Gaün’de “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” Nedeniyle Konferans Düzenlendi

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) tarafından 'Anadolu Demir Çağı Uygarlıklarında Kadın' konulu konferans gerçekleştirildi.

Ömer Asım Aksoy Konferans Salonunda düzenlenen konferansa Arkeoloji Bölümü Arş. Gör. Dr. Münteha Şahan Dinç, GAÜN Fen - Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Arş. Gör. Timur Demir konuşmacı olarak katıldı. Konuşmacı GAÜN Fen - Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Arş. Gör. Timur Demir, “Döneme ait tüm görsel eserler ve yazılı belgeler, aslında Demir Çağı gibi kaotik bir dönemde, hızlı değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir ortamda kadının toplum içindeki yerini, kullandıkları veya kullanamadıkları güçlerini, yetkilerini, duygularını ve daha başka birçok özelliklerini anlatmakta yetersiz kalmaktadır” dedi.

“Sadece görsel eserler veya yazılı kaynaklar ile bunları anlamaktan şimdilik çok uzağız” diyen Demir, “Geçmişte nasıl sanatta erkek bakış açısı ile kadın ele alınmış ise, bugünde de özellikle arkeolojik bilimsel yazımda kadın geçmişine yaklaşım da erkeği merkeze alan bir bakış açısının hakim olduğu görülmektedir. Her ne kadar bu bakış açısının, kadınlar üzerine getirdiği açıklamalar, yeni kuramsal yaklaşımlar ile yeniden gözden geçirilmeye başlanmış ise de kadının geçmişini anlamada arkeoloji bilimi olarak daha yolun başında olduğumuzu söyleyebilirim” diye konuştu.

Eski Yunan ya da Hellen dünyasında kadının günlük yaşamı ve toplum içindeki konumunun, kişiliği ile ilgili bilgiler arkeolojik buluntularla desteklenmekte ayrıca yazılı belgelerde, destanlarda, şiirlerde ve tiyatro oyunlarında karşımıza çıktığını söyleyen GAÜN Fen - Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Arş. Gör. Dr. Münteha Şahan Dinç, “M.Ö. 7. ve 6. yüzyılda Hellen dünyasında devletin yapılanmasında ana öğelerden biri aile ve tek kadınla evlilik ilkesi olmuştur. Erkek yasa koyucularının hazırladığı kanunlarda günümüzde olduğu gibi kadınlardan beklenen namuslu olmaları, iffet ve fazilet gibi kavramlara sahip olmaları gibi özellikler Antik Yunan kadının da toplum içindeki yaşamını belirlemiştir. Oikos içinde kendilerine ayrılan gynaikonitis denilen bölümlerde yaşayan Yunanlı bir kadının başlıca görevi çocuk doğurup yetiştirmek, günlük ev işleri, yün eğirme, dokumacılık gibi el işleri ile hizmetkarların organizasyonu ve sorumluluğudur” şeklinde konuştu.

Arkeoloji Bölümü Arş. Gör. Dr. Münteha Şahan Dinç ise, “Roma toplumunda kadının yeri konusuna bakıldığında, Romalı kadınların da Yunanlı kadınlar gibi siyasi hakları yoktu ancak Roma vatandaşlık haklarına sahiptiler ve Roma hukukunun koruması altında yaşarlardı. Ekonomik yönden gelişmiş Roma şehirlerinde kadınların çeşitli mesleklere sahip olduğunu yazıtlar ve kabartmalar açıkça gösterir. Tüccar kadınlar, sarraf kadınlar, ayakkabı imal eden kadınlar ekonomik hayatta etken rol oynar. Buna rağmen Roma toplumunda kadınların başlıca görevi yine evinin işlerini yürütmektir. Roma İmparatorluk Çağı ile kadınlar arasında bir özgürlük akımı, politik olaylara karışmak ve taraf tutma gibi isteklerin yaygınlaştığı görülür. Saray kadınları, giyim kuşamları, saç modelleri ve asil duruşları ile Roma toplumundaki kadınlar için rol model oluşturmuşlar, siyasi propogandanın aracı olarak portre heykelleri ve sikkeler üzerindeki tasvirleri ile Roma İmparatorluğu’ndaki en uzak eyaletlere kadar ulaştırılarak, Roma’daki kadın gücünün varlığını yansıtmışlardır” ifadelerini kullandı.

Romalı kadınların tarihinin, hanedanın soylu ve yurttaş kadınları arasında geliştiğini, bunun dışında eyaletlerde yaşayan varlıklı kadınlar da yasalarda yerleri olmamalarına karşın seslerini duyurmayı başardıklarını belirten Dinç, kimisi politik makamlarda etkin, kimisi de şehir yararına katkıda bulunan vatandaşlar olarak kendini gösterdiklerini kaydetti.