Uzman Diyetisyen Gözde Gence Kırtız, sosyal medyada popüler olan Ketojenik diyet ve Aralıklı Oruç Diyetini değerlendirdi. Hızlı kilo kaybını herkes için önermediklerini söyleyen Kırtız, detoks yönteminin sağlıklı olmadığını, olabildiğince sürdürülebilir diyetlerin tercih edilmesi gerektiğini aktardı.
Dönemin popüler diyetlerini uygulamak için çok fazla danışan olduğunu söyleyen Uzman Diyetisyen Gözde Gence Kırtız, “Bu aralar Ketojenik diyet, Aralıklı Oruç Diyetini çok duyuyoruz. Kişiler bu isteklerle geliyor fakat her zaman istediği diyet programı o kişiye uygun olmayabiliyor. Kişinin yaşına, cinsiyetine, alması gereken kaloriye ya da bir rahatsızlığı varsa rahatsızlığına göre değişebiliyor” dedi.
Ketojenik beslenme düzeninin hızlı kilo kaybına neden olduğunu belirten Kırtız, “Ketojenik diyet, denildiği gibi hızlıca kilo kaybettiren bir beslenme düzenidir. Biz bu kadar hızlı kilo kaybını normalde önermiyoruz. Normal koşullarda, kişi hafif kiloluysa ayda dört kilogram, obezitede ayda altı kilogram, aşırı derecede obezitede ise ayda sekiz kilo vermelerine özen gösteriyoruz. Mesela danışan neredeyse ‘herkes ben ayda on kilogram vermek istiyorum’ diyerek geliyor fakat bu doğru bir tutum değil. Çünkü kilo verdikçe vücudumuzdaki toksinler artıyor, o toksinler bizim başka hastalıklara yakalanma riskimizi de doğuruyor. Dediğim gibi çok fazla kilo kaybını önermiyoruz fakat yağ ağırlığını kayıpta ketojenik diyetlerden destek alabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
Ketojenik diyetin dezavantajlarının altını çizen Kırtız, sözlerine şöyle devam etti:
“Ketojenik diyet, karbonhidrat içeriğinin neredeyse 50 gramın altına düştüğü, daha çok protein ve yağ kaynağının olduğu bir diyettir. Ketojenik diyet normalde epilepsi hastaları içindir ancak günümüzde insanlar hızlı kilo kaybını duyduğu an bu diyeti uygulamak istiyor. Avantajları ve dezavantajları var. Şeker hastalarının, hamilelerin bu besin düzenini yapmasını tavsiye etmiyorum. Ketojenik diyetin dezavantajlarında; baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk, halsizlik, en önemlisi de ağız kokusu ve vücuttan yayılan yoğun bir kokunun olması yer alıyor. Ketojenik diyetle birlikte keton cisimciklerinin parçalanması sonucunda ketozis oluşuyor. Bu ketozis, vücuttan ağır bir aseton kokusunun yayılmasına neden oluyor.”
Aralıklı oruç planında 8-16 planı tavsiye ediliyor
Popüler olan bir diğer beslenme düzeninin Aralıklı Oruç Planı olduğunu aktaran Kırtız, “Aralıklı oruç planında üç seçenek var; ilk olarak 8-16 planında birey 16 saat süren aç kal, 8 saat yemek ye, 16 saat aç kal şeklinde bir döngü oluşturur. İkinci planda haftanın iki günü almanız gereken besin miktarını alırken haftanın birbirine uzak diğer iki gününde ise normalde almanız gereken besin miktarının yüzde 25’ini alırsınız. Üçüncü bir planda ise ayın bir günün 24 saatini tamamen aç kalarak geçirirsiniz.
Bunların arasında en uygunu 8-16 planıdır. Kişi hangi saatte kahvaltı yapıyorsa üzerine 8 saat sayarak yapabilir. Biz genelde akşam 8’den sonra akşam yemeğini önermiyoruz. Kronik hastalıkları bulunmayan danışanlarımız için en uygun düzen olarak bunu görüyoruz” diye konuştu.
Total kalorinin önemine değinen Kırtız, Aralıklı Oruç Diyetini kesinlikle uygulamaması gereken kişilerden bahsetti. Kırtız, “Total kalori en önemlisi. Aralıklı oruç yaptığınız halde total kaloriyi yüksek tuttuğunuzda yine kilo alımı görülecektir. Mide şikâyetleri olan kişilerin az ve sık beslenmesi daha konforludur, gebelikte olan veya emzikli olanlar kesinlikle yapmasınlar, şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olan insanların da yapmamasını öneriyoruz” dedi.
“Detokslar günlük protein ihtiyacını karşılayamaz”
Haftanın belli günlerini sadece sıvı beslenmeye ayıran kişilerin tutumlarını doğru bulmadığını aktaran uzman diyetisten, “Detoksların kesinlikle uygun olduğunu düşünmüyorum. Kişinin kilosuna göre değişen, günlük almamız gereken bir protein miktarı var ve sadece sebzeler ve meyvelerle hazırlanan bir detoks içeceği, günlük almanız gereken proteini sağlayamaz” diye konuştu.
Bitki çaylarını değerlendirdi
Sosyal medyada yaygınlaşan ve kilo vermeyi kolaylaştırdığı düşünülen bitkisel çayların türlerine değinen Kırtız,” Bitki çaylarının ödem atmayı destekleyici yani vücuttan su kaybının sağlandığı bir etkisi vardır. Bu çaylarda sinameki gibi vücuttan su atımını kolaylaştıran bitkiler bulunabilir ancak sosyal medya mecralarında satılan bazı çaylarda hızlı kilo verdiren tehlikeli maddeler de olabilir. Bu şekilde zayıflamak, vücuttan gidecek su miktarıyla gerçekleşir. Burada gerçekleşen kilo kaybı, yağdan gerçekleşmez. Vücuttan suyu kaybettirirsiniz ancak bitki çayını içmeyi bıraktığınız zaman o su vücuda geri gelecektir çünkü vücudun o suya ihtiyacı vardır” dedi.
Tıbbi bitki çaylarının daha güvenilir olduğunu savunan Kırtız, “Tıbbi bitki çayları kullanılmalı. Yanlış kullanılan ürünler karaciğer ve böbreğe ciddi zararlar verebilir. Güven aralığında olan, üzerinde çalışmalar yapılmış bitki çaylarını kullanmak veya tıbbi bitki çayı olarak eczaneden alabileceğiniz çaylar daha doğrudur. Bazen aktardan alacağınız bir papatya, bizim sakinleştirici etkisi olduğunu bildiğimiz papatya türü olmayabilir. Birden fazla bitkinin bir araya geldiği karışımların etkileri farklı olabilir. Bilmeden karıştırılmamalı, uzmanlardan destek alınmalı” diye aktardı.
“Diyetlerde sürdürülebilirlik önemli”
Beslenme biçimlerinin sürdürülebilir olmasının önemine dikkat çeken Kırtız,“Beslenme düzeniniz, yaşam tarzınız haline gelmeli. Popüler olan bir şeye başlayıp devam ettiremeyecekseniz bu durum sağlıklı değildir. Olabildiğince mevsiminde beslenerek, tuzlu ve şekerli gıdalardan uzak durarak, protein gereksinimimizi karşılayarak, kuru bakliyatlar, sebze ve meyveyi tüketerek, su miktarını kilomuza göre düzenleyerek, düzenli uyku ve fiziksel aktiviteyle her zaman halledebiliriz. Tek tip beslenme kısa vadelidir, uzun vadeli çözümler gerekir. Bir diyete başlamadan önce mutlaka kan testi yaptırılmalı ve o diyetin uygun olmadığı hastalıkların tespiti çok önemlidir. Vücudunuz parmak iziniz gibidir, herkesin damak zevki, vücudunun gereksinimleri farklıdır” diyerek sözlerini noktaladı.