Türk millî devletini çökertmenin, Atatürk’ü yıkmakla mümkün olabileceğine inanan dönme-devşirme çocukları Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren, Atatürk’ün Türk ırkının evlâdı olmadığını mırıldanagelmişlerdir.Oysa Gazi ana tarafından da, baba tarafından da yedi göbek Türk’tür.
Necdet Sevinç
------ "Atatürk düşmanları", öteden beri Atatürk'e saldırmak için onun soyuyla ilgili "aptalca iddialar uydurup durmuşlardır"
Oysa ki Atatürk'ün soyu bellidir. Baba soyu olarak aydın civarı, anne soyu olarak konya karaman kökenli bir aileden gelmektedir. Atatürk'ün dedeleri (sofuzade feyzullah efendi, kırmızı ahmet efendi) 15 yüzyılda osmanlı'nın iskan siyaseti gereği balkanlara yerleştirilmişlerdir.
Atatürk'ün ana-baba soyu "evlad-ı fatihan" olarak bilinen yedi göbek Türklerdendir.
------ Rumeli’deki bu Evlâd-ı Fâtihânları beş grup altında toplamıştır.Yörüklerin Rumeli’ne geçmeleri, Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda fetihlere başlaması ve orada iskân politikasını uygulamaya koymasıyla meydana gelmiştir. Bu yerleşme durumu arttıkça bölgedeki Yörük sayısı ve onların önemi gün geçtikçe artmaya başlamıştır.
- Naldöken Yörükleri: En büyük Yörük gruplarındandırlar ve Selanik ile Tanrıdağı Yörüklerinden sonra üçüncü gelirler.
-Tanrıdağı (Karagöz) Yörükleri: Bu Yörükler ocak adedi bakımından ikinci fakat insan sayısı bakımından ise Rumeli’de birinci gelmektedir.
-Selanik Yörükleri: Selanik, Yörüklerin Rumeli’de en yoğun halde bulundukları yerdir.
-Ofcabolu Yörükleri: Ofcabolu, Üsküp ile İştip arasında, arızasız ve göçerliğe uygun bir bölgedir. Rumeli’deki bütün Yörük grupları arasında en batıda ve sayıca en az olanlarıdır.
-Vize Yörükleri: Diğerlerine göre sayısı az olan Yörük gruplarındandır. Dimetoka ve Hasköy hariç bugünkü Türkiye sınırlarının Avrupa kısmında yerleşik halde bulunmaktaydılar
------ Osmanlı Devleti zamanında Rumeli’deki ve Türkiye’deki Yörükler arasında bazı farklar mevzubahisti. Mesela Rumeli’deki Yörükler, idari ve askeri maksatlarla teşkilatlandırılmışlardır. Gemi yapımında, nakliye işlerinde, madenlerde, topların naklinde, kale yapımında kullanılmışlardır. Türkiye coğrafyasında olan Yörükler ise, iktisadî faaliyetlere göre darıcı, yüncü ve ellici gibi adlarla anılmaktadırlar[9]. Görüldüğü üzere Yörükler bulundukları coğrafyada devletle bütünleşmiş bir şekilde ve devletin ihtiyaç duyduğu alanlarda çalışarak o açığı kapatma gayreti içinde olmuşlardır.