Kent merkezinde bir restoranda garson olarak çalışan evli ve 4 çocuk babası Mustafa Gümüştaş, 30 yıl önce ortaokul 2’nci sınıftayken şiirle tanıştı. O günden sonra şiir, hayatının bir parçası oldu. Restoranda çalışırken bloknot, peçete ve adisyon kağıtlarına şiirlerini yazan Gümüştaş, unutmamak için müşterilerden sipariş alırken bile yazmayı sürdürüyor. Bugüne kadar kaleme aldıkları arasından seçtiği 300’ü aşkın şiiri kitapta toplamak istediğini belirten Gümüştaş, bunun için birikim yapmaya çalışıyor.
Müşterilerle sohbet ederken ya da uğurlarken ilham geldiğini belirten Gümüştaş, "Şiire merakım okulda başladı. Okuduğum şiirlerde Anadolu insanının çilesini anlatırdı. Yazılan şiirlerin içinde kendimi bulmaya başladım. Okudukça ben de yazabilirim dedim. Zamanla yazdıklarım çoğaldı. Şiir yazma isteği anlık gelir. O an yazarsanız yazdınız yoksa uçup gidiyor. Yaptığım meslek icabı restoranlarda çalıştığım için müşterilerle sohbet ederken ya da uğurlarken ilham geliyor. Sipariş aldığımız bloknot ya da adisyon kağıtlarına, müşteriyle konuşurken bir şeyler yazıyorum. Müşteri sipariş alıyorum sanıyor, oysaki ben o esnada şiir yazıyorum. Çünkü yazmadığım anda gidiyor. Toplamda 300’den fazla şiirim var. Hepsi küçüklü büyüklü kağıtlarda duruyor. Ne bulduysam ona yazdım. Peçeteye yazdım, adisyon kâğıtlarına yazdım, kartonun üzerine yazdım. Sivas’ta bir restoranda çalışırken saygı değer hocam, sevgili büyüğüm Yavuz Bülent Bakiler teşrif etmişlerdi. Yazdığım bir şiirimi kendisiyle paylaşmak istedim. Bana 'Doğru yoldasın. Bu yoldan şaşma, devam et' dedi. Ben de yazmaya devam ediyorum" dedi.
Gümüştaş'ın iş arkadaşlarından olan Recep Kars (27), "Mustafa ağabeyin masaya servis yaparken bile şiir yazdığına, dörtlük oluşturduğuna çok şahit oldum. Yemek götürürken ansızın durup kulağımıza bir dörtlük fısıldar. Çok güzel şiirler yazıyor. Hatta şiirlerinden etkisinde kalıp ezberlediklerim bile var" diye konuştu. (DHA)
Gümüştaş'ın sipariş alırken aklına gelip kaleme aldığı şiirlerden biri şöyle:
Arama gülümü kuruttun işte,
Sen de yaprak gibi dökül sevdiğim.
Mecnun edip çölde yürüttün işte,
Susuz kal kökünden yıkıl sevdiğim.
Kurt düşsün içine olmasın emi,
Ben sürmedim sen de sürme bu demi.
Menzile varmasın bindiğin gemi,
Vurgun ye, yüz üstü çakıl sevdiğim.
Erme baharına kış olsun yazın,
Bir yanın sevdaymış öbür yan hüzün.
Mustafa ölmüşse mezarın kazın,
Anıt ol başıma dikil sevdiğim.