Cami hakkında bilgiler veren Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Erdal Eser, Divriği ilçesinin 1147 yılında Mengücekoğulları'nın Divriği kolu tarafından fethedildiğini belirterek, "Bu fetih sonrası bölgeye yapı inşa ederek yerleştiklerini bize gösteren ilk veri Divriği Kale Camisi ya da İç Kale Mescidi olarak değerlendirmek daha doğrudur. Fetihten kısa bir süre sonra Divriği'de iç kale içerisinde böyle bir yerleşmenin gerçekleştiğini bize göstermesi açısından oldukça önemlidir. Yapı üzerinde 'çiçekli kufi' olarak tabir ettiğimiz bir yazı türüyle yazılmış bir inşa kitabesinde biz 1180-1181 tarihini öğreniyoruz. Aynı kitabe verisinde devamında ustasının da Meraga'dan (Bugün Azerbaycan sınırları içindeki bir yerleşim yeri) geldiğini, Anadolu dışından geldiğini anlıyoruz. Ayrıca Mengücekoğulları'nın da Anadolu dışından gelen sanatçılardan faydalandığını gösteriyor olması açısından önemli. Sanatçının Meragalı olması tabi ki bu anlamda Divriği'nin özellikle Anadolu dışıyla olan ilişkilerinin göstergesi olması önemli" dedi.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki Ulu Camii ve Darüşşifa başta olmak üzere Selçuklu medeniyetinden örneklerin yer aldığı, açık hava müzesi durumundaki Divriği, Türklerin Anadolu'daki ilk bina örneklerinden olmasıyla ön plana çıkıyor. Divriği'ye hakim noktada bulunan ve bir bölümü restore edilen Divriği Kalesi içindeki Kale Camisi de bunların başında yer alıyor. Mengücekliler Dönemi'nde, 1180 yılında Süleyman Şah oğlu Emir İshak tarafından yaptırılan cami, uçurum kıyısındaki konumu ve aynı dönem yapılan diğer örneklerinden ayrılan mimarisi ile dikkat çekiyor. Kale Camisi; Türklerin Anadolu'yu fethinden sonra yapılan minberli cuma camilerinden onarılmayan, özgün mimariye sahip, en eski tek örneği olma özelliğini taşıyor. Duvarları, içte ve dışta kalın sıva ve derzlerle örülen caminin taç kapısı, Anadolu taç kapılarının ilki ve taş oyma sanatının gelişmesinde ilk örnek olarak biliniyor. Yıllarca harabe durumunda kalan Kale Camisi, 2008 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce restore ettirildi. Bugün ibadete kapalı olan cami, sadece tarih meraklılarını konuk ediyor. Caminin, daha önce var olan; ancak yıkılan minaresi ise bugün bulunmuyor.