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
DUYMAZ: TÜRKLER BAHARIN GÜZELLİKLERİNİ KONU EDİNEN EDEBİYAT VE SANAT ESERLERİ ORTAYA KOYMUŞTUR
“Bizler; edebiyat ve sanat tarihinden biliyoruz ki Türkler bahar mevsiminde baharla ilgili, baharın güzelliklerini konu edinen çok sayıda edebiyat metinleri ve sanat eserleri de ortaya koymuşlardır. Eski edebiyatımızda bunun bir tür adı da oluşmuş ve bu tür şiirlere bahariye adı verilmiştir. Daha sonraki dönemlerde bahar karşı duyulan bu ilgi devam etmiş ve Cumhuriyet dönemine kadar gelmiştir. Cumhuriyet döneminde baharın güzellikleri, modern anlayış ve düşüncelerle zenginleştirilmiştir ve baharın gelişi, hayatın canlanmasına, güzelleşmesine bir vesile olarak algılanmıştır. Yine baharın başlangıcı olan bu gün edebiyatımızda ikramlarla ve sohbetlerle daha da güzelleştirilmiştir. Gelecek yılın, gelecek ayların bu bahar günü gibi güzel geçmesi dileğinde bulunulmuştur. Ben de bu geleneğin devamı olarak önümüzdeki baharın tüm hayatımızda bir bahar tazeliği ve güzelliğiyle devam etmesini dilerim.”
TEMSİLİ DEMİR DÖVME TÖRENİ YAPILDI
Duymaz’ın konuşmasının ardından öğrenciler tarafından Türklerin Ergenekon’dan çıkışını simgeleyen demir dövme töreni yapıldı. Çok sayıda akademisyen ve öğrenci, çeşitli dilek ve temennilerde bulunarak çekiç ve balyozla temsili olarak demir dövdü. Daha sonra Rektör Yardımcısı Duymaz ve akademisyenler tarafından Nevruz ateşi yakıldı. Trakya Üniversitesi Halk Oyunları Topluluğu’nun folklor gösterisinin ardından Türk dünyasına özgü kalpaklar giyen öğrenciler, dilekler dileyerek Nevruz ateşinin üstünden atladı.
Nevruz halayı ile devam eden kutlamalarda daha sonra katılımcılara Özbek pilavı ve ayran ikram edildi.
GÜNŞEN: BİZ NEVRUZ’A SAHİP ÇIKMAZSAK BİRİLERİ SAHİP ÇIKAR
Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Günşen ise 21 Mart Nevruz Bayramı’nın Türklerin Ergenekon’dan çıkışının 4 bin 65o’nci yıldönümü olduğunu belirtti. Türklerin tarihinde çok önemli günler olduğunu kaydeden Günşen, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Her milletin istiklal ve hürriyetinin, milli kimliğinin belgeleri vardır. Bezden bayrakları olduğu gibi zamandan da bayrakları vardır. Zamandan bayraklar, önemli günlerin millet hayatında derin izler bıraktığı hatıraları ifade eder. Nasıl ki bugün 30 Ağustos’u kutluyorsak, Çanakkale Zaferi’ni, Balkan Savaşları’nı Ergenekon’dan çıkışımız da bizim önemli zaman bayrağımızdır. Ergene adı Ergenekon ile ilintilidir. Siyasi ideolojik birtakım tartışmalar vardır, o bizi ilgilendirmez. Biz meseleye Türk tarihi ve Türk kültürü açısından bakarsak doğur yaparız.
Eğer biz Nevruz’u kutlamazsak birileri kutlar, birileri sahip çıkar. Ülkemizi, milletimizi ve mili beraberliğimizi bozmak adına ortaya çıkanlar var. Onları bu işin içinde düşünmemek lazım. Biz meydanı boş bıraktık. Bu putperest bayramıymış. Hayır. Nevruz, bütün Türk dünyasında kutlanan bayramdır. 1925’te Atatürk’ün bu bayramlara katıldığını biliyoruz. Dolayısıyla Ergenekon bizimdir.”