Mimarisini Selçuklu ve Osmanlı’dan alan ve Mimar Sinan’ın çıraklık eserim dediği ‘İstanbul Şehzadebaşı Camisi’nin ölçüleriyle Giresun’un Bulancak ilçesinde yığma taş usulü ile inşa edilen ‘Sarayburnu Camii’ görenleri kendisine hayran bırakıyor.
1987’de temeli atılarak yapımına başlana camii 28 yılda tamamlanmış ve açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılmıştı. 38 metre ana kubbe yüksekliği bulunan camiide en dikkat çeken özelliklerinden bir tanesi ise örümcek ağlarına karşı kullanılan ‘deve kuşu’ yumurtaları ve 70 metre yüksekliğinde yığma taştan yapılan minareleri. Cami, 5 bin kişinin aynı anda ibadet etmesine olanak sağlıyor.
Sarayburnu Camisi ve Külliyatı Yapma ve Yaşatma Derneği Başkanı Yusuf Ziya Sipahi, Cumhuriyet döneminde bu caminin benzeri bir cami yapılmadığını düşündüklerini ama araştırdıklarında yapılan eserin Osmanlı’nın son 200 yılında bile yapılmadığını kaydetti.
Camilerinin kaplama olmayan ve yığma adı verilen usulle yapılan bir cami olduğunu belirten Sipahi, “Camimizin özelliği, ecdadımızın yapmış olduğu gibi has taş dediğimiz kesme taşla yapılmış olan, kaplama olmayan yığma dediğimiz usulle yapılan tek eser oluşu. Ben bunu hep Cumhuriyet dönemimizin bu şekildeki tek eseri diyordum ama sonra biraz daha araştırınca Osmanlı’nın son 200 yılında da yok bu hacim de yığma taşla, bu usulle yapılan bir eser. Bu 2 bin 588 metre kapalı alanı olan 130 santim duvar kalınlığı olan, 16 metre duvar yüksekliği olan, 38 metre kubbe yüksekliği olan ve 70 metrede minare yüksekliği olan bir cami” dedi.
“Elbetteki yakın çağımızın taş yapıtları var fakat bu hacimde yok” diyen Yusuf Ziya Sipahi, Sarayburnu Camii’nin Mimar Sinan‘ın çıraklık eserim dediği İstanbul’daki Şehzadebaşı Camii projelendirilerek ve mimarisinden hareket edilerek meydana getirilmiş bir eser olduğuna dikkat çekti.
Şehzadebaşı Camii’ne göre bazı değişiklikler ve eklemeler yapıldığını belirten Sipahi, “Doğu Karadeniz’in incisi olan Giresun’un Bulancak ilçesinde doğusu Japonya, batısı İngiltere olan Uluslararası Karayolu’nun hemen üzerinde şahane bir yer, şahane bir eser, güzel bir işçilik ki onun için kıymetli. Biz Osmanlı ve Selçuklu mimarisini harmanlayarak bir eser meydana getirdik ama gözümüze daha hoş gelen bazı unsurlar ilave ettik. Ecdadımız, kemer taşlarını binanın gövde taşıyla yapmış bitirmiş sonra kalem işiyle kemerlere kırmızı ve sarı renge boyayarak kemer taşı görüntüsü vermiş ama biz öyle yapmadık. Kırmızıya kırmızı taş koyduk. Bir de geometrik süslemeler ile ses akustiği yapılmış mukarnaslar var, o mukarnasları da bütün selattin camilerimizin hepsinde alçıdandır. Alçı sesi biraz daha iyi absorbe, nötür ediyor yumuşak bir malzeme olduğu için fakat bizim bölgemiz rutubetli olduğu için biz ondan hareketle taş yapalım dedik” ifadelerini kullandı.
Örümcek ağlarına karşı ‘Deve kuşu yumurtası’ kullanılmış
“Ana kubbenin yüksekliği 38 metre olduğunun ve buranın üzerinde de irili ufaklı 17 kubbe olduğunu kaydeden Sipahi, “Oralara ulaşıpta örümcek ağlarını temizlemek sorun tabi. Biz bunu araştırdık ve bulduk ki deve kuşu yumurtasının salgıladığı toksin örümcekleri ve haşereyi kovuyormuş. Dolayısıyla örümcek ağı olmuyor ve biz de oraya 16 tane deve kuşu yumurtası yerleştirdik” diye konuştu.